İskitler binlerce yıl boyunca Yunan ve Perslere korku salarak Avrasya ve Kafkasya steplerine hükmetti. İskitler arkalarında hiçbir şehir ya da yerleşim bırakmadı, bu yüzden haklarındaki bilgiler kurgan isimli Moğolistan’dan Karadeniz’e kadar ara ara bulunan devasa mezar höyükleriyle sınırlı.
Güney Rusya’daki Kafkas Dağları’ndaki bir mezarda bulunan ihtişamlı altın eşyalar, İskitlerin güzemli dünyalarına: bu vahşi göçebelerin tarihine ve uyuşturucuların sıkça tüketildiği ritüellerine ışık tutuyor. Kapların üstünde İskitlerin yaptığı kıyımlar görülürken, altın kapların içindeki siyah kalıntıların afyon ve marihuana/kenevire ait olduğu kanıtlandı.
Berlin’deki Prusya Kültürel Miras Dermeği’nden arkeolog Anton Gass, “Bu yüzyılda bir gerçekleşecek bir keşif. Bulduğumuz objeler bu bölgedeki en ihtişamlı ve bilgi verici kalıntılar arasında” dedi.
Yağmacılardan korumak için şu ana kadar sır gibi saklanan keşif ilk olarak 2013 yazında bulundu. Arkeolog Andre Bellinski bir elektrik hattı projesine yol açmak için Sengileevskoe-2 isimli kurganı kazmaya başlamıştı.
Kurganın geçmişte yağmalanadığına dair işaretleri gören Bellinski, içeride birşey bulmak konusunda umutlu değildi. Fakat kazının ilk haftalarında, kalın bir kil tabakasına rastladılar. Bu tabakanın altında da, geniş ve düz taşlarla çevrili dikdörtgen bir oda keşfettiler. Bu odada yağmacıların görmediği bir şeye rastladılar: 2,400 yıl önce buraya koyulmuş altın hazineler.
Odada başaşağı yerleştirilmiş iki kova şeklinde altın kap vardı. Bu kapların içinde de üç altın çanak, altından ağır bir yüzük, iki boyun halkası ve bir altın bilezik konulmuştu. İyi korunmuş bu altın eşyalar toplamda 3.2 kilo geliyordu.
Belinski “Bu bizim için kesinlikle bir sürpriz oldu. Böyle birşey bulmayı hiç beklemiyorduk” diyor.
Bulunan som altın kapların içinde siyah kalıntılar vardı. Belinski bunu Stavropol’daki kriminologlara gönderdi. Analiz sonuçları, Yunan tarihçi Herodot’un bildirdiklerini de kanıtlayan biçimde, kalıntılarda afyon ve kenevir olduğunu ortaya koydu.
Yunan tarihçi Herodot İskitlerin bir bitki kullanarak “hiçbir Yunan buhar banyosunun geçemeyeceği” bir duman yarattığını, ve “dumanla kendilerinden geçerek yüksek sesle bağırdıkları”nı iddia ediyordu.
Yapışkan kalıntılar kapların iç kısmında bulunduğu için Belinski ve Gass, yakın bir yerde kenevir yakılırken, bu kapların içinde güçlü bir afyon karışımı hazırlandığını ve içildiğini düşünüyor. Gass “İki uyuşturucunun aynı anda kullanıldığına kuşku yok” diyor.
Kalıntı ve üstündeki topraklar temizlendikten sonra, altın kapların üstündeki dekorasyon da ortya çıktı. Bir kabın üstünde yaşlı, sakallı bir adam, genç savaşçıları öldürürken görülüyor. Diğer kapta da mitolojik yaratıklar görülüyor. Griffonlar, Belinski’nin İskit yeraltı dünyasını temsil ettiğini düşündüğü kasvetli bir yerde, bir atı ve geyiği parçalarken görülüyor. (Griffon: Aslan vücutlu, kartal kafalı ve kanatlı mitolojik yaratık)
Arkeologlar için altının üstündeki betimlerin verdiği bilgiler çok heyecan verici, çünkü savaşçıların ayakkabılarından saç kesimlerine kadar yapılan betimler oldukça gerçekçi şekilde yapılmış.
Belinski “İskitlerin giysilerinin ve silahlarının bu kadar ayrıntılı bir temsilini görmemiştim. O kadar detaylı ki giysilerin nasıl dikildiğini bile görebiliyorsunuz” diyor.
Gass, yaşlı adamın genç savaşçıları öldürdüğü sahnenin Herodot’un yazdığı bir kıyımı anlatıyor olabileceğini düşünüyor. Herodot, İskitlerin komşu Perslerle girdiği savaştan 28 yıl sonra döndüğünde çadırlarında, yokluklarında yalnız kalan eşlerinin kölelerden yaptığı çocuklarla karşılaştığını yazar. Sonrasında gerçekleşen kıyım, belki saf altında üzerinde canlandırılacak kadar önemsenmişti.
Fakat Belinski betimlerin daha metaforik olduğunu düşünüyor. Belki bunlar bir İskit kralı ya da hükümdarının ölümünden sonraki bir iktidar mücadelesini tasvir ediyordu. Belinski “Bir kral öldüğünde, kargaşa oluyordu. Ruh dünyası kralın ölümüyle sarsılırdı, ve düzenin yeniden doğması gerekirdi” diyor.
Geçen sonbaharda Sengileevskoe-2’deki orta höyük tamamen kazıldı. Burada başka buluntulara rastlanılmamasına rağmen, Gass ve Belinski höyüğün etrafında, daha büyük bir tören kompleksinin parçası olabilecek hendekler ve toprak halkalar buldu.
Bölgedeki politik gerginlikler projenin şimdilik durdurulmasına neden oldu, fakat arkeologlar yakında tekrar araziye çıkabilmeyi umuyor. Gass “Bu bir detektif işi gibi. Herşeyi hemen anlayamıyoruz, kazmaya devam etmemiz gerekiyor” diyor.
National Geographic, Andrew Curry
You must be logged in to post a comment Login