İzmir’de yürütülen yüzey araştırması sırasında, MÖ 5. yüzyıla ait, Tanrıça Aphrodite’e adanmış bir tapınağın kalıntıları keşfedildi.
İzmir’deki Urla Çeşme Yarımadası Yüzey Araştırması Projesi kapsamında üç ilçede araştırmalar yapan bilim ekibi, bölgede MÖ 5. yüzyıla tarihlenen Aphrodite Tapınağı’nın kalıntılarına ulaştı.
Çeşme Yarımadası’nda yüzeye yakın konumda bulunan, antik güzellik, zevk, tutku ve doğurganlık tanrıçası Aphrodite’e adanmış yaklaşık 2.500 yıllık bir tapınağın ortaya çıkarıldığı duyuruldu.
(İzmir Arkeoloji Müzesi’nin Deposundaki Eserler Sergiye Çıkıyor)
Ekip, bir kadının tasvir edildiği bir heykele ait bir parça ve 5. yüzyıla tarihlendirilen, tapınağın kalıntılarından pişmiş toprak bir figüre ait bir kadın başı buldular. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden araştırmacı Elif Koparal’ın aktardığına göre, üzerinde “burası kutsal bir alan” yazılı bir yazıt da tapınağın çevresinde ortaya çıkartıldı.
Bulgulardan hareketle Koparal ve ekibi, bölgenin Aphrodite’in kültüne adanmış bir alan olduğunu ve kalıntıların da Aphrodite’e adanmış bir tapınağın kalıntıları olduğu sonucuna vardılar.
Erken dönem Yunan şairi olan Hesiodos’a göre, Aphrodite, oğlu Kronos tarafından cinsel organı kesildikten sonra, hayaları denize atılan ve cennetle ile özdeşleştirilen Uranos’un, cinsel organından ortaya çıktığı düşünülen beyaz bir köpüğün içinden doğmuştu.
Aynı zamanda bir deniz ve hatta savaş tanrıçası olarak tapılsa da Aphrodite öncelikle sevgi ve bereketle ilişkilendirildi. Fahişeler tanrıçayı kendilerinin koruyucusu olarak gördüler ve Antik Yunan’da onun kültü son derece popülerdi.
Tapınağın bulunduğu yarımada, 2006 yılından bu yana yapılan arkeolojik araştırmalar ve antik yerleşimler ile tanınıyor. Koparal’ın aktardığı üzere, bu heyecan verici keşfe ait ilk izler aslında 2016 yılına kadar geriye gidiyor.
Koparal, “Yüzey araştırması sırasında bir tapınak bulmak çok görülen bir şey değil.” diyor. Yüzey araştırması, yüzeyin yürünerek taranması ve keşfedilen eserlerin kaydedilmesi, haritalandırılması ve toplanmasını içeriyor.
1600 kilometrekare alanda çalışma yapan ekip, 16’sı Neolitik çağa ait olan 35 tarih öncesi yerleşimi tespit etti. Bu araştırma sayesinde sosyal ve ekonomik öneme sahip bir ağ keşfedildi.
Tapınak ve tarihsel alandan geriye kalanların şehirleşme ve define avcılarına karşı korunmaya ihtiyacı var. Koparal, ekibin bu arkeolojik hazinelerin korunmasına yardımcı olmak için yerel halkla işbirliği yaptığını söylüyor.
Yarımadanın Neolitik dönem yerleşimi olduğunun bilindiğini belirten Koparal, bu çalışma sayesinde bütün bölgede önemli bir sosyal ve ekonomik ağın ortaya çıktığını söylüyor. Elde ettikleri bulgularda o dönem insanların birbirlerine belli mesafede yerleştiklerini fark ettiklerini belirten Koparal,
“Yüzey araştırmalarımızda milattan önce 5. yüzyıla ait Aphrodite Tapınağı tespit ettik. Heyecan verici bir buluntu oldu. Tapınağa ait kalıntılar çok etkileyici. Kırsal bir tapınak. Aphrodite o dönemde çok yaygın bir kült. Elimizdeki buluntular bu bölgede de Aphrodite Tapınağı olduğuna işaret ediyor. Bulduğumuz bölge araçla ulaşılabilecek bir noktada değildi. Patikadan 1,5 saatlik yürüyüşle ulaşılabiliyor. Yerde bir kadına ait heykel parçası bulduk, daha sonra da pişmiş topraktan kadın başı figürüne rastladık. Bulgulardan şunu anladık ki bölgede bir kült alanı olmalıydı. Epigrafik yayınları tarayınca büyük ihtimalle Aphrodite Tapınağı olduğu anlaşıldı. Tapınağın çevresinde yazıtı da var. ‘Burası kutsal alandır’ diyerek sınırı belirliyor. Toprak üzerinden tarama yöntemi ile tapınak planını da ortaya çıkardık.”
You must be logged in to post a comment Login