Paleoantropolog Lee Berger tarafından açıklanan çarpıcı sonuçlar, kısmen “ilkel” olarak tanımlayabileceğimiz Homo naledi türünün Homo sapiens ile aynı dönemde yaşamış olabileceğini ortaya koydu.
Homo naledi araştırmalarında uzun süredir beklenen Radyokarbon tarihlendirmeleri doğrultusunda oldukça ilkel bir anatomik yapıya sahip olan naledi türü, başlangıçta düşünülen yaşından milyonlarca yıl daha genç çıktı. Keşif, bu yanı ile insanlık tarihini değiştirebilecek nitelikte.
Berger bu hafta yaptığı açıklamada, “Yakın zamana kadar, yani 2015 yılında ortaya çıkarılan ilk kemiklerin ardından Homo naledi türünü inceleyen her bilim insanı bu türün minimum milyon yaşında olabileceğini ileri sürüyordu. İlkel anatomisine dayanarak yapılan bu yorumlar doğrultusunda Homo naledi’inin 2 milyon, hatta 2,5 milyon yaşında olabileceği konuşulurken yapılan tarihlendirmeler sonucunda 10 kat daha genç olduğu anlaşıldı. Tarihler 335.000 ile 236.000 yıl öncesini gösteriyor.” diyor.
Berger, dünyanın çeşitli yerlerindeki 11 laboratuvarda birbirinden bağımsız olarak yapılan tarihlendirmelerin birbirileri paralellik gösterdiğini söylüyor ve Rising Star mağara sisteminde ikinci bir buluntu alanı bulunduğunu da ekliyor.
Bulunan ikinci buluntu alanı ile beraber Homo naledi üzerine düşünülen ritüelistik hareket etme hipotezi için yeni kanıtlar da sağlanmış oldu.
İkinci odada keşfedilen “Neo” isimli iskelet şu ana kadar keşfedilen en iyi korunmuş naledi fosili olarak tanımlanıyor. Eksiksiz denebilecek şekilde bulunan kafatası sayesinde Homo naledi hakkındaki bilgilerimiz giderek derinleşiyor.
Araştırmacılar bu çok iyi şekilde korunmuş olan iskelet ve kafatasını Rosetta Taşı’na benzetiyor. Çünkü iyi korunmuş olan Neo sayesinde Homo naledi’nin anatomisine dair bilinemeyen her şey açığa çıkarılabilir. Tabi bunlar arasında belki de en etkileyici olan şey, bu sayede Homo naledi’nin yüzünün aynı ölçekte modellenebilecek olması.
Yapılan araştırmaların gösterdiği bir diğer nokta ise Homo naledi’nin beyin hacminin yaklaşık olarak modern insanın üçte biri kadar olması.
İlk hominin atalarımız en az yedi milyon yıl önce yaşadı. Modern insanlara biraz benzeyen ilk tür yaklaşık iki ila üç milyon yıl önce ortaya çıktı. Fakat bizim türümüz olan Homo sapiens, yaklaşık 200.000 yıl önce Afrika’da evrildi. Yani Homo naledi, 335.000 ila 236.000 yıl önce yaşadıysa, bu gerçekten sıradışı bir keşif.
Sonuç olarak, şaşırtıcı derecede ilkel özelliklere sahip (küçük bir kafatası ve beyin gibi) bir insan türü, görece yakın geçmişte yaşadı. Burdan yola çıkarsak, Homo naledi, Homo sapiens’in ilk örnekleriyle karşılaşmış olabilir. Ayrıca bu da demek oluyor ki, Homo naledi’nin soyunun tükenmesinde türümüzün bir ilişkisi olup olmadığı da tartışılabilir. Erken Homo sapiensler, kısa süre sonra Güney Afrika’ya ulaştıysa, Homo naledi’nin yok olmasına katkıda bulunmuş olabilir.
Dünyanın başka yerlerindeki fosil kayıtları, Homo sapiens’in Afrika’yı terk ettiğini ve giderek Avrasya’ya yayıldığını gösteriyor. Homo sapiens dünyanın diğer yerlerine yayılırken, Neandertaller gibi eski insanlar tarafından zaten kullanılan alanlara geldi. Birkaç bin yıl içinde ise, Homo sapiens’in ulaştığı yerlerdeki diğer insan türleri ortadan kayboldu. Görünüşe göre Homo sapiens tarafından saf dışı bırakıldılar.
Hatta hobbitler, yani Homo floresiensis’ler bile bu kaderi paylaşmış gibi görünüyor. En güncel bilgilere göre Homo floresiensislerin nesli, yaklaşık 50.000 yıl önce tükendi. Bu da Homo sapiens’in Endonezya’nın bu kısmına ulaştığı tarihe denk geliyor.
Homo naledi konusunda ortaya sürekli olarak bu türün bir çeşit maymun olabileceği söylentileri atıldı. Araştırmacılar yaptıkları keşfin bir insan türü olduğunu vurguladığında ise ısrarla maymundan türemediklerini iddia edenler oldu.
Sürekli olarak kendini tekrarlayan bu hata giderek sendrom haline gelmekte. Evrim araştırmalarının hepsi direkt olarak maymun atalara dayanmadığımızı belirtmesine rağmen sürekli “maymundan gelmedik” söylemleri tekrarlanmakta.
Ancak araştırmacıların maymun tartışmasında durduğu nokta ise biraz daha karmaşık. Araştırmacılar, maymunlar ile insanların bir çeşit paralel tür olduklarını söylüyor.
İnsanın çıktığı yolculuğun düşünülenden çok daha karmaşık olduğu ise aşikar. Araştırmacılar, Homo naledi türünün bulunması ile beraber tek dizi şeklinde gelişen bir evrim diziliminin kesinlikle doğru olamayacağını bir kez daha vurguluyor.
Homo naledi’nin de gösterdiği gibi, insan evrimi oldukça karmaşık ve sarmal bir düzen içerisinde ilerledi. Yani Homo habilis’ten Homo erectus’a, ondan sonra başka türe değil; birbirine benzeyen ya da ayrışan çok daha geniş bir hominid yelpazesi ile bugünkü durumuna evrilmiş bulunmakta.
You must be logged in to post a comment Login