Beyaz ırkın üstünlüğü savunan Jeremy Christian isimli bir kişi, Amerika’da iki kişiyi öldürdü, ve Facebook’a “Hail Vinland !!! Hail Victory !!!” yazdı.
Yaşasın zafer demenin bir mantığı olabilir, çünkü tabiri caizse bu insanlar bu günlerde kendilerini giderek daha güçlü hissetmekteler. Peki niçin Vinland? Beyaz ırkın üstünlüğü ile Kuzey Amerika’da kurulmuş kısa ömürlü bir Viking yerleşmesinin ne gibi bir alakası var?
Vinland denilen yerleşme, Kuzey Amerika sahilinin bir parçası olduğu düşünülen asmaları ile ünlü bir adada 10. yüzyılda Leif Erikson liderliğinde kurulmuş bir yerleşim. Beyaz ırkın üstünlüğünü savunanlar için Vinland ise bir iddianın ötesine geçmemekte. Irkçılar, kendilerini ırk ve din savaşlarında konumlandırmak için Vinland mitini kullanmaktalar.
Vinland denilen ada, Vikingler tarafından sömürgeleştirilmesi bir felaket olarak sonuçlansa da tarihi bir gerçek olarak karşımızda durmakta. Nitekim bu yerleşime dair arkeolojik denilemese de bazı kanıtlar mevcut. Günümüze kalan iki adet efsane bu alana yapılan Viking göçünden bahsetmekte. Viking efsaneleri tarihi gerçekler olarak kabul etmek pek mümkün olmasa da, Vinland hakkında kafalarda var olan bazı sorulara da açıklık getirmek gerekiyor. Acaba Vikingler buradaki yerli halklar ile savaştılar mı?
Bununla birlikte bu ada hakkında anlatılan hikayede bazı detaylar bilinmekte. Evet Erikson adındaki bir Viking bu bölgede bir ada buldu. Bu alana pek çok sefer düzenlediler ve bu seferler sonucunda herhangi bir kazanım elde edemediler. Çünkü alınan risk ve sonunda kazanılabilecek ödül pek de kazançlı bir iş gibi gözükmemekteydi. Ancak bu seferlerden kurtulan birkaç kişi, bu başarısızlık hakkında bazı masallar anlattı ve günümüze Vikinglerin fantezi dünyasına ait bazı efsaneler kaldı.
Ancak bu hikayeler özellikle Amerika’da hayali bir ırkçı geçmişi keşfetmek için oldukça güçlü bir potansiyel içermekte. Avrupa’da da Orta çağ bağlantılı ırkçı düşünce giderek yükselmekte. Bugün Avrupa’daki ırkçılar kendilerini tanımlamak, tarihsel olarak konumlandırmak için Vikingler ya da Haçlı orduları giyinmekteler. Kuzey Amerika’da ırkçılar tarihsel olarak bağlarını Tanrı Odin ve Vinland miti üzerine kurgulamaktalar.
Amerika merkezli bazı araştırma merkezleri, 2009 yılında Odinizm denilen bir akımın yükselişe geçtiğini kamuoyu ile paylaşmıştı. Bu akım ile bağlantılı Vinland Halk Direnişi, Vinland Kurtları gibi gruplar kurulmuş bulunmakta. Bu grupları oluşturan bireylerin kurdukları bisiklet çeteleri, halter kulüpleri, milis güçleri gibi oluşumlar da var.
Peki Vikingler bu insanların iddia ettikleri toplumsal dinamikleri taşıyorlar mıydı? Doğrusunu söylemek gerekirse Vikingler doğu ya da batı kaygısı gözetmeksizin güçsüz gördükleri tüm alanları fethettiler veya sömürgeleştirdiler. Ancak doğunun güçlü ticaret merkezleri ya da Avrasya’nın büyük güçleri ile ekonomik ve kültürel bir alışveriş içerisindeydiler. Bu alışverişten de oldukça memnun oldukları bilinmekte. Yahudiler, Roma yada İstanbul, her mezhepten Hıristiyan ya da Müslüman bu alışverişe örnek teşkil edebilir. Pek çok Viking yerleşiminde bu ticaretin ve alışverişin tanığı olan İslam sikkeleri bulabilmekteyiz.
Irkçı kesimlerin Vikingler ile özleştirdiği beyaz üstünlüğündeki Orta Çağ kavramı oldukça yanlış. Cilt rengi üzerinden bir tanımlama aslında modern bir fenomen ve Avrupa’ya özgü bir kavram. Akdeniz coğrafyası pek çok farklı ten renginden insanların bulunduğu kompleks bir coğrafya ve Orta Çağ içerisinde ten rengi üzerinden bir ayrışma gözlenmemekte.
İlginç bir ayrıntı olarak belirtmekte yarar var; Bu Portland cinayetlerindeki tek Orta Çağ varlığı Vinland değil. Savunmasız bir kişiyi savunmaya çalışan Tailesin Myrddin isimli genç de kurbanlardan biriydi. Myrddin ismi ise Kral Arthur’un büyük büyücüsü Merlin’nin Galce ismi aynı zamanda.
Tarihe baktığımızda tarihi geçmişin eğlenceli hikayelerinden oluşan bir potpori gibi görmek mümkün. Ancak asıl gerçekçi yaklaşım onu bugünü şekillendirebilecek bir araç olarak görmek olacaktır. Yanlış tanımlamalar ve tarihsel okumalar bugün için mitler halinde yanlış düşüncelere kaynaklık edebilir. Belki de bu yanlış tarih okumalarının karşısında durmanın en iyi yöntemi gerçekçi bir tarih okuması ile mümkün olabilir. Daha kapsayıcı bir gelecek için tarihsel veriler bugün yaratılacak herhangi bir oluşumdan daha kuvvetli olabilir.
washingtonpost.com. 31 Mayıs 2017.
You must be logged in to post a comment Login