İnsanın Doğayı Yok Etmesinden Ateşin Keşfi Sorumlu

Önceleri doğa ile uyumlu yaşayan insan, ateşi keşfettikten sonra sınırsız bir güce kavuştu ve dünyayı yok etmeye başladı.

Fiziksel olarak bakıldığında insan, diğer canlılara göre oldukça zayıf, güçsüz, yeteneksiz ve aciz sayılır. Ne kemikleri kırıp ilikleri yiyebilecek çene yapılarımız, ne ölmüş hayvanların postlarını parçalayabilecek pençelerimiz, ne etleri bölebilecek dişlerimiz, ne de sert gagalarımız var. Özellikle diğer vahşi yırtıcılarla karşı karşıya kaldığımızda bedensel olarak onlara karşı koyabilecek hiçbir gücümüz yok. Fakat ateşin keşfi insanoğluna sınırsız bir güç tanıdı ve insanoğlu doğanın kendine bahşettiği bu armağanı, hiçbir zaman iyi yönde kullanmadı.

Üç ila dört milyon yıl önce diyetlerine eti katan insansı türlerinden biri 2.5 milyon yıl önce alet yapma becerisi olan insana doğru evrildi. Bu tarihte insan, et ihtiyacını eskisi gibi leşlerden değil avlanarak karşılamaya başladı. Bu tarihlerde çakıl taşlarından ya da çakmak taşlarından keskin kenarlı aletler yapan insan, bu aletleri çeşitli işlerinde kullanmaya başladı. Kültür tarihimizi başlatan bu ilk aletler ile beraber, kasaplık işleri kolaylaşan insan, hala büyük otçul hayvanları avlayabilecek silahlara sahip değildi ve ateşi henüz kontrol altına almayı başaramadıkları için etleri çiğ olarak yiyordu.

Avcı toplayıcı yaşam süren insanların, zaman zaman ateş kullanmaya başlaması yaklaşık 800.000 yıl önce oldu. 300.000 yıl önce ise Homo erectus, Homo neandertalensis ve Homo sapiens ateşi günlük hayatlarının bir parçası olarak kullanıyordu. Ateş kullanımı ile beraber avcı toplayıcıların hayatı ve insanoğlunun evrimi büyük oranda değişti.

İnsana ısı ve ışık kaynağı olan ateş aynı zamanda yırtıcı hayvanlardan korunmak, sık bitki örtülerini çayıra çevirmek ve yiyecekleri pişirmek gibi birçok işe yarıyordu. Yemeklerin pişirilmesi ile birlikte, besinlerin kimyası ve biyolojisi değişti. Gıdalardaki parazit ve mikroplar yok oldu, meyve, kabuklu yemiş ve böcekler daha kolay sindirilebilir hale geldi. En önemlisi ise yemek pişirmek, insan vücudunda ciddi miktarda enerji harcayan uzun bağırsakları kısaltıp, bir diğer ciddi miktarda enerji harcayan beynin gelişmesine olanak sağladı. Besinleri çiğneme süresi azaldı. Yemek pişirmek daha çeşitli besinlerin yenebilmesini, yeme işleminin daha kısa sürede yapılabilmesini, daha kısa bağırsaklarla ve daha küçük dişlerle idare edebilmeyi sağladı.

Ateşle beraber insanlar istedikleri zaman büyük bir ormanı küle çevirebilecek sınırsız bir güce kavuştular. Üstelik bunun için sadece bir insan bile yeterli idi.

Dişlerin küçülmesine, çene kaslarının zayıflamasına dolayısı ile çenelerin küçülmesine yol açan ateş, insanlığa adeta çağ atlattı. Ateşin keşfinin sosyal olarak yarattığı etkileri kesin olarak bilemesek de, insanların sosyal yönünü de büyük ölçüde değiştirdiği düşünülür. Çünkü ateş, yarattığı güvenli ortam, ışık, sıcaklık gibi etkenlerle insanların biraraya toplanması için oldukça elverişli bir ortam sağlıyordu.

Ateş yemek pişirmenin yanında insan hayatına birçok yenilik getirdi. Ateş sayesinde doğal ortamları kendilerine uyacak şekilde düzenlemeye başlayan insanlar, yabani gıdaların büyümesini sağlamak için toprağı temizleyip, hayvanların otlayıp üremesi için alanlar açmaya başladı. Böylece insanlar yabani gıdaları toplayabilir ve üreyen hayvanları ateş yardımıyla topluca uçurumdan aşağı sürebilecek hale geldi. Sonrasında ok ve yayın katıldığı bu avlanma tekniklerine yaklaşık 18.000 yıl önce kurdun av köpeğine dönüşmesi ile bir artık insanlar uzman avcı kategorisine yükseldi.

İnsanlık tarihindeki en önemli kültürel buluşlardan biri olan ateşin keşfi, yaşam standartlarındaki birçok değişikliğin yanısıra, insanın evrimine doğrudan yön verdi. Yaşlıların daha iyi beslenmesi ile insan ömrü uzadı, ateşte pişirilen yiyeceğin daha hijyenik olması insan sağlığını olumlu etkiledi, hastalıklar ve ölümler azaldı, mide ve bağırsaklarda etkin olan bakterilerin yarattığı hastalıklar bitti. Zaman içinde pişmiş yiyeceklere uyum sağlayan bünyemiz de bu doğrultuda evrimleşti.


Özbek, M. (2013). Beslenme kültürü ve insan. Niçin sağlıksız besleniyoruz? (1. Baskı). Ankara: Alter Yayıncılık.

Kiple, K. F. (2010). Gezgin şölen: gıda küreselleşmesinin on bin yılı. (Çev: N. Elhüseyni). (1. Baskı). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Harari, Y. N. (2015). Hayvanlardan tanrılara Sapiens. (Çev: E. Genç). (4. Baskı). İstanbul: Kolektif Yayınevi.

Özbek, M. (2010). 50 soruda insanın tarihöncesi evrimi. (1. Baskı). İstanbul: Bilim ve Gelecek Kitabevi Yayınları.

Arsebük, G. (2012). Uzak geçmişimize dair okumalar. (1. Baskı). İstanbul: Ege Yayınları.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login