Maya Elçisinin, Ayrıcalıklar ve Zorluklarla Dolu Bir Yaşamı Vardı

Yaklaşık 1.300 yıl önce gömülen önemli bir Maya adamı, ayrıcalıklı fakat zor bir yaşam sürmüştü. Ajpach’ Waal adlı bir diplomat olan adam; çocukluğunda kötü beslenmişti ya da hastaydı fakat bir yetişkin olduğunda, yıllar sonra ikisi de yerle bir olacak iki güçlü hanedan arasında ittifak müzakerelerinin yapılmasına aracılık etmişti. Birbirini takip eden politik istikrarsızlıklar, adamın kısıtlı ekonomik koşullar içinde kalmasına neden oldu ve adam muhtemelen sessiz sedasız öldü.

Kraliyet üyesi olmayan bir soyluya ait mezarda bulunan, bir zamanlar üzerine değerli taşlar yerleştirilmiş dişler. C: Kenichiro Tsukamoto

Kaliforniya Üniversitesi’nden antropoloji dalı öğretim üyesi Kenichiro Tsukamoto önderliğindeki arkeologlar; Meksika’nın Belize ve Guatemala sınırlarına yakın küçük bir iş merkezi kompleksi olan El Palmar’daki kazılar sırasında, bir tören platformuna çıkan ve hiyerogliflerle süslenmiş bir merdiven keşfettiler. Hiyerogliflerin şifresi çözüldüğünde Ajpach’ Waal’in MS 726 yılının Haziran ayında Honduras’ta 560 kilometre seyahat ederek Copán kralı ile buluştuğu ve Copán kralını, El Palmar yakınlarındaki Calakmul kralı ile ittifak kurması için ikna etmeye çalıştığı ortaya çıktı.

Latin American Antiquity adlı dergide yayımlanan bulgular; büyük merkezlerin etrafındaki toplulukların, Geç Klasik Dönem’de (MS 600-800), kraliyet aileleri arasındaki bağları güçlendirmek konusunda oynadığı role ve bu ittifaklar bozulduğunda bu toplulukların yaşadığı zorluklara ışık tutuyor.

(Antik Mayaların Uyuşturucu Kaplarının İçeriği Belirlendi)

Yazıtlar; Ajpach’ Waal’i “lakam” yani “bayraktar” olarak tanımlıyor ki bu kelime, şehirler arası diplomatik görevlerde yürüyüş yapıldığı sırada bayrak taşıyan elçiyi anlatıyor. Bu yüksek mevki, Ajpach’ Waal’e, babasının soyu sayesinde miras kalmıştı ve Ajpach’ Waal’in annesi de aynı zamanda soylu bir aileden geliyordu. Ajpach’ Waal, bunu parlak bir başarı olarak görmüş olmalı çünkü hiyeroglifler, platformun ona El Palmar’ın yöneticisi tarafından verilmediğini, MS 726’nın Eylül ayında tamamladığı bir görevden birkaç ay sonra bu platformu kendisi için inşa ettiğini ortaya çıkardı.

Tsukamoto; platformun yanındaki tapınağın zemininin altında, küçük bir odaya gömülmüş bir erkeğe ait el değmemiş iskeleti keşfetti. Platformun ve tapınağın sahibi olduğunu düşündürecek bir yere defnedilmiş olsa da diğer Maya soylularının mezarları ile kıyaslandığında bu bireye ölüler dünyasında eşlik edecek yalnızca iki adet rengarenk süslenmiş kil kap vardı ve mücevherler ya da diğer mezar eşyalarından hiçbiri yoktu.

Oklahoma Üniversitesi’nden antropoloji dalı öğretim üyesi Jessica I. Cerezo-Román ile Tsukamoto; yeni çalışmada, bu kafa karıştırıcı mezara gömülmüş kişinin kemiklerini, gerçek hikayesini ortaya çıkarmak amacıyla incelediler.

“Hayatı, hiyerogliflerden yola çıkarak beklediğimiz şeye hiç benzemiyor.” diyor Tsukamoto. “Birçok insan, soyluların doyasıya yaşadıklarını söylüyor; fakat asıl hikaye, genelde daha karmaşık oluyor.”

Adam, öldüğünde 35 ila 50 yaşları arasındaydı. Radyokarbon, stratigrafi ve tipolojiyi de içeren birkaç tarihleme yöntemi; cenaze töreninin MS 726 yılında, merdiven inşa edildiği dönemde gerçekleştiğini ortaya çıkardı. Bireyin statüsü ve merdivenin yakınında olması; araştırmacıları, bu bireyin muhtemelen Ajpach’ Waal’ın kendisi ya da diğer bir ihtimalle babası olduğunu düşünmeye itti.

Sol köpek dişinden sağ köpek dişine kadar üst ön dişlerinin hepsi, değerli ve ayarı yüksek pirit ve yeşim taşından yapılmış süslü implantları tutmaları amacıyla delinmişti. Tahta hükmeden soylularla bağlantılı coğrafi alanlarda yaşayan Mayalar; ergenlik çağına geldiklerinde, yüksek bir mevkiye ya da sosyal gruba dahil olduklarını belirten bir “ergenlik ayini” niteliğindeki bu acı verici işleme katlanmak zorundaydılar. Ajpach’ Waal de babasının unvanını devraldığında bu tür implantlara sahip olmuş olabilir.

El Palmar’da, kraliyet üyesi olmayan bir Maya soylusunun mezarında bulunan iki kaptan biri, karabatak benzeri bir kuşu tasvir ediyor. C: Kenichiro Tsukamoto

Kafatası, bebeklik döneminde düz bir şeyle uzun bir süre temas etmesinden dolayı, hafifçe düzleşmişti ki Mayalar bu özelliğin bireyi daha çekici hale getirdiğine inanıyordu. Kafatasının ön kısmı korunmamış olduğundan dolayı arkeologlar, soylulara has bir güzelleşme uygulamasını temsilen alnın da aynı şekilde düzleşmiş olup olmadığını söyleyemiyorlar.

Kemiklerin diğer kısımları, diş ve kafatası modifikasyonlarının sergilediği ayrıcalıklarla ters düşüyor. Adamın kol kemiklerinden bazılarında; bakteriyel enfeksiyonlar, travma, iskorbüt, raşitizm gibi şeylerin sebep olduğu ve daha sonra iyileştiği anlaşılan periostitise rastlandı. Bu hastalık, durumu iyileşene kadar kolunun ağrımasına sebep olmuş olmalıydı. Kafatasının iki tarafı da porotic hyperostosis olarak adlandırılan hafif gözenekli, süngersi bölgelere sahipti; bu da çocukluk çağında yaşanan beslenme eksikliklerinden veya hastalıklardan kaynaklanıyordu. Bu durum, Maya dünyasındaki mezarlarda oldukça yaygın; anlaşılan o ki Ajpach’ Waal’ın yüksek statüsü, onu, gıdasızlıktan ve hastalıktan koruyamamış.

Bu birey, ölmeden uzun bir süre önce, diş eti çekilmesine bağlı olarak alt çenesinin solundaki birçok dişini kaybetmiş ve muhtemelen sağ alt premolar (küçükazı) dişinde acı verici bir apse varmış; bunların hepsi, beslenme düzenini yalnızca yumuşak besinleri içerecek şekilde kısıtlamış olmalı. Üzerine değerli taş yerleştirilen dişlerinden biri, delme işlemi nedeniyle yaşanan yaralanmadan dolayı, köküne yakın bir alanda kalınlaşmış ki muhtemelen bu durum da ağrıya sebep olmuştu.

Ayrıca ellerinde, sağ dirseğinde, sol dizinde, sol ayak bileğinde ve ayaklarında, yaşlandıkça ortaya çıkan ve özellikle de sabahları tutukluk ve ağrı yaşatan kireçlenme sorunu vardı. Tsukamoto ve Cerezo-Román; bu kireçlenmelerin, bir direğin ucundaki bayrağı uzun mesafeler ve engebeli araziler boyunca taşıyarak yürümek ve merdivenlerden inip çıkmak nedeniyle oluşmuş olabileceğini öne sürüyor. Ayrıca bu adam, Maya yöneticilerinin platformları önünde diz çökmek zorunda kalmış olmalıydı.

Bu hastalıklar yeterli değilmiş gibi bir de kader, Ajpach’ Waal’ın servetine komplo kurdu.

“Bağımlı bir hanedanın hükümdarı; Calakmul ile yapılan ittifaktan 10 yıl sonra, Copán kralının kellesini vurdurdu. Calakmul da hemen hemen aynı zamanlarda rakip bir hanedan tarafından alaşağı edildi.” diyor Tsukamoto. “Bu iki olayı takip eden politik ve ekonomik istikrarsızlığın yansımasını, hem mezarda hem de üzerinde değerli taş olan dişlerin birinde görebiliyoruz.”

Arkeologlar, Ajpach’ Waal’in sağ köpek dişindeki değerli taşın düştüğünü ve ölümünden önce de yerine tekrar yerleştirilmediğini çünkü önceden değerli taşın yerleştirildiği delikteki diş plağının sertleşerek diş taşına dönüşüp orayı doldurduğunu belirlediler. Adam gülerken ya da konuşurken kolaylıkla görülebilen boşluk, utanç verici olmalıydı çünkü yoksulluğun ve El Palmar’ın azalmış öneminin açık bir kabulü niteliğindeydi; bu, eğer hala aynı göreve devam etseydi, onu daha az başvurulan bir temsilci haline getirirdi.

İnsanlar, Ajpach’ Waal’in ölümünden sonra El Palmar’da bir süre daha yaşamaya devam etse de El Palmar eninde sonunda terk edildi ve ormanın derinliklerine gömüldü.  


University of California – Riverside. 16 Mart 2021.

Makale: Cerezo-Román, J. I., & Tsukamoto, K. (2021). The Life Course of a Standard-Bearer: A Nonroyal Elite Burial at the Maya Archaeological Site of El Palmar, Mexico. Latin American Antiquity, 1-18.

Kocatepe Üniversitesi'nde Hukuk okuyor. Dil, tarih ve arkeoloji alanlarında kendini geliştiriyor.

You must be logged in to post a comment Login