İtalyan arkeologlar Ortaçağ döneminde vücudu yakılıp özensizce bir çukura atıldıktan sonra, mezarının üstü de ağır ve kalın taşlarla kapatılan bir genç kızın kalıntılarını keşfetti. Arkeologlara göre mezar, kızın ölüyken bile bir tehlike olarak algılandığını gösteriyor. Arkeologlar gördüğü muameleye bakarak, Ortaçağ’da bu genç kızın cadı olduğuna inanıldığını düşünüyor.
İskelet İtalya Albenga’daki San Calocera kompleksinde bulundu. 145 cm boya sahip genç kız öldüğünde 15-17 yaşlarındaydı. Genç kız bilinmeyen bir yerde yakıldıktan sonra, alelacele gömüldüğü San Calocero’ya getirildi.
Antropolog Elena Dellù Discovery News’e açıklamasında “Kızın yakıldığında canlı mı yoksa ölü mü olduğunu bilemiyoruz. Yandığı sırada yumuşak dokusu hala vardı, yani ölümden önce ya da hemen sonra yakılmış olabilir” diyor. Genç kız, mezarı sadece ağır ve büyük taşlarla kapatılarak alelacele gömülmüş.
Dellù, “Dirseklerinden tutularak öylece çukura atılmış. Başı eğik bir şekilde, çukurun duvarına yaslanıyordu. Hatta çenesi neredeyse göğüs kemiğine değiyordu” diyor.
İlk incelemeler kızın kafatası ve göz çukurlarında porotik (delikli) hiperostoz olduğunu ortaya çıkardı. Genelde kafatasında bulunan porotik hiperostoz kemiklerde süngerimsi bir yapıya ve kemik dokusunda gözeneklere neden oluyor. Bu durum genelde şiddetli demir eksikliğine bağlı aneminin göstergesi.
Genç kızın dişlerinde diş minesinin zayıfladığı mine hipoplazisi hastalığı da görüldü. Bu da çocukluk döneminde geçirilen beslenme yetersizliği gibi sıkıntılara işaret ediyor. (Ortaçağ Sonrası Polonya’daki Vampirler)
Genç kızın soluk benzi, geçirdiği olası hematomlar ve bayılması, yaşadığı toplumu korkutmuş olabilir. Hematomlar deride kanlanma görünümüne neden oluyor.
San Calocera kompleksinde Eylül 2014’te, sıradışı bir şekilde yüz üstü olarak gömülmüş başka bir genç kız bulunmuş ve onun da cadı olduğuna inanıldığı belirtilmişti. İncelemeler sonucunda bu ilk genç kızda iskorbüt hastalığının keşfedilmiş, bu da diğer insanlar için korkutucu olabilecek bazı özellikleri olması gerektiğini doğrulamıştı.
Yeni bulunan genç kızdaki hastalık belirtileri, ilk cadı kızdaki belirtilere benziyor. İlk genç kızda porotki hiperostozun bulunduğu spesifik noktalar, kızda iskorbüt hastalığının olduğunu göstermişti. Genç kızın damağında ve diş diplerinde porotik hiperostoz bulunmuştu.
Dellù, “Maalesef ikinci kızın iskeleti, iskorbüt hastalığının tanımlanabileceği spesifik noktalarda iyi korunamamış. Bu yüzden hastalık varsa da tespit edemiyoruz. Fakat kızın kafatasında porotik hiperostoz görüldüğü için bu seçeneği tamamen eleyemeyiz” diyor.
Ölünün ağzında bir taşla gömüldüğü, yere çivilendiği ya da uzuvlarının ayrıldığı diğer sıradışı gömütlerde olduğu gibi, yüzüstü gömülme ve mezarın taşlarla kaplanması, ölen kızların mezardan dışarı çıkmasını engellemek için yapılmış uygulamalar. (Bütün Sıradışı Mezarlar Vampir veya Zombilere Ait Olmayabilir)
Fakat yeni bulunan iskelet büyük ihtimalle daha eski olduğu için, arkeologlar iki kızın akraba olmasına ihtimal vermiyor. Fakat yine mezar için şimdilik kesin bir tarih yok. Kazı başkanı arkeolog Stefano Roascio “Kesin bir tarih için radyokarbon testlerinin sonuçlarını bekliyoruz. Şu anda mezarı ancak 9. yüzyıl ile 15. yüzyıl arasına koyabiliyoruz” diyor.
Dellù “Kazı çalışmalarının sonunda spesifik analizler üstüne yoğunlaşacağız. Radyokarbon tarihlendirmesi kızların aynı dönemde yaşadığını ortaya çıkarırsa da DNA’larını karşılaştırmayı deneyeceğiz” dedi.
Discovery News
You must be logged in to post a comment Login