Sibirya Dışında İlk Defa Denisovalı DNA’sı Bulundu

Tibet Platosu’ndaki bir mağarada, daha önce yalnızca Sibirya’da bulunan eski bir insan türü olan Denisovalılara ait DNA bulundu.

Baishiya Karst Mağarası’nda kazılar. C: Yuanyuan Han, Dongju Zhang, Lanzhou University

Çin’in Lanzhou Üniversitesi tarafından yürütülen ve Science dergisinde yayımlanan araştırma, Neandertallerin bu yakın kuzenlerinin mağarayı en az 100.000 yıl önce iskan ettiklerini ve en az 60.000 yıl öncesine kadar kullandıklarını gösteriyor.

Bulguların, homininlerin Asya’da yaşadıkları zaman ve hareketleri için ilginç sonuçları var.

Araştırmanın eş yazarı ve tarihleme uzmanı Bo Li, “Bazı modern insan genomlarının Denisovalılardan DNA parçaları içerdiğini biliyoruz, bu da bu insan türünün Asya’da yaygın olması gerektiğini düşündürüyor.” diyor.

(İlk Defa Bir Denisovalının Yüzü Canlandırıldı)

Denisovalı DNA’sı, Melanezyalılar, Aborjin Avustralyalılar ve Papualılar da dahil olmak üzere Avustronezyalı popülasyonlarında daha yüksek bir oranda bulunuyor.

Ancak Denisovalıların gerçek fiziksel kalıntıları son derece nadir: Bugüne kadar sadece Sibirya’daki tek bir mağaradaki dişler ve bazı kemik parçaları bulundu.

Baishiya Karst Mağarası’nda bulunan yongalar. C: Yuanyuan Han, Dongju Zhang, Lanzhou University

Yakın zamanda, 2800 kilometre uzaklıktaki Tibet Platosu’ndaki Baishiya Karst Mağarası’nda bir çene kemiği bulundu. 2019 yılında yapılan bir çalışmada, tek bir amino asit pozisyonuna dayalı olarak bu çene kemiği Denisovalı olarak tanımlandı. Ancak araştırmacılar daha sağlam kanıtlar istediler ve bu nedenle mağara alanında daha derin araştırmalara giriştiler.

Çin, Almanya, ABD ve Avustralya’dan arkeologlar, jeologlar ve genetikçiler de dahil olmak üzere uluslararası ekip, daha fazla hominin kemiği bulamadı, ancak mağaranın topraklarında Denisovalı DNA’sı buldu. Ayrıca ateşlerden, gergedanlardan ve sırtlanlardan gelen hayvan kemiklerinden ve 1310 basit taş aletten zengin bir kömür yatağı keşfettiler.

Taş aletler, 190.000 yıl öncesinden 45.000 yıl öncesine kadar tarihleniyordu.

Wollongong Üniversitesi’ndeki meslektaşlarıyla tarihleme sürecini yöneten Li, ekibin genetik bilgiyi fosillerden değil mağaranın toprağından nasıl çıkarabildiğini anlatıyor.

“Yaklaşık 100.000 ila 60.000 yıl önce biriken dört farklı tortu katmanında Denisovalılarla ilişkili mitokondriyal DNA ile eşleşen eski insan parçaları tespit ettik.”

(Beşinci Denisovalı Birey Bulundu)

“İlginç bir şekilde, 60.000 yıl önceki hominin DNA’sının, Denisova Mağarası’ndan [Sibirya’daki] Denisova 3 ve 4 örnekleriyle en yakın genetik ilişkiyi paylaştığını bulduk. Buna karşılık, 100.000 yıl öncesine ait DNA, bu Denisovalıların daha önce Denisova 3 ve 4’e giden soydan ayrıldığına dair kanıtlar gösteriyor.”

DNA ile birlikte taş eserler, Denisovalıların Tibet Platosu’ndaki uzun vadeli yerleşimine dair sağlam kanıtlar oluşturuyor.

Bu yeni bölge sadece coğrafi olarak Sibirya mağarasından uzak değil, aynı zamanda deniz seviyesinden 3280 metre yükseklikte çok daha yüksek bir rakımda. Dolayısıyla bu eski homininler muhtemelen çeşitli çevrelerde yaşadılar ve mevcut fiziksel kanıtların gösterdiğinden çok daha yaygınlardı.

Bu aynı zamanda, Denisovalı genlerinin diğer hominin popülasyonlarına karışmasının, modern Tibet halkında görülen yüksek irtifa adaptasyonlarına katkıda bulunmuş olabileceğini de gösteriyor.

Li’ye göre, bu mağaradan öğrenilecek çok şey var. “Bir sonraki hedefimiz mağaradan daha fazla örnek çıkarmak ve Denisovalıların mağarayı ne zaman iskan etmeye başladıklarına ve mağaradan ne zaman kaybolduklarına yanıt vermeye çalışmak.”

Erken Doğu Asyalıların genomunda Denisovalı DNA’sı

Araştırmacılar, Moğolistan’da bugüne kadar bulunan en eski insan fosilinin genomunu analiz ettiler ve 34.000 yaşındaki kadının DNA’sının yaklaşık yüzde 25’ini Batı Avrasyalılardan miras aldığını gösterdi. Bu durum, insanların Avrasya kıtasında ilk kez günümüz nüfuslarının ataları tarafından iskan edildikten kısa bir süre sonra hareket ettiklerini gösteriyor.

Doğu Moğolistan’daki Salkhit Vadisi’nde bulunan kafatası parçası, 34.000 yıl önce yaşamış bir kadına ait. Analizlere göre DNA’sının yaklaşık yüzde 25’ini Batı Avrasya’dan miras almıştı. C: Arkeoloji Enstitüsü, Moğol Bilimler Akademisi

Bu birey ve Çin’den 40.000 yaşındaki bir birey, modern insanlar gelmeden önce Asya’da yaşayan soyu tükenmiş bir hominin formu olan Denisovalılardan da DNA taşıdı.

2006’da madenciler, Moğolistan’ın doğusunda Salkhit Vadisi’nde kendine özgü morfolojik özelliklere sahip bir hominin kafatasının tepesini keşfettiler. Başlangıçta Mongolanthropus olarak anıldı ve bir Neandertal veya hatta bir Homo erectus olduğu düşünülüyordu. “Salkhit” bireyinin kalıntıları, ülkede bulunan tek Pleistosen hominin fosilini temsil ediyor.

Kafatasından çıkarılan antik DNA, bunun 34.000 önce yaşayan ve Avrupalılardan çok Asyalılarla akraba olan modern bir kadın insana ait olduğunu gösteriyor. Pekin’in (Çin) dışındaki Tianyuan Mağarasından 40.000 yaşındaki bir erkek olan, bugüne kadar genetik olarak incelenen diğer erken Doğu Asya bireyiyle yapılan karşılaştırmalar, iki kişinin birbiriyle akraba olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, Salkhit bireyinin soyunun dörtte birinin muhtemelen eski Sibiryalılarla karışım yoluyla Batı Avrasyalılardan geldiği ölçüde farklılık gösteriyorlar.

Çalışmanın baş yazarı Diyendo Massilani, “Bu, Doğu Asya’daki modern insan topluluklarının 34.000 yıldan önce zaten oldukça kozmopolit olduğunun doğrudan kanıtı. Bu nadir örnek, Avrasya’daki nüfuslar arasındaki göçün ve etkileşimlerin yaklaşık 35.000 yıl önce sık sık gerçekleştiğini gösteriyor.” diyor.

Xiahe çene kemiği. C: Menghan Qiu, Dongju Zhang, Lanzhou Üniversitesi

Araştırmacılar, Salkhit ve Tianyuan genomlarındaki soyu tükenmiş homininlerden DNA segmentlerini bulmak için geliştirilen yeni bir yöntem kullandılar. İki genomun sadece Neandertal DNA’sı değil, aynı zamanda Neandertallerin Asyalı akrabası olan Denisovalılardan DNA da içerdiğini buldular.

Moğol Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü’nde araştırmacı olan Byambaa Gunchinsuren, “Doğu Asya’daki genetik verileri elde edebildiğimiz en eski insanların atalarının, Asya ve Okyanusya’daki günümüz popülasyonlarına atalarına katkıda bulunan soyu tükenmiş bir hominin formu olan Denisovalılarla çoktan karıştığını görmek büyüleyici.” diyor.

“Bu, Denisovalıların ve modern insanların 40.000 yıldan fazla bir süre önce tanıştığının ve karıştığının doğrudan kanıtı.”

Massilani, “İlginç bir şekilde, bu çok eski Doğu Asyalılardaki Denisovalı DNA parçaları, Doğu Asya’daki günümüz popülasyonlarının genomlarındaki Denisovalı DNA parçaları ile örtüşüyor, ancak Okyanusya’daki Denisovalı DNA parçaları ile örtüşmüyor. Bu, Denisovalılar ve modern insanlar arasındaki çoklu bağımsız karışım olaylarının bir modelini destekler.” diyor.


Cosmos. Max Planck Society. 31 Ekim 2020.

Makale 1: Zhang, D., Xia, H., Chen, F., Li, B., Slon, V., Cheng, T., … & Shen, X. (2020). Denisovan DNA in Late Pleistocene sediments from Baishiya Karst Cave on the Tibetan Plateau. Science. 

Makale 2: Massilani, D., Skov, L., Hajdinjak, M., Gunchinsuren, B., Tseveendorj, D., Yi, S., … & Higham, T. (2020). Denisovan ancestry and population history of early East Asians. bioRxiv.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login