Dünyadaki plastik kullanımı her geçen yıl artarken, okyanuslarda beklendiği kadar plastik bulunmamasının nedeni evrimleşen mikroplar olabilir.
Plastik. Okyanuslarımızda yüzbinlerce ton malzeme dolaşıyor olmalı. Ancak bu malzemeleri beklenenden çok daha az buluyoruz; belki de bunun nedeni, canlı organizmaların bu maddeleri parçalamaya yönelik evrimleşiyor olmasıdır.
Barselona’daki Pompeu Fabra Üniversitesi’nden karmaşık sistemleri araştıran Ricard Sole, plastik üretimi katlanarak arttığından, plastik oranının da okyanus ortamında aynı sonuçla yükselmiş olması gerektiğini söylüyor.
Fakat Kuzey Atlantik döngüsü gibi su üzerindeki plastiklerin toplandığı alanlardaki araştırmalarda, okyanuslarda beklenildiği kadar plastik bulunamıyor.
Aslında burada beklenen plastik oranının sadece %10’u bulunabiliyor ve su üzerindeki plastiklerin oranı da artıyormuş gibi gözükmüyor. Sole, plastik kullanımındaki artışın burada da görülmesi gerektiğini söylüyor.
Bu kullanım artışının görülememesi, Sole’nin ekibinin matematiksel modellerine göre fiziksel süreçlerle açıklanamaz. Bunun yerine ekip, plastikleri biyolojik olarak ayrıştırma işlevine evrimleşmiş mikroplarda bir nüfus patlaması yaşandığını öne sürüyor.
Farklı araştırmacılar da araştırmalara göre beklenenden açık ara daha az plastik bulunduğunu onaylıyor. Fakat yinede “kayıp plastikler” için neden olabilecek birkaç farklı ihtimalin var olabileceğini de ekliyorlar.
Şaşırtıcı bir şekilde, okyanus plastiklerinin oranı düşünülenden daha hızlı azalmış olsa da, bunun iyi bir durum olup olmadığı net değil. “Bunu açıklamak zor.” diyor İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nden Matthew Cole.
Örneğin, biyolojik bozulma büyük plastik parçaların küçük parçalara ayrışımını hızlandırıyor olabilir, bu da genel olarak daha büyük bir etkiye sahip olabilir.
Fransa’daki Laboratoire des IMRCP çevre kimyacısı Alexandra ter Halle, plastiğin biyolojik olarak parçalanması durumunda serbest bırakılabilecek ve gıda zincirine girebilecek çeşitli katkı maddeleri içerdiğini söylüyor.
Cole, “Plastik problemi ile gerçekten başa çıkmak için, ilk olarak onları okyanustan uzak tutmamız gerek.” diyor.
Teoride, bazı mikropların plastikleri ayrıştırma kabiliyetine evrilmiş olma ihtimali mümkün. Hollanda Deniz Araştırmaları Enstitüsü’nden Linda Amaral-Zettler tarafından yapılan araştırmalar, yüzen plastiklerin kolonize edildiği mikropların çevredeki sudaki mikroplardan oldukça farklı olduğunu ve bazılarının çevre kirliliğine yol açan maddeler üzerinde beslendiğini gösteriyor.
Tesir itibariyle plastik, Amaral-Zettler ve meslektaşlarının “plastisfer” dediği yepyeni bir ekosistem yaratıyor.
Fakat ter Halle, Kuzey Atlantik’teki yüzen plastikte bulunan organizmaların DNA’sına baktığında, plastik parçalama kabiliyetine sahip olduğu bilinen hiçbir mikrop bulamadı. Bunun nedeni, henüz keşfedilmemiş olan milyonlarca bilinmeyen mikrobun varlığı da olabilir tabii ki.
Amaral-Zettler ve Ter Halle, yüzen plastiklerin kolonize organizmalar tarafından bastırıldığı ya da araştırma gemilerinin ağlarında yakalanmayan mikroskobik parçalara ayrıldıkları için su üstündeki plastiklerin deniz tabanına batmasının daha olası olduğunu düşünüyor. Ayrıca, canlı organizmalar tarafından yutuluyor veya akımlar tarafından okyanusun bilinmeyen bölümlerine taşınıyor da olabilirler.
Sole, batma açıklamasının bulgularıyla uyumlu olabileceğini söylüyor. Sole’nin çalışmaları mikropların plastikleri metabolize ettiğini kanıtlamıyor ancak artış eğiliminin olmaması yalnızca plastik miktarı ile orantılı olarak artabilen bir biyolojik tepki ile açıklanabilir. Sole, eğer fiziksel bir süreç mesul olsaydı, orada hala yükselen bir eğilim olurdu diyor.
Amaral-Zettler, bazı plastiklerin biyolojik olarak parçalanmış olabilme ihtimalinin olabileceğini ancak, olsa bile bunun yüzyıl alacağını, ki eğer daha hızlı oluyor ise bile bunun bir problem olduğunu söylüyor.
Plastikler, uzak adaların plajlarından denizlerin en derin noktalarına kadar her yerde kirlilik oluşturuyorlar. Büyük plastik parçaları kaplumbağa gibi hayvanların karnında birikebilir ve sonrasında onları ölüme sürükler.
Beklenenden daha az olmasına rağmen büyük oranda yüzen plastikler yüzey sularının çark ettiği astropikal oluşumlarda bulunur. “Büyük Pasifik Çöpü Yaması” gibi terimler, çöp kaplı denizlerin görüntüsünü betimlerken, okyanustaki yüzen plastiklerin çoğu, yalnızca birkaç milimetre genişliğinde veya daha küçük olan ve çıplak gözle hiç belli olmayan küçük parçalardan oluşur. Bu durumun deniz yaşamı üzerindeki etkisi ise belli değil.
Amaral-Zettler, “Denizleri plastikten kurtarmak için çeşitli düzenlemeler önerildi fakat bu kurtarma işlemi çaresiz duruyor. İlk olarak ‘azaltma’ ve ‘önleme’ aşamalarına odaklanmalıyız.”
Newscientist. 25 Mayıs 2017.
Makale: Sole, R., Fontich, E., Vidiella, B., Duran-Nebreda, S., Montanez, R., Pinero, J., & Valverde, S. (2017). The Paradox Of Constant Oceanic Plastic Debris: Evidence For Evolved Microbial Biodegradation?. bioRxiv, 135582.
1 Comment
You must be logged in to post a comment Login