Sudan’da bir Ortaçağ manastırı kalıntısının yakınlarında, en az 123 iskeletin ortaya çıkarıldığı dört mezarlık keşfedildi. Mezarlardan birkaçında ise sıra dışı yöntemlerle gömülmüş kişiler bulundu.
İki yıldan uzun süren kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan mezarlıklar ve diğer kalıntılar, Nil Nehri’nin yakınındaki al-Gazali denilen bir manastırda tespit edildi. Mezarlara gömülmüş olan insanlar yaklaşık 1000 yıl önce yaşamıştı. McMaster Üniversitesi’nden doktora öğrencisi Robert Stark’a göre, bahsedilen zaman diliminde aynı bölgede çeşitli Hristiyan krallıkları ortaya çıkmıştı. Kendisi bu buluntuları Toronto’da yapılan Amerikan Arkeoloji Enstitüsü ve Klasik Çalışmalar Topluluğunun yıllık buluşmasında sundu.
Buluntular arasında, iskeletlerden birkaçının kafatasını örten iyi korunmuş kefenler de yer alıyor. Ayrıca arkeologlar, üzerinde Grekçe ve Koptik dilinde/Kıptîce (Grek alfabesini kullanan bir Antik Mısır dili) duaların kazındığı mezar taşları buldu. Mezarlıklardan birinde, bazı insanlar gizemli bir şekilde gömülmüştü. Örneğin iki kişinin kemiklerinde, öldükten sonra yapıldığı tespit edilen kesik izlerine rastlandı.
Al-Gazali’deki mezarlıklar, ilk defa 1950’lerde Peter Shinnie isimli bir arkeolog tarafından kazılmıştı. Shinnie binden fazla kişinin gömülü olabileceğini düşünüyordu ama alan çalışması esnasında sadece bir kaç kişinin mezarını ortaya çıkarabildi. Stark’ın da bir parçası olduğu Polonya Akdeniz Arkeoloji Merkezi bu alanda büyük çaplı kazı yapan ilk kuruluş oldu.
Mezarlıklardan biri sadece yetişkin erkeklerden oluşuyordu ve büyük ihtimalle sadece manastırdaki rahipler tarafından kullanılıyordu. Diğer iki mezarlık ise çok daha çeşitli bireyleri barındırıyor ve yakınlarda yaşayan diğer insanlar tarafından kullanılmış gibi görünüyordu. Yakın zamanda arkeologlar tarafından keşfedilen dördüncü mezarlık sadece 15 kişi içeriyor ve bunlardan bazıları ise sıradışı özellikler gösteriyor.
Mezarlıkların dördünde de yüzeyde bulunan taştan yapılmış kalıntılar keşfedildi ve bunlardan bazıları mezar taşlarının kalıntılarıydı.
Mezar taşlarının üzerindeki yazılar belli bir formata sahip olma eğiliminde. Al-Gazali’deki kazıların sorumlusu Artur Obluski, “Basitleştirmek için mezar taşlarındaki yazılar iki bölüme ayrılabilir.” diyor.
İlk bölüm dualardan oluşuyor. Obsulki diyor ki: “Ölünün ruhu için bir dua, takdiri ilahi için bir dua, tanrı kendisini merhametli olarak tasvir eder.” ve bu dualarda istenenler şu şekilde; “Ruhları ile ilgilenilecek ve onlar Abraham’ın (İbrahim), Isaac’in (İshak), ve Jacob’ın (Yakup) kucağında veya yaşayanların dünyasında dinlenebilecekler.”
Mezar taşı oymalarındaki ikinci bölüm ise bazı ölü bireyler hakkında bilgi içeriyor: isim, yaş, ölüm tarihi, bazen kazandıkları unvanlar (cursus honorum) ve meslekler.
Stark, yakın zamanlarda keşfedilen mezarlıktaki bazı mezarların sıra dışı özeliklere sahip olduğunu söylüyor. Bir tanesinde üzerlerinde kesik izleri bulunan iki farklı bireye ait kemikler birbiriyle karıştırılmış halde bulundu. Kemik analizine göre kesikler, bu iki birey öldükten sonra yapılmış.
Stark sunumu esnasında “Bütün deliller, bu izlerin kemikler hala tazeyken yapıldığını gösteriyor” dedi ve kemiklerin leşçi hayvanlar yüzünden bu duruma geldiğine dair hiçbir iz olmadığını belirtti. Kesik izlerinin, etlerin kemikten ayrılması sırasında yapılmış olma ihtimali yüksek.
Mezarlıkta sıra dışı şekilde gömülmüş başka bireyler de mevcut. Örneğin içlerinden birisinin sağ kolu başından aşağı sallanır pozisyondayken bacakları 45 derecelik açı yapacak şekilde yerleştirilmiş. Stark, toprağa düzgünce gömülmesine ve üzerine taş bir yapı yerleştirilmesine rağmen bu kişinin gelişigüzel gömülmüş olabileceğini belirtiyor.
Live Science. 19 Ocak 2017.
You must be logged in to post a comment Login