Levänluhta Sakinleri, İklim Felaketinde Nasıl Hayatta Kaldı?

Araştırmacılar, Finlandiya’daki Levänluhta sahasında yaşamış çok sayıda Demir Çağ sakininin kemiklerini tarihlendirdi, karbon ve nitrojen  kararlı izotop oranlarını inceledi. Sonuçlar, karasal, denizel ve tatlı su ekosistemlerine dayalı beslenme alışkanlıklarının yanında Levänluhta dönemi boyunca geçim kaynakları hakkında da genel bir görüş sağladı.

Levänluhta küresel ölçekte bile eşsiz bir arkeolojik alandır. Batı Finlandiya’daki Güney Ostrobothnia ovalarının kalbinde, 17. yüzyıldan beri Demir Çağı’nda ölen yüze yakın kişiye ait kemikler ortaya çıkarıldı. . Bugün, üç kaynak ve onların demirli kırmızı suları, bu eski mezar alanını hatırlatmaya hizmet ediyor. C: Anna Wessman

17. yüzyıldan bu yana, Batı Finlandiya/Güney Ostrobothnia bölgesindeki Levänluhta’da bulunan kaynak suyu gölü mezar alanından insan kemikleri çıkıyor. Bu Demir Çağı kalıntılarının sırları artık atom çekirdeğinin izotoplarının ölçülmesiyle ortaya çıkmaya başlıyor.

Yeni yayımlanan bir çalışma, arkeolojik keşiflerin sağladığı anlayış ile uyumlu, son derece geniş  geçim kaynaklarını kullanan farklı bir topluluğu inceliyor. Besinlerde bulunan nitrojen ve karbon, insan vücudunun yapı taşları olarak iskelet sistemine ve yumuşak dokulara ulaşır. Karbonun üç, nitrojenin ise iki izotopu vardır. Geçmiş olaylarla ilgili bilgiler içlerine ve izotopların oranlarına kaydedilir. 

Helsinki Üniversitesi Kronoloji Laboratuvarı yöneticisi Markku Oinonen’in aktardığına göre: “Levänluhta’daki insan kalıntılarının izotop verileri, açıkça farklı üç gruba ayrılıyor. Bu Baltık Gölü çevresinde meydana gelen benzersiz bir oluşum.” 

Diyet Modellemesi, Farklı Geçim Yollarını Gösteriyor

Karasal, denizel (Baltık Denizi’den gelen) ve tatlı su gıda kaynaklarının izotop oranları arasında farklılıklar vardır ve bunlar çalışmada kullanılan arka plan verilerine dahil edildi. Bu varyasyon sayesinde, izotop analizlerini temel alan diyet modellemesi farklı yiyecek gruplarının nispi olarak kullanımları konusunda bilgi üretir.

Görünüşe göre Levänluhta’da gömülmüş insanların çoğu, ellerindeki üç gıda kaynağının tamamını kullandı: Bothnia Körfezi, onları çevreleyen vahşi doğa ve ovalar ile yakınlarda akmakta olan Kyrönjoki Nehri. Kalıntıların çoğunda karasal gıdaların oranı yaklaşık olarak %85’di ve bunlar protein yönünden zengin gıdalardı. Bu, tüm periyot boyunca ana popülasyonda hâkim olan eğilimdi. 

Bununla birlikte, bazı kalıntılardaki yiyeceklerin yaklaşık yarısı denizden elde edilmişti. Bu durum Bothnia Körfezi’nden fok ve balık avlandığını gösteriyor. Aynı zamanda, tatlı su kaynağından elde edilen yiyeceklerin bulunmadığı bir besin grubu da vardı. Araştırmacılar, mevcut bölgenin Baltık Deniz’den uzakta gözlemlenen arkeolojik alanlarla arasında olası bir bağlantı olabileceğini öne sürüyor. 

Geçim Kaynaklarının Çeşitliliği, İklim Felaketinden Kurtulmaya Yardımcı Oldu

Levänluhta çağının ortasında, 2.000 yılın en şiddetli iklim felaketi yaşandı. 540’larda volkanik patlamalar, birkaç yıl süren soğuk ve karanlık bir dönemi başlattı ve muhtemelen kuzey yarımküredeki halkların masallarında bunun yansımalarını görebiliyoruz. Oinonen başkanlığında devam eden projede çalışan araştırmacılar, 541-544 yılları arasında Lapland’daki ağaçların senelik büyüme halklarındaki karbon izotoplarında görülen ışık miktarındaki azalma ile volkanik felaket arasında bir bağlantı kurdu.

Oinonen, “İskandinav sagalarında, arka arkaya devam eden üç kış olarak anılan Fimbulwinter’ı bulmak istiyorsanız, bu en iyi aday.” diyor.

Fimbulwinter’ın İsveç ve Estonya’yı çevreleyen bölgelerde,  çiftçilikte bir çöküşe neden olduğundan bahsedilir. Ancak, Levanluhta nüfusu tarafından tüketilen karasal gıda oranlarında, bu dönemden sonra bir düşüşe rastlanmaz. Bunun yerine, denizden sağlanan gıdalara bel bağlayan gruplarda bir azalma görülür. En büyük insan grubu denizden sağlanan canlıları tüketmeye devam etti ve 7. yüzyılın ortasına kadar gömülü insan sayısının varlığı arttı. Protein bakımından zengin olan yiyecekler, çiftçilik yerine hayvanlardan elde edilen gıdaların varlığını gösterir. Bu bakımdan nüfusun büyük bir kesimi geçimlerini avcılık ve hayvan yetiştiriciliğine dayandırdı. Aslına bakılırsa, Suomenselkä su ayrım çizgisinin güney köklerindeki bu kürk ticareti, Demir Çağı boyunca geleneksel olarak zenginliğin kaynağı olarak görüldü.

Önceki genetik araştırma ve yer adı verileri Levänluhta popülasyonu ile Sámi arasında bir bağlantı olduğunu gösterdi. Demi Çağı Sami bölgesindeki beslenme çeşitliliği, aynı enlemde bulunan İsveç’te de daha önce gözlenmişti. Aslında araştırmacılar, Levänluhta göl mezarının, Sámi mitolojisinde kutsal kaynaklar içeren göller anlamına gelen “sáivas”’ın bir tezahürü olup olmadığını düşünüyorlar.

Araştırma Nasıl Yürütüldü?

Kararlı izotopların oranları, kullanılan gıda kaynaklarıyla ilgiliyken, karbonun radyoaktif izotopu olan radyokarbon miktarı, zaman aralığının bir şahidi gibidir. Farklı yöntemlerin birleştirilmesi ile araştırmacılar, zaman içindeki insan diyeti ve geçim kaynakları hakkında zaman serileri oluşturabilirler. 

Helsinki Üniversitesi’nden araştırmacılar, Levänluhta’dan çıkarılan kemik kalıntılarıyla yaklaşık 40 radyokarbon, karbon ve nitrojen izotop analizi gerçekleştirdi. Bu bulguları, besinlerin izotop değerleri ve bunların nispi miktarları hakkında kapsamlı bir arka plan veri seti ile birleştirilince, Levänluhta dönemi boyunca beslenme rejimi modellemesini ve zaman serisi analizlerini yapmak mümkün oldu.

Levanluhta Hakkında

Levänluhta küresel ölçekte bile eşsiz bir arkeolojik alan Batı Finlandiya’daki Güney Ostrobothnia ovalarının kalbinde, 17. yüzyıldan beri Demir Çağı’nda ölen yüze yakın kişiye ait kemikler ortaya çıkarıldı. Ölen kişiler, Demir Çağı boyunca, kabaca 4. ve 9. yüzyıllar arasında, muhtemelen o sırada bölgede bulunan bir gölde gömüldü. Daha sonra bu alan, buzul sonrası geri tepme ile sulak bir alana dönüştü ve insan faaliyetleri neticesinde ekilebilir bir arazi haline geldi. Bugün, üç kaynak ve onların demirli kırmızı suları, bu eski mezar alanını hatırlatmaya hizmet ediyor.


University of Helsinki. 24 Nisan 2020.

Makale: Oinonen, M., Alenius, T., Arppe, L., Bocherens, H., Etu-Sihvola, H., Helama, S., … & Palo, J. (2020). Buried in water, burdened by nature—Resilience carried the Iron Age people through Fimbulvinter. PLoS One, 15(4), e0231787.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu. Marmara Üniversitesi Eski Çağ Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi.

You must be logged in to post a comment Login