Neandertallerin Çenesi Homo sapiens’ten Daha Güçlü Değildi

Yeni araştırma, Neandertallerin yüz şeklinin güçlü bir çene yapısına sahip olacak şekilde adaptasyona uğradığı varsayımını çürütüyor.

Almanya’nın Mettmann şehrindeki Neandertal müzesindeki Neandertal erkek ve kadın rekonstrüksiyonları. C: Martin Meissner / AP

Belirgin burunları, çıkıntılı yüzleri ve dışa doğru kavisli yanak kemikleriyle Neandertallerin etkileyici canlılar olduğu şüphesiz. Araştırmacılar, kaş kemerleri belirgin bu kuzenlerimizin neden böylesine ayırt edici özelliklere sahip olduğu sorusuna yanıt bulduklarını söylüyor.

Konuyla ilgili daha önceki bir araştırma, Neandertallerin yüz şekline dair, görece daha geniş kesici dişlere ve diş aşınması izlerine sahip olmalarına dayanılarak ortaya atılan ön diş ısırıklarının çok güçlü olduğu varsayımı da dahil olmak üzere bir dizi muhtemel açıklama ortaya koymuştu.

Londra’daki Doğal Tarih Müzesi insanın kökeni bölümü başkanı ve araştırma eş yazarı Dr. Chris Stringer, “Görünüşe bakılırsa Neandertaller dişlerini besinleri öğütmenin yanı sıra nesneleri tutmak için de üçüncü bir el gibi kullanıyordu, tabii ki bu da ön çene kemiklerinin çok güçlü olduğu anlamına geliyor.” diyor.

(Dünyanın İlk Yanlış Anlaşılan Sanatçıları Neandertaller)

Ancak, araştırma bu varsayımı çürütüyor ve Neandertallerin yüz yapılarına dair diğer açıklamaları destekliyor. Bu açıklamalar arasında yüz yapılarının Neandertallere kuru soğuk havayı ılıtmak ve nemlendirmek için etkin bir imkân sunduğuna ayrıca geniz yoluyla geniş hacimlerde hava soluduklarına ilişkin varsayımlar da bulunuyor. Araştırmacılar Neandertallerin kış boyu yemek ararken ve bedenlerini sıcak tutmaya çalışırken günlük 4.480 kalori yaktığını belirterek böylesi bir solumanın soğuk iklimlere karşı bir adaptasyon veya enerjik yaşam tarzları için fiziksel bir lütuf olabileceğini ifade ediyor.

Stringer ve meslektaşları farklı insan türlerine ait kafatasları arasındaki benzerlik ve farklılıkları bilgisayarlı tomografi (CT) kullanılarak oluşturulmuş sanal rekonstrüksiyonlara dayanarak incelemelerinin ardından nasıl böyle bir sonuca ulaştıklarını Proceedings of the Royal Society B dergisinde rapor ediyor.

Bu dijital formlar biri Buzul Çağı numunesi, üçü Neandertal’den ve biri Afrika’da ortaya çıkarılmış diğer bir soyu tükenmiş insan türü olan Homo heidelbergensis’ten alınmış olmak üzere kendi türümüz Homo sapiens’e ait 11 kafatası temel alınarak oluşturuldu. Dijital rekonstrüksiyonlara yardımcı olmak adına bazı durumlarda ek numuneler kullanıldığı da belirtiliyor.

(Avrupa’daki Son Neandertallerin Genetik Tarihi Oluşturuluyor)

Araştırma ekibinin ısırık biyomekaniklerinin muhtelif yönlerini incelemek için bilgisayar simülasyonları kullandığı, bundan önce ise geniz yolu üzerindeki ısı akışını modellemek için kafataslarının alt kümesini kullanarak diğer bir simülasyon oluşturdukları bildiriliyor.

Sonuçlar, Neandertallerin özellikle kuvvetli bir ısırma kabiliyetine sahip olmadıklarını gösteriyor. Stringer, modern insanların daha güçlü ısırıklara sahip olacak şekilde görece daha iyi adaptasyon geçirmiş olabileceğini belirterek, “Bu araştırmada, üç tür arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmadı.” diyor.

Avustralya New England Üniversitesi’nden araştırmanın baş yazarı Prof. Stephen Wroe, “Daha zayıf çene kaslarına sahip modern insanların daha güçlü bir şekilde ısırabiliyor oluşu simülasyonlarımızın bize gösterdiği şaşırtıcı bir sonuç. Öyle görünüyor ki biz modern insanların ısırıkları oldukça kuvvetli.” diyor.

Ancak, ikinci araştırmada belirgin farklılıklara da rastlandı, öyle ki modern insanlar burun yoluyla solunan havayı ılıtma ve nemlendirmede en etkin yapıya sahip, bu bakımdan modern insanları, incelenen Homo heidelbergensis numunesine kıyasla daha soğuk ve daha kuru iklimlere adaptasyon sağlayan Neandertaller takip ediyor.

(İspanya’da Bilinen En Eski Neandertal Ahşap Aleti Bulundu)

Ekip Neandertallerin geniz yolunun modern insanlarınkine kıyasla %29 daha geniş olduğunu gösterdi. Ancak, ekibin vurguladığına göre genişlik hava akışını etkileyen tek faktör değil. Gerçekte, burun deliklerinin tahmini büyüklüğü düşünüldüğünde, Neandertaller ve daha az ölçüde de olsa Homo heidelbergensis geniz yollarından modern insana kıyasla daha büyük oranda hava soluyordu. Bu da onların aktif bir yaşam idame etmelerine yardımcı oluyordu.

Stringer, “Neandertallerin kalori ihtiyacı bizimkine nazaran çok daha fazlaydı, etrafta çokça hareket ediyorlardı, ayrıca giyim kuşamda pek becerikli oldukları söylenemez dolayısıyla ısınmak için vücut yağlarının büyük bir bölümünü yakmaları gerekiyordu.” diyor ve geniz yoluyla geniş hacimlerde hava solumanın soğuk bir iklimde aslında faydalı olduğunu da söylüyor

Stringer, Neandertallerin İnuitler’in deneyimlediği kadar sert koşullarda yaşamadıklarını, günümüz Akdeniz iklimine benzer ve modern Britanya’dan daha soğuk hava şartları da dahil olmak üzere geniş bir iklim çeşitliliği boyunca yaşamlarını sürdürdüklerini belirtiyor. “Her iki iklimde de hayatta kalmayı başarmışlardı, morfolojilerini değiştiren ve adapte eden de en sert iklimler olmuştu.” diyerek ekliyor.

Londra Üniversite Akademisi Arkeoloji Enstitüsü’nden paleolitik araştırmacı Dr. Matt Pope modern insanlar ve Neandertaller arasındaki benzerlikleri gösteren kanıtlara rağmen anatomik farklılıkların da yadsınamayacağını belirterek, araştırmanın son derece faydalı olduğunu ifade ediyor.

Pope ayrıca, “Araştırma bu fiziksel farklılıkları kısmen açıklıyor dolayısıyla ben de araştırmanın gerçekten heyecan verici olduğunu düşünüyorum. Şimdi, Neandertallerin güçlü, enerji talebi yüksek bedenlerini belki de modern insanların anatomik kullanış şekillerinden farklı olarak nasıl kullandıklarını görmek için eldeki arkeolojik kanıtlara karşı bunu tekrar okumamız gerekiyor” diyor.


The Guardian. 4 Nisan 2018.

Makale: Wroe, S., Parr, W. C., Ledogar, J. A., Bourke, J., Evans, S. P., Fiorenza, L., … & Curry, M. (2018). Computer simulations show that Neanderthal facial morphology represents adaptation to cold and high energy demands, but not heavy biting. Proc. R. Soc. B, 285(1876), 20180085.

Ege Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümü mezunu. Arkeoloji ve özellikle sanat tarihini çok seviyor.

You must be logged in to post a comment Login