Aztekler sayıca İspanyollar’dan fazlaydılar; ancak bu durum, Aztek başkenti Tenochtitlan’ın kuşatılmasında Hernan Cortes’i durdurmadı.
1513’te Pasifik’e ulaşmak için Orta Amerika’yı geçen Vasco Nunez de Balboa öncülüğünde gerçekleşen sefer sonrasında Avrupalılar, Yeni Dünya’nın bütün ekonomik potansiyelini görmeye başladılar. Yeni yeni filizlenmeye başlayan dünyanın yeni gücü İspanya’nın sömürgecilik faaliyetleri ilk başta Karayip Adaları’nda yoğunlaştı ve ana karadaki karışık yerli medeniyetlerle çok az temas kuruluyordu.
Bununla birlikte bu toprakların zenginliğinin, İspanyol maceracıları keşiflerin ötesine taşıması ve Yeni Dünya’nın alt yapısını atacak olan sömürgeleştirme aşamasına çekmesi fazla uzun sürmedi. Kıta Amerikası’nın bütün toprakları Aztek İmparatorluğu’nun acımasız fatihi Hernan Cortes tarafından başlatılan bir dönüşümle İspanyol Krallığı’nın eline geçti.
Cortes’in İlk Zamanları
16. yüzyılın başlarında diğer “conquistador”lar (16. yüzyıl Meksika ve Peru istilacılarına verilen ad) gibi Cortes de sömürme amaçlı hareket etmeden önce Yeni Dünya’da yaşayarak önemli ölçüde deneyim kazandı. 1485’te İspanya’nın Medellin şehrinde alt sınıf bir soylu aileye doğdu. Cortes, zekası ve Christopher Columbus’un son deniz seferinden ilham alan dinamik macera ruhuyla erken yaşlardan itibaren dikkat çekiyordu.
(Aztek İmparatorunun Öldürüldüğü Saray Keşfedildi)
1504’te Cortes, sömürge yönetiminde giderek tecrübe kazandığı yer olan ve günümüzde Dominik Cumhuriyeti ile Haiti’nin yer aldığı Hispaniola Adaları’na gitmek için İspanya’dan ayrıldı. 1511’de Küba seferine katıldı ve adanın ilk sömürge yöneticisi olan Diego Velazquez’e sekreter olarak atandı.
Bu süreçte Cortes, kısa ve çalkantılı kariyerinde çok işine yarayacak yeteneklerini geliştirdi. Adanın yerli halkını organize etme konusunda önemli bilgiler ediniyor ve her zaman için mallarını genişletmek ve kazançlı idari görevler kapmak için birbiriyle rekabet eden İspanyollar arasında patlak veren sürekli çekişmelerde hünerli bir arabulucu olduğunu kanıtlıyordu.
1518’de Velazquez, sekreterini Meksika seferini sevk ve idare etmesi için görevlendirdi. Cortes ise Velazquez’in kıymetini anlayacağı gibi, ona sadık bir hizmetli olmaktansa bir lider olma yoluna girdi. Şubat 1519’da 11 gemi ile yaklaşık 100 denizci, 500 asker ve 16 atla birlikte Yucatan Yarımadası kıyılarına varmak üzere yola çıktı. Bunu takip eden aylarda Cortes, valinin emirlerine uymayarak dizginleri ele alacak ve bir keşif görevi olarak planlanan seferi önemli bir askeri fetih hareketine dönüştürecekti.
Aztek Nasıl Bir Yer?
Aztekler için 1519 yılı, imparatorluklarının bölgede tartışmasız tek güç olduğu bir yıl olarak başladı. Tenochtitlan, toplam nüfusu 5 ila 6 milyon olan 400 ila 500 küçük devletçiğe hükmediyordu. Bununla birlikte Moctezuma Krallığı’nın serveti, Cortes ve adamları Meksika kıyılarına çıkar çıkmaz olağanüstü bir şekilde düşüşe geçti.
Kıyı bölgesindeki yerli nüfusu hızla kontrol altına alan Cortes’e bir kabile reisi tarafından 20 köle verildi. Onlardan biri genç bir kadındı ve birçok yerel dili konuşabiliyordu ve kısa sürede İspanyolca’yı da öğrendi. Onun dil öğrenmedeki yeteneği, Cortes’in işgal planları için çok önemliydi. Bu nedenle kadın, Cortes’in sevgilisi olmasının yanısıra tercümanı da oldu ve sonra Malinche ya da Dona Marina olarak tanınmaya başladı. Cortes’in bu kadından Martin adında bir oğlu oldu ve Martin ilk mestizo (Avrupa ve Amerika yerlisi soyların karışımı) idi.
(Meksika’da Bulunan Altın Külçe, Aztek Hazinesinin Parçasıydı)
Yabancıların geldiği haberleri kısa sürede Tenochtitlan’daki Aztek İmparatoru Mactezuma’ya ulaştı. İmparator, İspanyollar’ı yatıştırmak için Cortes’e elçiler ve hediyeler gönderdi; fakat bu durum onun daha fazla Aztek zenginliği elde etme arzusunu arttırmaktan başka bir işe yaramadı. Ayrıca Cortes bir zamanlar Meksika Körfezi kıyısında kurmuş olduğu Veracruz şehri yakınında bulunan bölgenin, Kral Süleyman’ın altınlarını ele geçirdiği efsanevi yer kadar zengin olduğunu anlattı. Cortes, mürettebatının vali Velazquez’in emirlerine uymama konusunda endişelenmesini engellemek için Küba’dan denize birlikte açıldıkları donanmanın imha edilmesi emrini verdi. Bu da acımasızlığının bir göstergesiydi ve artık geri dönüş yoktu.
Cortes’in yerel siyasi rekabetleri gözlemleme ve manipüle etme yeteneği vardı. İspanyollar, Tenochtitlan yolunda, Aztekler’in boyunduruğundan kurtulmayı uman Cempoala şehrinden Totanac halkının desteğini elde etti. Diğer bir yerli halk Tlaxcaltec’a karşı askeri bir zaferin ardından Cortes, ordusuna daha fazla savaşçı kattı. Farklı yerli halklar arasındaki uyuşmazlıklar hakkındaki bilgisi ve onları çıkarına göre kullanma yeteneği, Cortes’in stratejisinin merkezindeydi.
Aztekler’in de müttefiki vardı; işte Cortes, özellikle onlara karşı saldırgandı. İspanyollar’ı durdurmak için Mactezuma’ya katılan Cholula kutsal şehri, Cortes’in emriyle iki gün boyunca yağmalandı. 5 saatten fazla süren bu çok yorucu mücadeleden sonra şehrin 6000 kadar insanı öldü. Cortes’in güçleri yenilmez görünüyordu ve durdurulamaz ilerlemeleri karşısında Mactezuma Kasım 1519’da İspanyollar’a ve müttefiklerine, savunmasız duran Tenochtitlan’a girmeleri için izin vererek onları oyalamaya çalıştı.
İki Cephedeki Savaş
Vakanüvisler (kronikçiler), Cortes’in şehre girişinde devasa Aztek başkentinin korku içinde olduğunu yazdılar. Şehrin 250.000 kişilik nüfusu, Cortes’in kendi birkaç yüz adam ve 1000 Tlaxcoltec müttefikinden oluşan küçük kuvvetine karşı hiçbir direniş göstermedi. İlk başta Mactezuma usulen de olsa Cortes’i karşıladı. İmparatoru esir almanın avantajını gören Cortes, onu zapetti ve şehir üzerindeki gücünü garantiledi.
Kariyeri boyunca uyacağı bir model oluşturan Cortes, kısa süre sonra kontrol altına almaya çalıştığı halklardan gelen tehdit kadar hemşehrilerinden gelen tehditle de karşı karşıya kaldı. 1520 yılının başlarında öfkeli Diego Velazquez tarafından Küba’dan onu cezalandırmak için gönderilen donanmanın üstesinden gelmek için Tenochtitlan’dan ayrılmak zorunda kaldı. Cortes, Pedro de Alvarado komutası altında bulunan Tenochtitlan’dan ve 80 askerden oluşan İspanyol garnizonundan ayrıldı.
Aceleci davranan Alvarado, Cortes’in yetenek ve diplomasisinden yoksundu. Cortes’in yokluğunda Alvarado’nun birçok Aztek şefini idam ettirmesi halkı kızdırdı. Velazquez güçlerini yendikten sonra Cortes, 24 Haziran 1520’de yerine bıraktığı vekiline karşı şehri isyan halinde bulacağını bilerek Tenochtitlan’a döndü. Birkaç gün için İspanyollar, ortamı sakinleştirmek için Mactezuma’dan yararlandılar; ancak halkı bu kukla kralı taşladı. Maztezuma birkaç gün sonra öldü. Ardından halefleri ise ondan daha başarılı olmayacaktı.
30 Haziran 1520’de İspanyollar yüzlerce can kaybına uğrayarak ateş altında, şehirden kaçtılar. Bazı İspanyollar ise çevredeki bataklıklarda boğularak öldüler ve taşımaya çalıştıkları dünya kadar hazinenin altında kaldılar. Bu olay “Yas Gecesi” olarak anılacaktı.
Zafer Getiren Teknoloji
Aztekler sayıca üstün olsa da gelişmiş silahları İspanyollar’a sonunda galibiyeti getirdi. Ateşli silah ve çelik kılıç kullanan tek bir İspanyol bile düzinelerce hatta yüzlerce düşmanını imha edebilirdi. Avrupa ordularının korkunç saldırısına tanık olan yerli bir kronikçi şöyle yazdı: “Aniden halkın üzerine mızrakla saldırıp onları paramparça ettiler. Bazılarının ise sert bir vuruşla kafalarını kestiler… Geriye kalanlar bu mezbahadan boşuna bir çabayla kaçmaya çalıştı; ancak iç organları bedenlerinden ayrılıyor ve ayaklarına dolanıyordu”.
Çiçek hastalığı salgını, Cortes’in yenilmiş ve morali bozuk ordusunun Aztek güçleri tarafından imha edilmesini önledi. Salgın, Cortes’e yeniden toparlanmak için zaman verirken Aztekler’i zayıflatıyordu. İspanyollar birkaç gün sonra Otumba Savaşı’nı kazanacaktı. Süvari sınıfının başarılı bir şekilde mevzilenmesi, Aztekler’in soylu jaguar ve kartal savaşçılarına karşı Avrupalılar’ı ve müttefiklerini galibiyete taşıdı. Bu sırada Cortes, “Tanrı’dan başka tek güvencemiz atlarımızdır” diye yazdı.
Bu zafer İspanyollar’a müttefikleri Tlaxcaltec ile tekrardan birleşme ve Tenochtitlan’ı yeniden ele geçirme fırsatı verdi. Ayrıca yağmalama, İspanyollar’a hizmetçi ve köle olarak kullanmak için esir alma, takas ve fidye karşılığı adam kaçırma fırsatını vererek kişisel maiyetlerini çoğaltmalarını sağladı. Yaklaşık 3000 kişiye ulaşan işte bu esir grubu, savaşçı İspanyollar’dan sayıca çok fazlaydı.
Aztek İmparatorluğu’nun Düşüşü
Tenochtitlan büyüklüğünde bir şehre saldırmak için, arkebüzler (eski ayaklı bir silah), piyadeler, süvariler ve 1000’in altındaki asker sayısıyla İspanyol birliklerinin sayısı yetersiz görünüyordu. Fakat Cortes üstün silahlarının, yerli müttefiklerin sağladığı 50.000 savaşçıyla birleştiğinde zaten açlık ve susuzluktan kırılmış olan şehri ele geçireceğini biliyordu. Mayıs 1521’de İspanyollar, Chapultepec su kemerinin kontrolünü alarak şehrin su desteğini kestiler.
Buna rağmen Tenochtitlan düşmedi. Temmuz 1521’deki savaşta ise Aztekler güçlendi, hatta Cortes’i bile yakaladılar. Bir bacağından yaralanan İspanyol lider, sonunda kaptanları tarafından kurtarıldı. Conquistador’un bu geçici başarısızlığında, Aztek savaşçıları neredeyse 3 hafta boyunca İspanyollar’ı savunmaya iterek kaybettikleri toprakları tekrar ele geçirdiler ve şehrin tahkimatını tekrar inşa ettiler. Cortes, son bir saldırı için bataklıkların taş yığınlarıyla doldurulması emrini verdi. Şehir nihayet 13 Ağustos 1521’de düştü.
Bir tanığın yazdığına göre, taş taş üstünde kalmamıştı. Tarafların can kayıplarında hem gerçek rakamlar hem de orantısızlık açısından insan hayatının kaybı sarsıcıydı. Çünkü kuşatma sırasında 100.000 Aztek’in yitirilmesine karşılık 100 İspanyol hayatını kaybetti.
Tenochtitlan’ın zaptedilmesi ve ardından Aztek İmparatorluğu üzerinde İspanyol egemenliğinin yerleştirilmesi sonucu bu topraklar, İspanyol İmparatorluğu’na dönüşen ilk büyük sömürgeydi. Bu devasa bölge, Kuzey ve Güney Amerika boyunca uzanan topraklarla birlikte 18. yüzyılda en geniş sınırlarına ulaşacaktı.
Cortes’in zaferi kısa sürecekti. Sadece birkaç yıl içinde, Yeni Dünya’daki birçok toprağını kaybetti. Bir “marquez” haline getirilmesine rağmen, yıllar sonra görkemli bir sonu olmadı. Bir hukuk davasına karıştı ve çıktığı bir dizi deniz seferi sonucu sağlığı bozuldu ve İspanya’nın Sevilla şehrinde 1547 yılında 62 yaşındayken öldü. Kıta Amerikası’nda İspanya adına yaptığı onlarca yıllık fetih hareketi, bencilliğini gölgede bırakacak; acımasızlığı ve kurnazlığıyla Amerika’yı dönüştüren bu adamın ardından onuruna birkaç çan çalınacaktı.
National Geographic. 18 Aralık 2018.
You must be logged in to post a comment Login