İnsanların sığırları yaklaşık 10.000 yıl önce, bugünkü Sudan’daki Orta Nil bölgesinde evcilleştirdiğine dair bulgular ortaya çıktı.
Polonya Bilimler Akademisi’nin yaptığı kazılardan yeni dönen araştırmacıların ilk sonuçları, evcil sığırların Doğu Afrika’ya Türkiye ve Irak topraklarından geldiğine dair geleneksel düşüncelere meydan okuyor.
Araştırmacılar şimdi tarihleri doğrulayacak kesin örnek tarihleme sonuçlarını bekliyorlar. Bununla birlikte tüm göstergeler, Orta Doğu’dan gelen evcilleştirilmiş sığırların geldiği yaygın olarak kabul edildiği bir tarih olan MÖ 5. binyıldan çok daha önceki bir dönem olduğunu gösteriyor. Bu durum, evcilleştirmenin yerel olarak gerçekleştiği anlamına geliyor.
(İlgili: Antik DNA, Evcil Sığırların Kökenini Bulabilir)
En son araştırma alanı, Merkez Nil Vadisi’ndeki Letti Havzasıydı. Şimdiye kadar, bu bölge esas olarak orta çağ krallığı Makuria – Eski Dongola’nın başkentinin ekonomik üssü olarak biliniyordu.
Letti Havzasında araştırma yürüten Arkeoloji ve Etnoloji Enstitüsü’nden Dr. Piotr Osypiński, Wrocław Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü’nden Dr. Marta Osypińska ile birlikte şunları söylüyor: “Bu alandaki insan varlığının izleri kesinlikle daha eskidir ve MÖ 8. binyıla kadar uzanır. Son araştırmalar sırasında onlara odaklandık.”
Araştırmacılar bu bölgeye büyük Afrika kavşağı diyorlar. Çünkü burası, Nil boyunca binlerce yıldır var olan hayvan ve insan izlerinin Sahra’nın güney sınırı olan Sahel kuşağını geçtiği yer.
Bu alanda, çölün ve ekilebilir alanların kenarında, araştırmacılar antik uygarlıklardan ve Hıristiyan Makuria krallığından birkaç bin yıl daha eski arkeolojik alanlar keşfettiler. Araştırmaları, yaklaşık 10.000 yıl önce ilk çobanlar tarafından sığırların evcilleştirilmesi konusuna ışık tutuyor.
Zooarkeolog Dr. Marta Osypińska, “Soru işareti, erken Doğu Sahra çobanlarının evcilleştirilmiş sığırlarının nereden geldiği.” diyor.
Genetikçiler, bugün bildiğimiz tüm evcil sığırların, bugünün Türkiye ve Irak topraklarında yaklaşık 10.000 yıl önce yaşamış bir yaban öküzü sürüsünden geldiğini öne sürüyorlar. Bu nedenle hakim görüşlere göre, MÖ 5-6. binyıllarda Afrika’ya evcilleştirilmiş bir biçimde ulaşmak zorunda olmalılardı.
Ancak arkeologlar daha önce Afrika sığırlarının Doğu Sahra bölgesinde yerel olarak da evcilleştirildiğini düşünüyorlardı. Çöl ekosistemi, insanlarla yaban öküzü arasındaki ilişkileri güçlendirmeye yardımcı olmalıydı ve insanlar en eski zamanlardan beri bu büyük geviş getirenlerin sürülerini takip etmişti. Bununla birlikte, böyle bir sürecin gerçekten gerçekleştiğine dair doğrudan bir kanıt, yani yabani sığır kalıntıları ve onun ara ve evcilleştirilmiş biçimleri yoktu. Afrika’daki evcilleştirilme durumunda, arkaik sığır kalıntılarının varlığı böyle bir kanıt oluşturabilir.
Dr. Osypińska, “Büyük geviş getiren hayvanların iyi korunmuş kemikleri biçiminde (önceki kazılardan elde edilen) buluntuların olmaması nedeniyle, sığırların yerel olarak evcilleştirilmesi fikri terk edildi ve genetik raporlar bilimsel tartışmaya egemen oldu. Bu arada, Letti’deki araştırmamız sırasında, Afrika’daki sığırların kökeni hakkındaki tartışmaya yeni bir ışık tutan ve yeniden başlamamızı sağlayan keşifler yaptık.” diyor.
Araştırmacılar, Holosen Çağı’nın (yaklaşık 10.000 yıl önce) başlangıcından kalma alanlardan birinde, yaban öküzü benzeri özelliklere sahip evcil sığırların kalıntılarını keşfettiler. Kalıntılar, savanada yaşayan diğer kesinlikle vahşi hayvan türlerinin kemikleri arasındaydılar.
Araştırmacılar şu anda, tarihleri doğrulayacak ve yerel evcilleştirme hakkında konuşmaya izin verecek kesin örnek tarihleme sonuçlarını bekliyorlar.
Osypiński, “Bu grup insan zaten seramik kapları biliyordu, tahıl tanelerini (yabani darı çeşitleri) öğütmek için değirmen taşları kullandı, bu yüzden erken Neolitik topluluklar olarak adlandırılabilirler. Tek bir istisna dışında vahşi savana hayvanlarını avladılar – evcilleştirmenin erken bir aşamasındaki sığırlar.” diyor.
Arkeologlar aynı döneme ait bir tabakada, bir ineği tasvir eden küçük bir kil heykelcik çıkardılar. Kafası günümüze ulaşmamış olsa da, uzmanlara göre formu şüphesiz büyük bir geviş getirene işaret ediyor. Araştırmacılar, Güney Sudanlı Nuer halkı da dahil olmak üzere birçok çoban kültürü için çok benzer heykelciklerin bilindiğini söylüyor.
PAP – Science in Poland. 12 Mayıs 2022.
You must be logged in to post a comment Login