Binlerce yıl önce deniz salyangozlarından değerli mor boya yapmaya adanmış Girit yakınlarındaki bir adada, değerli mücevherler ve altın boncukları da kapsayan bir depo bulundu.
Şu anda ıssız bir ada olan Altınada’daki buluntular, Girit’teki Minos uygarlığının Protopalatial ve Neopalatial dönemlerinde, 3.800 ile 3.500 yıl önce yerleşimin gelişen ekonomisine ve nadir mor boyaya verilen yüksek değeri gösteriyor.
Arkeologlar, Girit’in doğu ucundaki küçük adada yer alan yerleşim alanındaki en büyük binada, Minos yerleşimini yönetmiş olabilecek yerel bir zümrenin yaşadığını düşünüyorlar.
(Minoslular, Kolay Temizlik İçin Tek Kullanımlık Kaplar Kullandı)
Ekip, yerleşimdeki birkaç küçük binada, Murex olarak adlandırılan, vücutlarındaki parlak mor maddeyi yapan binlerce dikenli deniz salyangozu kabuğunun derin yataklarını buldu, ancak büyük binada bulamadılar.
Bunun yerine, büyük bina; teraslar, çalışma masaları, sobalar, kovalar ve bir taş merdivenle donatılmıştı. Bu da bir zamanlar mor boya üretimini yönetenlerin ve belki de gemiyle adaya ziyarete gelen alıcılara tanıtımını ve ticaretini yapanların burada ikamet ettiğini gösteriyor.
Açıklamada, ada yerleşiminin refahının basit binaların kalıntılarıyla değil, burada bulunan eserlerin yüksek kalitesiyle gösterildiği belirtiliyor.
Kabuklu Deniz Ürünü Çiftçiliği
Arkeologlar 2008 yılından bu yana Altınada’daki yerleşimi inceleyerek, plajdaki su hattı yakınlarında büyük oyma taş tankı kalıntıları da dahil olmak üzere çeşitli keşifler yaptı.
Daha önceki çalışmalara dayanarak, bilim insanları tankların kabuklu deniz hayvanlarını (Hexaplex trunculus adlı Bir Murex türü) yetiştirerek sayılarını artırmak ve denizden hasat kaldırma göreşlvini azaltmak için kullanıldığından şüpheleniyorlar.
(Girit Uygarlığı’nın Yükselişi ve Çöküşü)
Eski eserler bölge müdürü ve kazıların başkanı Chryssa Sofianou, tanklara bir su deposundan ekstra deniz suyu da sağlandığını söylüyor: “Kabuklu deniz ürünlerinin işlenmiş olduğunu düşünüyoruz.”
En son kazılar, arkeologların bir yüzük, bir bilezik ve altından yapılmış 26 boncuğu da kapsayan antik eserleri buldukları yerleşimdeki çok sayıda antik yapının en büyüğüne odaklandı. Ayrıca gümüş, bronz ve camdan yapılmış boncuklar ve ametist, lacivert taş da dahil olmak üzere yarı değerli taşlar keşfedildi.
Araştırmacılar ayrıca bir gemi tasviri ile süslenmiş akikten yapılmış bir mühür; bakırdan yapılmış üç büyük vazo; bronz ve kalay külçeleri buldu. Bu, şimdiye kadar Girit’te bulunan en büyük ham metal topluluklarından biri.
Sofianou, yerleşimde kaç kişinin yaşadığını söylemenin henüz mümkün olmadığını, ancak arkeologların yanıtlamaya çalıştıkları sorulardan birinin de bu olduğunu söylüyor.
Altınada’daki yerleşim eski olmasına rağmen, Girit’te bulunan en eski yerleşim yeri değil. Arkeologlar Minosluların yaklaşık 4.000 yıl önce ünlü boyayı yapan ilk insanlar olabileceğini düşünüyorlar.
Kraliyet Moru
Biyoarkeolog Deborah Ruscillo, Murex deniz salyangozlarından üretilen mor boyanın Bronz Çağı Akdeniz bölgesinde çok değerli bir nadirlikte olduğunu söylüyor.
Ruscillo, Altınada’daki kazılarda yer almasa da, pembeden maviye, maviden neredeyse siyaha kadar renk yapma denemeleri dahil olmak üzere eski mor boya üretimi üzerine çalıştı.
“Mor, o dönemlerde başka herhangi bir kaynaktan var olmadı. Kökboya veya çivitotu gibi daha ucuz bitki ikameleri, Ortaçağ’a kadar ortaya çıkmadı, bu yüzden o zamana kadar Murex moru tek kaynaktı.”
Kabuklu deniz hayvanları, vücutlarında az miktarda mor madde üretirler ve onu yırtıcı hayvanlara karşı zehirli bir savunma olarak kullanırlar.
Tek bir giysiyi mor boyayla renklendirmek için binlerce Murex deniz salyangozu gerekir. Bu da bazen zor ve tehlikeli bir iştir. “Denizden salyangozların toplanmasında tehlike ve zorluk vardı, kabukları açmak için gereken güç ve koku korkunçtu.’’
Boyayı yapmanın zorluğu, bu boyanın sadece zenginler ve kraliyet ailesi tarafından kullanılmasına yol açtı ve bu yüzden “Kraliyet moru” olarak bilinmeye başlandı.
Ruscillo, boyanın kaynağı olan antik Fenike kıyı kenti Tyre’dan sonra “Tyrian moru (Tire moru)” olarak da bilindiğini; ve bunun İbranice yazıtlarda sinagogun perdelerinin rengi ve başrahibin yelekleri olarak tanımlanan Tekhelet boyası olduğunun düşünüldüğünü söylüyor.
Tarihin ilerleyen zamanlarında, nadir ve pahalı renk morunun kullanımı, toplumun refahını tehdit eden maddelerin tüketimini yasaklayan yasalarla Roma tarafından kısıtlandı.
Sonunda, mor rengi Roma imparatorunun bir göstergesi oldu: Yeni bir imparatorun yükselişi “mor rengi kullanma” olarak bilindi ve İmparatorluk ailesinin çocuklarının “mor içine doğmuş olduğu söyleniyordu.”
Live Science. 11 Aralık 2019.
You must be logged in to post a comment Login