Peri masallarının kökenleri genomik veri kullanımıyla haritalandırıldı. Geleneksel masalların dünyaya nasıl yayıldığı sorusuna DNA’mız cevap verebilir.
Yaklaşık 600 masalın kıtalar boyunca nasıl yayıldığını anlamak için DNA veri tabanı kullanıldı ve bu masalların, Avrupa ve Asya’ya dayanan kökenleri tespit edildi.
Dünya çapındaki genomik veri daha da kapsamlı, detaylı ve ulaşılabilir hale geliyor. Kalıtımsal hastalık durumlarından DNA’mızın kişiliklerimizi nasıl etkilediğini anlamamıza kadar çok farklı kullanım alanlarına sahip.
Şimdi ise bilim insanları Avrasya’ya ait hayvan hikayelerinden binlerce yıllık peri masallarına kadar 596 masalın kökenini ve dağılımını haritalandırmak için bu veriyi kullandılar. Bulgular PNAS dergisindeki bir araştırmayla yayınlandı.
Araştırmanın sonuçlarına göre birçok masal ağızdan ağıza yayılmış. Fakat toplamda 15 masalın difüzyon yerine göç ile yayılmış olma ihtimali yüksek.
Bu hikayelere, içinde devin evinden kaçanaların arkalarında bıraktıkları sihirli objelerin dağlar, ormanlar ve okyanuslar gibi engellere dönüştüğü “Sihirli Uçuş” da dahil. Hikayenin başka bir versiyonunda kahramanlar takipten kurtulmak için farklı hayvanlara dönüşürler.
Bu kültürel hikayeler tabi ki de DNA’mızda kodlanmış halde bulunmuyorlar. Peki bir genetkçi bu masalların nereden geldiğini bize nasıl söyleyebilir?
Bunu bir kulaktan kulağa oyunuymuş gibi düşünün. Senaryolardan birinde bir dizi insan sıra halinde bir mesajı yandaki kişiye fısıldıyor. Bu durum, kültürel difüzyon modeline benziyor. Yani bir hikayenin kulaktan kulağa yayıldığı ama insanların yer değiştirmediği bir bölgede olması gibi.
Diğer bir senaryoda ise belirli bir bölgede, sıranın başlangıç noktasındaki birisi kalkıp sıranın sonuna geçiyor ve hikayeyi de beraberinde götürüyor.
Bahsi geçen senaryolar, iki temel modeli oluşturuyor. Fakat hikayenin yayılmasını daha karmaşık hale getirecek başka ihtimaller de söz konusu. Örneğin, bölgelerin farklı diller ile sınırlandırılması bir hikayenin yayılma olasılığını düşürebilir.
Çalışmanın bulduğuna göre, hikayelerin nasıl yayıldığını gösteren ağızdan-ağıza yayılma modeli daha baskın konumda. Fakat, Bolonya Üniversite’sinden bu çalışmada araştırmacı olan Eugenio Bortolini’nin dediğine göre daha kısa mesafelerde, yani yaklaşık 4.000 km veya daha azında, göçlerin hikayeler üzerindeki etkisi ortaya çıkmaya başlıyor.
İspanyol Ulusal Araştırma Komitesi’nden Bortolini, “Bu kendiliğinden oluşan hipotezi, biz hareket ettikçe geleneksel hikayeleri beraberimizde götürmek gibi düşünebilirsiniz.” diyor.
“Bizler yol aldıkça hikayelerimizi de beraberimizde getirdiğimizi görmeyi beklediğimiz için biraz şaşırmıştık. Fakat bu kültürel difüzyon modelini çok geniş coğrafi ölçeklerde görmezden gelemedik.”
Araştırmacılar, aynı zamanda birçok Avrasya masalının kökenini haritalandırmak için bu veriyi kullanmayı başardılar.
Veriler arasında göze çarpan dört tane ana örnek vardı ve bunların kökenleri Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya. Bu çalışma, kültürün tarihteki yayılışı hakkında genomik verinin bizlere neler söyleyebileceğini gösteren örneklerden sadece ilkiydi.
Bortolini, “Bireysel hikayeleri inceleyecek kadar ileri gitmedik. Ancak bu sonuçlar, difüzyon ve yönsel modellerinin analizi veya kültürel engellerin ortaya çıkması konusunda daha ileri düzeyde gelişme göstermek için fikir veriyor.” diyor.
IB Times. 7 Ağustos 2017.
Makale: Bortolini, E., Pagani, L., Crema, E. R., Sarno, S., Barbieri, C., Boattini, A., … & Pettener, D. (2017). Inferring patterns of folktale diffusion using genomic data. Proceedings of the National Academy of Sciences, 201614395.
You must be logged in to post a comment Login