Evrimsel mirasımızda izleri hala belirgin olan ışık, biyolojik ve kültürel gelişimimizi etkilemeye devam ediyor.
8 metrelik uzunlukları ve 1 metrelik genişlikleri ile bu devasa mantarlar, antik dünyanın doğal alanlarında yükseliyordu.
Diğer primatlardaki kıl evrimi ve kıllardaki çeşitlilik, kendi insan evrimi hikayemizdeki boşlukları doldurmamıza yardımcı oluyor.
Yakın zaman önce yapılan bir araştırma, Amerikalılar arasında, hatta köktendinciler arasında bile evrimin kabulünün arttığını gösterdi.
Çoğunlukla tahmin edildiği gibi kuşlar dinozorların soyundan gelmiyor. Onlar dinozorların ta kendisi!
Kültür, insanların çevrelerine uyum sağlamasına ve zorlukların üstesinden gelmesine genetikten daha iyi ve hızlı bir şekilde yardımcı oluyor.
Timsahlar, bir zamanlar hızlı evrimin bir sonucu olarak hem karada hem de okyanuslarda farklı adaptasyonlar geliştirdi.
Kültürler arası analiz, sıcaklık, avcılık ve cinsiyet dahil olmak üzere insan-köpek ilişkisinin kurulmasında birkaç faktörün rol oynadığını buldu.
Çevresel değişimin hakim olduğu ‘dur-başla’ evrim modeli, timsahların dinozorlar çağından bu yana neden çok az değiştiğini açıklayabilir.
İnsanlar, biyolojik ve yapay varlıkların bir karışımına dönüşebilir mi? Gelecekteki evrimimizi anlayabilmek için geçmişimize bakmamız gerekiyor.
Araştırmalar, kaplumbağalarda kafatası evrimi ile bu zırhlı sürüngenlerin esnek boyunları arasında yakın bir bağlantı olduğunu gösteriyor.
Modern insanın yüzü en yakın akrabalarımızınkinden belirgin şekilde farklı olması, sosyal beceri ihtiyacımızdan kaynaklanmış olabilir.
Türlerin nesiller boyunca kademeli olarak değiştiği fikri biyolojinin mihenktaşı. Peki bunun gerçek olduğunu nasıl bileceğiz?
Yarım milyondan daha eski olan ve donmuş halde bulunan atın kalıntıları kullanılarak şu ana kadarki en eski DNA dizilemesi yapıldı.
2010 yılında bulunan Australopithecus sediba'ya ait bir iskelet, önceden düşünüldüğü gibi bizim de dahil olduğumuz Homo cinsinin atası olmayabilir.
Fas'ta, bizim türümüz Homo sapiens'e ait 300.000 yıllık bilinen en eski kemikler bulundu. Daha önce Homo sapiens'e ait en eski kalıntılar 200.000 yıllıktı.
Homo naledi insan türüne ait birçok kemiğin keşfedildiği Rising Star Mağarası'nın derinlerinde sürdürülen çalışmalarda bu türe ait yeni iskeletler bulundu.
Tarih öncesinde yaşamış insan türlerinden en bildiklerimizin arkeolojik kanıtlara dayanarak yapılmış en gerçekçi canlandırmaları.
DEÜ Arkeoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Muammer İreç, Türkiye'de arkeoloji, müfredattaki evrim tartışmaları ve kültürel miras bilinci üzerine yazdı.
2016 yılının Mayıs ayında Türkiye'de ve dünyada gerçekleştirilen birbirinden önemli ve ilginç arkeolojik keşifler.