Mısır’da 3.000 Yıllık ‘Kayıp Altın Şehir’ Nihayet Bulundu

Arkeologlar, Mısır’da bulunan en büyük antik kent olduğuna inanılan ve binlerce yıldır kum altında gömülü olan ‘Kayıp Altın Şehir’i ortaya çıkardı. Uzmanlar bu keşfin, Tutankamon’un mezarının ortaya çıkarılmasından bu yana en önemli buluntulardan biri olduğunu söylüyor.

Ekip, geçen Eylül ayında bir tapınak ararken kayıp şehri ortaya çıkardı.

Ünlü Mısırbilimci Zahi Hawass, bölgenin Krallar Vadisi’nin evi olan Luksor yakınlarında ortaya çıkarıldığını söyleyerek ‘kayıp altın şehir’in keşfini duyurdu.

Arkeoloji ekibi, “Dr Zahi Hawass öncülüğündeki Mısır misyonu, kumların altında kaybolan şehri buldu. Şehir 3.000 yaşında, Amenhotep III dönemine tarihleniyor ve daha sonra Tutankamon ve Ay tarafından kullanılmaya devam edildi.”

(Mısır Mumyaları, Görkemli Geçit Töreninde Kahire’den Geçiyor)

Hawass, Aten adıyla bilinen kentin şu ana dek Mısır’da bulunan en büyük antik şehir olduğunu söylüyor.

Mısırbilimciler, “günlük yaşam araçlarıyla dolu odalar” bulduklarını söylüyor. C: Zahi Hawass

Kentin tarihi, MÖ 1391’den 1353’e dek tahtta kalan ve Mısır’ın en güçlü firavunlarından biri olarak görülen 3. Amenhotep dönemine kadar uzanıyor. 

Kent, Firavun Ay ve Tutankamon dönemlerinde de kullanıldı. Tutankamon’un Krallar Vadisi’ndeki mezarı 1922’de İngiliz arkeolog Howard Carter tarafından neredeyse hiç bozulmamış halde bulunmuştu. 

ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nden Mısırbilim Profesörü Betsy Brian “Bu kayıp kentin bulunması Tutankamon’un mezarından bu yana yapılmış en büyük arkeolojik keşif.” diyor.

Arkeologlar antik kentte birçok farklı türde obje ortaya çıkardı. C: Zahi Hawass

Brian, kentin “imparatorluğun en müreffeh olduğu dönemde Antik Mısırlılar’ın yaşamına dair nadir ipuçları sunacağını” vurguluyor.

Kazıda, mücevherler, renkli çömlekler, kutsal sayılan bir böcek türünden yapılmış muskalar ve 3. Amenhotep’in mührünü taşıyan kerpiç tuğlalar bulundu. 

Arkeologlar, kazılarına başkent Kahire’nin 500 kilometre güneyindeki Luksor’un batı yakasında başlamıştı. 

Dr. Hawass’ın yaptığı yazılı açıklamada, “Haftalar içinde, her yönde ekibi de şaşırtan kerpiç yapılar görülmeye başlandı. Duvarları neredeyse tam, odaları günlük yaşam araçlarıyla dolu, iyi korunmuş büyük bir şehir ortaya çıkarttılar.” denildi. 

Arkeologlar, bok böcekleri ve muskalar da dahil olmak üzere çok sayıda dekoratif ve ritüel öğe buldular. C: Zahi Hawass

Dr. Hawaas, “Birçok yabancı ekip bu şehri aramış ama hiç bulamamıştı. Ayrıca arkeolojik çalışmalar devam ediyor ve ekibin hazinelerle dolu, dokunulmamış mezarlar bulmasını bekliyoruz.” diyor.

Brian, “Kayıp Şehir’in keşfi, bize imparatorluğun en zengin olduğu dönemde eski Mısırlıların hayatına nadir bir bakış açısı vermekle kalmayacak, aynı zamanda tarihin en büyük gizemlerinden birine ışık tutmamıza yardımcı olacak: Akhenaten ve Kraliçe Nefertiti neden Amarna’ya taşınmaya karar verdi?”

Akhenaten’in MÖ 1350’lerin başında saltanatına başlamasından birkaç yıl sonra, Altın Şehir terk edilmiş ve Mısır’ın başkenti Amarna’ya taşınmıştı.

Bölgedeki şarap kaplarının kil kapaklarının üzerinde bulunan hiyeroglif yazıtlar, şehrin Amenhotep III dönemine tarihlenmesine yardımcı oldu (yaklaşık MÖ 1386 ila 1353)

Kazılarda neler bulundu?

Kazıların başlamasının yedi ay ardından, bir fırın, bir yönetim bölgesi ve bir yerleşim bölgesi de dahil bazı mahalleler ortaya çıkartıldı. 

Ekip, şehrin güney kesiminde ayrıca fırınlar ve seramik saklama kaplarıyla dolu bir yemek hazırlama ve pişirme alanına sahip bir fırının kalıntılarını keşfetti. Açıklamaya göre mutfak oldukça büyüktü, bu yüzden büyük bir müşteri kitlesine hitap ettiği düşünülüyor.

Arkeologlar, kısmen kazılmamış olan başka bir alanda, daha büyük, muntazam bir şekilde düzenlenmiş birimlere sahip bir idari ve yerleşim bölgesi buldular. 18. Hanedan’ın sonlarına doğru kullanılan mimari bir tasarım olan zikzak bir çit, bölgeyi çevreliyordu ve yerleşim alanlarına ve iç koridorlara giden tek bir erişim noktasına izin veriyordu. Açıklamaya göre, bu tek giriş büyük olasılıkla bir güvenlik önlemi görevi gördü ve eski Mısırlılara bu bölgeye kimlerin girip çıktığını kontrol etmeye olanak sağladı.

Mısır’ın Luksor kenti yakınlarında bir iskelet kalıntısı görülüyor. C: Zahi Hawass

Başka bir bölgede, arkeologlar tapınaklar ve ekler inşa etmek için kullanılan kerpiç tuğlalar için bir üretim alanı buldular. Ekip, bu tuğlaların Kral III. Amenhotep tasviri ile mühürlere sahip olduğunu belirtiyor.

Ekip ayrıca muska ve süs eşyaları yapmak için kullanılan düzinelerce döküm kalıbı buldu. Bulgular, şehrin tapınaklar ve mezarlar için süslemeler yapan hareketli bir üretim hattına sahip olduğunun kanıtı.

Şehir genelinde arkeologlar, eğirme ve dokuma gibi endüstriyel işlerle ilgili aletler buldular. Ayrıca metal ve cam yapım cürufunu ortaya çıkardılar, ancak bu malzemeleri yapan atölyeyi henüz bulamadılar.

Şehirdeki bir odada bir inek veya boğanın iki olağandışı mezarı bulundu. Hayvan mezarlarının doğasını ve amacını belirlemek için araştırmalar devam ediyor. C: Zahi Hawass

Arkeologlar ayrıca birkaç mezar ortaya çıkardılar: bir inek veya boğanın iki sıra dışı mezarı ve kolları yana uzatılmış ve dizlerinin etrafına bir ip dolanmış bir kişinin dikkat çekici bir mezarı. Araştırmacılar hala bu mezarları analiz ediyor anlamlarını belirlemeyi umuyorlar.

Daha yakın bir zaman önce ekip, yaklaşık 10 kilo kurutulmuş veya haşlanmış et barındıran bir kap buldu. Bu kapta şöyle bir yazıt vardı: “Yıl 37, üçüncü Heb Sed festivali için Kha’nın mezbahasından kasap Luwy tarafından yapılan giydirilmiş et.”

Arkeologlar açıklamada, “Bu değerli bilgi bize sadece şehirde yaşayan ve çalışan iki kişinin isimlerini vermekle kalmıyor, aynı zamanda şehrin aktif olduğunu ve Kral III. Amenhotep’in oğlu Akhenaten ile ortak yönetim zamanını doğruluyor.” diyor.

Burada belirgin bir “zikzak” duvarla çevrili olarak gösterilen şehrin kerpiç duvarları, bazı alanlarda yaklaşık üç metre yüksekliğe kadar duruyor. C: Zahi Hawass

Ekip ayrıca, Karnak’ta Kral Akhenaten tarafından yaptırılan bir tapınağın adı olan “göz kamaştırıcı Aten’in mülkü” olarak çevrilebilecek bir yazıta sahip mühür buldu.

Tarihi belgelere göre, bu mühür yapıldıktan bir yıl sonra başkent Amarna’ya taşındı. Halkının sadece bir tanrıya, yani güneş tanrısı Aten’e ibadet etmesini zorunlu kıldığı bilinen Akhenaten, bu taşınamayı istemişti. Ancak Mısırbilimciler hala başkenti neden taşıdığını ve Altın Şehir’in o sırada gerçekten terk edilip edilmediğini merak ediyorlar. Açıklamaya göre Kral Tutankamon, Thebes’e döndüğünde ve dini bir merkez olarak yeniden açtığında şehrin yeniden insanlar tarafından iskan edilip edilmediği de bir muamma.

Şehrin surları, arkeologların şehrin farklı bölgelerinin nerede olduğunu görmelerine izin verecek şekilde iyi korunmuştu. C: Egyptian Ministry of Tourism and Antiquities

Daha sonraki kazılar şehrin çalkantılı tarihini ortaya çıkarabilir. Ve hala kazılacak çok şey var. Hawass, “Şehrin batıya, Krallar Vadisi ve Kraliçeler Vadisi’ndeki kraliyet mezarlarını inşa eden zanaatkarların yaşadığı eski bir işçi köyü olan ünlü Deir el-Medina’ya kadar uzandığını ortaya çıkarabiliriz.” diyor.


The Guardian. BBC. Live Science. 9 Nisan 2021.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login