Norveç’te Buzulların Erimesiyle Binlerce Eser Ortaya Çıktı

Buzul arkeologları Norveç buzullarından 2.000’den fazla arkeolojik eser çıkardı ve dağ yerleşimcilerinin tarihini daha iyi anlamaya yardımcı olacak şeyler buldu.

Trollsteinhøe’den çıkarılmış Demir Çağı oku. C: James H. Barret

Tarih müzelerinin taş heykeller, çanak çömlek ve ok uçlarıyla dolu olmasının bir sebebi var. Bu nesneler yüzlerce (hatta binlerce) yıl güneşe, rüzgara ve yağmura maruz kalsa da çürümüyor. Dokuma kumaş ve deri ayakkabılar gibi organik materyallerse nadiren bulunuyor. Ancak bu tür arkeolojik eserlerin bozulmadan kalmasını sağlayan en azından bir durum var: Buzda donmuş olmaları.

(Norveç’teki Bir Dağda 1100 Yıllık Viking Kılıcı Bulundu)

Buzullar ve donmuş topraklar bu türden pek çok hazine saklıyor. Ancak iklimin değişmesiyle bu saklı eserler açığa çıkmaya başladı. Newsweek’ten Kastalia Medrano’ya göre Norveç’te olan tam olarak bu. Buzul arkeologları Norveç buzullarından 2.000’den fazla arkeolojik eser çıkardı ve dağ yerleşimcilerinin tarihini daha iyi anlamaya yardımcı olacak şeyler buldu.

Radyokarbon analizi MÖ 2.000’e dayanan bir ok sapı. Yüksek rakılı bir ren geyiği avlama alanında, buzun üstünde bulundu. C: Øystein Rønning-Andersen.

2011’den beri Buzul Arkeolojisi Programı’nın Buzun Gizemleri Projesi çerçevesinde, Birleşik Krallık ve Norveç’ten arkeologlar, Norveç’in en yüksek dağlarının bulunduğu Oppland buzullarını araştırıyor. MÖ 4.000 yılına kadar uzanan binlerce tarihi eseri açığa çıkardılar. Tahta kayaklar, neredeyse hiç bozulmamış Tunç Devri okları, tahta miller, Viking kılıçları, kıyafetler ve yük atlarının kafatasları bulunan eserler arasında.

Buzul Arkeolojisi Programı eş yöneticisi Lars Pilø, Medrano’da “Buz tutmuş dağ geçitlerinde her şeyi bulabilirsiniz. Bu müthiş kalıntılar arasında en çok dikkat çekenler kişisel buluntular. Yine de, bence, resmin bütününü görmek daha önemli.” diyor.

Radyokarbon analizine göre MS 300’e tarihlenen bir tunik. Buzullaşmış dağ geçidinde bulundu. C: Marten Teigen, Museum of Cultural History

Royal Society Open Science’ta yayımlanan makalede araştırmacılar çalışmanın sonuçlarından bahsetti. Çıkarılan binlerce nesne arasından 153’ünün tarihi belirlendi. Tespit edilen tarihler, eserlerin her yıldan dengeli sayıda kalmadığını gösteriyor. Bazı çağlarda yığılma olurken diğerleri günümüze görece az sayıda eser bıraktı.

Araştırmanın baş yazarı, Cambridge Üniversitesi’nden James H. Barret’a göre daha detaylı incelemelerde bazı dönemlerdeki eser sayısının yüksekliği dikkat çekiyor. “Aktivitenin artmış olabileceği dönemler arasında bulunan Geç Antik Çağ’da yaşanan Küçük Buz Devri (MS 536-660 arası) bizi oldukça şaşırttı. Bu iklimin soğuduğu bir dönemdi. Hasat ve dolayısıyla nüfusun azalması olasıydı.” diyor. “ Dikkate değer bir şekilde, buzdaki buluntular bu dönemi de kapsayacak şekilde bir devamlılık gösteriyor. Düşen sıcaklıkla paralel azalan hasadın ikamesi olarak dağ avının (özellikle ren geyiği avının) arttığına işaret ediyor. Alternatif bir başka açıklama ise Geç Antik Çağ Küçük Buz Devri’nde yüksek bölgelerde aktivite azalmasının bulgularda görülemeyecek kadar az olması olabilir.” diye ekliyor.

(Norveç’te 1000 Yıllık Anlaşılamayan Runik Yazı Bulundu)

Barret’a göre tarihi eser sayısındaki ani bir yükseliş de 8. ve 9. yüzyıllarda görünüyor. Bu yıllarda, artan ticaret ve hareketlilik nüfusu arttırdı. Ardından, artan nüfus da Norveç nüfusunun dışa açıldığı Viking Çağı’nı başlattı. Artan şehirli nüfusun daha çok dağ ürünü talep ediyor olması da daha fazla sayıda avcıyı buza yönlendirmiş olabilir.

Oppland, Lendbreen’deki buzullaşmış dağ geçidi erirken yapılan arkeolojik araştırma. C: Johan Wildhagen, Palookaville

Pilø’nun National Geographic’ten Elaina Zachos’a aktardığına göre, ren geyiği avı da bu dönemde değişmişti. Avcılar, ok ve yayla tek hayvanın peşine düşmektense daha fazla sayıda hayvanı sürüp tuzağa çektikleri yeni teknikler geliştirdiler. Pilø’ya göre “Böyle yoğun bir avlanmanın sürdürülebilir olduğunu düşünmüyoruz. Ren geyiği popülasyonunu azaltıyorlardı.”

11. yüzyıldan itibaren kalan eserlerin sayısı azalıyor. Bunun sebebi ren geyiği popülasyonundaki düşüş olabilir. Oslo Kültürel Tarih Müzesi’nden Brit Soli bir basın açıklamasında 14. yüzyılda bubonik veba salgınının ortaya çıkışının nüfusun azalmasının ve dağ mallarına olan talebin düşmesinin nedeni olabileceğini belirtti.

Araştırmacılar, İskandinav tarihinin pek anlaşılamayan bu periyodunu açıklığa kavuşturmak için daha çok eser ve bilgi toplamayı umuyor. Pilø ‘nun Zachos’a aktardığı üzere, buzul arkeolojisi araştırmacıların ellerinde malalar ve fırçalarla aynı yeri aylarca hatta yıllarca kazdığı geleneksel arkeolojiden oldukça farklı. Buzul arkeologları, karın en az olduğu ağustos ortasından eylül ortasına buzulu araştırıyor ve eserlerin bulunduğu yerleri daha sonra toplamak üzere tahta direklerle işaretliyorlar. Çözünmeye ve bozulmaya başlamadan önce nesneleri dağdan hızlıca indirmek ise başarılarının anahtarı sayılıyor.

Runik yazılı bir bastonun yakından çekilmiş fotoğrafı. Radyokarbon analizine göre MS 11. yüzyıla tarihleniyor. Buzullaşmış bir dağ geçidinde bulundu. C: Vegard Vike, Museum of Cultural History

İklim değişikliği sebebiyle buzun içinde tarihi eser çıkan tek yer Norveç değil. Marissa Fessenden’in Smithsonian.com’a yazdığı üzere, 2015’te Alp Dağları’nda Birinci Dünya Savaşı’nda kaybolan askerlerin bedenleri ve And Dağları’ndaki buzullardan İnka mumyaları bulunmuştu. Dokuma sepetler ve tahta maskeler de dahil olmak üzere Alaska’dan da 2.500 civarı arkeolojik kalıntı bulundu. Dahası, araştırmacılara göre en ünlü buzul mumyası Buz Adam Ötzi de iklimin ısınması sayesinde bulunabildi.

İklim değişikliğinin pek çok olumsuz yönü olmasına rağmen bu buluntuların ortaya çıkması beklenmeyen olumlu bir sonuç sayılabilir. İklimimizin belirsiz geleceği, farkında olmadan araştırmacıların geçmişimiz hakkında daha fazla bilgi edinmelerine yardımcı olabilir.


smithsonianmag.com. 26 Ocak 2018.

ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunu.

You must be logged in to post a comment Login