Tarihöncesi Kuzey Afrika mezarlarından elde edilen DNA, çiftçilik yapan yerli halk ve göçmenlerin bir karışımını ortaya koyuyor.
Tarım ve hayvancılığın benimsendiği Neolitik çağ, son yıllarda sosyal ve ekonomik geçişin en çok incelenen dönemlerinden biri haline geldi. Bu, insan toplumunun evriminde büyük değişime yol açan bir dönemdi.
Arkeolojik kazı ve antik DNA analizini birleştiren projelerin bir sonucu olan son araştırmalar, Orta Doğu’da, Bereketli Hilal olarak bilinen bölgede hızlı gelişmeye işaret ediyor. Burada ortaya çıkan yenilikler daha sonra yayılarak Anadolu’daki avcı toplayıcı topluluklar tarafından benimsendi.
Yaklaşık 8.500 yıl önce çiftçi topluluklarının üyeleri Ege Denizi’ni geçerek Anadolu’da kullanılan tekniklerin benzerlerini Yunanistan ve Balkanlar’a getirdiler. 500 yıl sonra bazıları İtalya’ya geçti.
Neolitik çağ İber Yarımadası’na ulaştı
Tarım ilk olarak İber Yarımadası’nda yaklaşık 7.600 yıl önce ortaya çıktı. Bu, tarımın Korsika ve Sardinya adalarında ortaya çıkışı ve kıta Avrupası’ndaki nehir vadileri boyunca kademeli olarak yayılımıyla birlikte meydana geldi.
Tarıma geçiş, nüfus boyutlarında gözle görülür bir artışa yol açtı ve yerel avcı toplayıcıların asimile edilmesiyle büyük bir demografik değişim meydana geldi ve bu da geniş genetik ve kültürel çeşitliliğe yol açtı.
(İlgili: Antik DNA, Tarımın Afrika’ya Nasıl Yayıldığını Gösteriyor)
İber yarımadasında Neolitik toplumların beraberlerinde getirdiği uygulamalar, birkaç yüzyıl önce İtalya’da ortaya çıkan uygulamalara benziyordu. Çömlek dekorasyonu özellikle önemli, çünkü kültürel yakınlığın güçlü bir göstergesi. Bu genellikle Cardium çömlekleri olarak bilinen baskılı motiflerden oluşuyordu.
Bu tür çanak çömlekler Akdeniz’in kıyı bölgelerinde bulundu, dolayısıyla Neolitik insanların kıyıya yakın seyreden basit teknelerle seyahat ettiğine inanılıyor. Nispeten kısa bir süre içinde bu popülasyonlar, hızlı bir kültürel evrim geçirdikleri İber yarımadasının tamamını iskan etti.
Cebelitarık Boğazı’nı geçmek
Avrupa’da Mezolitik çağ gelişirken, Kuzey Afrika toplulukları da avcılık ve toplayıcılıkla geçiniyordu. Genetik olarak, kalıntıları Fas’ın Oujda kentindeki Taforalt mağarasında keşfedilen, birkaç bin yıl öncesindeki Üst Paleolitik’in sonun yaşamış gruplara çok benziyorlardı. Bu grupların, en azından Kuzey Maghreb’tekilerin çömlekleri yokmuş gibi görünüyordu.
Daha güneyde Sahra bugünkü halinden çok farklı görünüyordu. Daha nemliydi ve hatta savan, orman, nehir ve göl alanları vardı. Orada, özellikle günümüz Mali, Nijer ve Sudan gibi bölgelerde avcı toplayıcı nüfusun çömlekçiliğe sahip olduğu görülüyor.
Yaklaşık 7.500 yıl önce Kuzey Fas’ta, Akdeniz İberya’sında bulunan parçalarla pek çok benzerlik taşıyan Cardium baskılı çömleklerin yanı sıra tarım ve hayvancılığın işaretleri de ortaya çıkmaya başladı. Bunlar esas olarak günümüz Tanca yakınında bulunan Tingitana yarımadasında bulundu.
Tarımsal yenilikler arasında tahıl ürünleri (buğday ve arpa) ve baklagiller (fasulye, bezelye ve mercimek) ile koyun ve keçi yetiştiriciliği yer alıyordu. Çömleklerin ortaya çıkışının yanı sıra, küçük deniz karındanbacaklılarından yapılmış boncukların kanıtları da vardı. Ayrıca daha eski bölgelerde ve daha genel olarak eski Afrika’da yaygın olan devekuşu yumurtası kabuklarından yapılan boncuklar da görülüyordu.
Yenilikler nasıl yayıldı
Bu tür gelişmeler, Kuzey Afrika’da görülen bu yeniliklerin İber yarımadasından yayılıp yayılmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Eğer öyleyse, bu yenilikleri nasıl benimsediler?
Fas’ta Tétouan yakınlarındaki Kaf Taht el-Ghar’da keşfedilen bu döneme ait insan kalıntılarının incelenmesi bazı yanıtlar sağladı. 7.400 ila 7.100 yıl öncesine tarihlenen dört kişiden alınan antik DNA analizi, melezleşme ve kıtalararası geçişlere dair bir hikaye anlatıyor.
Önceki bulguların aksine, bu mağaranın Neolitik sakinleri, eski Avrupalı Mezolitik avcı toplayıcıların katkılarıyla, çoğunlukla Anadolu kökenli olan Avrupalı Neolitik insanlara genetik olarak benziyordu. Yerel nüfus, gen havuzunun yalnızca yüzde 15-20’sini oluşturuyordu.
Bu da bölgede “Kreole” olarak tanımlanan Neolitik bir popülasyona işaret ediyor. Bu popülasyon, genetik olarak aynı dönemde İber Yarımadası’nda bulunanlara benziyordu ve birkaç yüzyıl önce bölgede yaşayanlardan çok farklıydı.
Buna karşılık, 7.100 yıllık bir nekropolde, 200 km bile güneyde olmayan Ifri N’Amr Ou Moussa mağarasında, bütün bir çiftçi topluluğu keşfedildi. Baskılı seramiklere sahip olmalarına rağmen genetik profilleri tamamen bölgeye özgüydü. Bu, yerel halkın yeni bir topluma asimile olmadan Neolitik uygulamaları benimsediğinin kanıtı gibi görünüyor.
Çömleklerin izini takip etmek
Bin yıl sonra, yani günümüzden yaklaşık 6.500 yıl önce, Fas’ın Atlantik kıyısındaki Neolitik yerleşimlerde yeni çömlek türleri ortaya çıktı. Bunlar benekli süslemelere ve çoğunlukla Sahra’da görülenlere benzer ip baskılarına sahipti.
Rabat yakınlarındaki Skhirat-Rouazi nekropolünde bulunan bu tür çömleklerle bağlantılı üç kişinin genetik analizi bir kez daha değişim sürecini ortaya koyuyor. Anadolu’dan değil, Akdeniz Levant’ından Neolitik popülasyonların soyundan geliyor gibi görünüyorlar. Bu insanların Sina’dan yola çıkarak, bugüne göre çok daha nemli, daha ılımlı bir Sahra’yı geçerek ve hayvan sürülerine eşlik ederek yolculuk yaptıklarına inanılıyor. Pastoral gruplar olarak bilinen bu grupların genetiğinde küçük bir oranda yerel avcı toplayıcılar da yer alıyor.
Son olarak, 5.700 yıl önce, Neolitik çağın sonlarına doğru, yine Rabat yakınlarındaki Kelif el Baroud bölgesinde keşfedilen insan DNA’sı, önceki tüm gruplar arasındaki melezleşmenin kanıtlarıyla birlikte her şeyi kapsıyor gibi görünüyor. Burada bulunan genom, Kuzey Afrika’nın yerli avcı toplayıcılarından, Anadolulu çiftçilerle Avrupalı avcı toplayıcılardan ve Levant’taki pastoralist gruplardan elde edilen bir karışımdan oluşuyor.
Batı Maghreb’in genel bağlamında bu, artık sakinlerinin çoğu tarafından paylaşılan, atalardan kalma kültürlerin kaynaşma potasının temelini oluşturuyor. Bölgenin mevcut nüfusunun gen havuzu, üç kıtanın milyonlarca yılda oluşmuş bir birleşimi.
The Conversation. Rafael M Martínez Sánchez. 30 Ocak 2024.
You must be logged in to post a comment Login