Euripides’in İki Tragedyasının Bilinmeyen Parçaları Keşfedildi

Colorado Boulder Üniversitesi’nden klasik bilimciler, Euripides’in iki kayıp tragedyasının daha önce bilinmeyen parçalarını tespit etti.

Euripides’e (oturan figür) bir tiyatro maskı uzatan bir kadını (soldaki figür) ve tanrı Dionysos’u (sağdaki figür) gösteren bir mermer kabartma. MÖ 1. yüzyıl ila MS 1. yüzyıl arasına tarihlenen eser, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ndeki Misthos koleksiyonundan. (C: Yair Haklai/Wikimedia Commons)

Aylar süren yoğun incelemelerin ardından, Colorado Boulder Üniversitesi’nden iki akademisyen, klasik Yunan tragedya yazarı Euripides’in eserlerine ait, son elli yılı aşkın bir süredir bulunan en önemli yeni parçalar olduğunu düşündükleri metinleri deşifre ederek yorumladı.

Kasım 2022’de, Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı’ndan arkeolog Basem Gehad, Mısır’daki Philadelphia antik kentinde ortaya çıkarılan bir papirüsü, klasikler alanında yardımcı doçent olan Yvona Trnka-Amrhein’a gönderdi. İki akademisyen kısa süre önce Hermopolis Magna’daki ortak kazı projelerinde antik Mısır firavunu II. Ramses’in devasa bir heykelinin üst yarısını da keşfetmişti.

Trnka-Amrhein, papirüsün 98 satırını yüksek çözünürlüklü fotoğrafları üzerinden titizlikle incelemeye başladı, çünkü Mısır yasaları herhangi bir tarihi eserin ülkeden fiziksel olarak çıkarılmasını yasaklıyordu.

(İlgili: Platon’un Mezarı, Herculaneum’da Bulunan Papirüs ile Ortaya Çıktı)

Bunun çok net bir şekilde bir tragedya parçası olduğunu belirten Trnka-Amrhein, Kaliforniya Üniversitesi tarafından dijital olarak hazırlanan kapsamlı antik Yunanca metin veri tabanı Thesaurus Linguae Graecae’yi kullanarak, büyük ölçüde kayıp Euripides eserlerinden daha önce bilinmeyen alıntıları incelediğini doğruladı.

Biraz daha araştırdıktan sonra Euripides fragmanları konusunda bir uzmana danışması gerektiğini fark eden Trnka-Amrhein, ünlü klasikler profesörü John Gibert birlikte çalışarak, 68 cm²’lik papirüsün yüksek çözünürlüklü fotoğrafını titizlikle inceleyerek aylar süren yorucu bir çalışmaya giriştiler. Metni dikkatlice deşifre ettiler ve gördüklerini düşündükleri sözcüklerin tragedya üslup ve vezin kurallarına uygun olduğunu doğruladılar.

Sonunda, Euripides’in Polyidus ve Ino adlı iki parça oyunundan yeni pasajlarla çalıştıklarından emin oldular. Gibert, dizelerin yirmi ikisinin daha önce biraz farklı versiyonlarda bilindiğini, ancak “yüzde 80’inin tamamen yeni olduğunu” söylüyor.

Gibert 1960’lardan bu yana bu önemde bir buluntuyla karşılaşmadıklarını belirtirken, Trnka-Amrhein, günümüz ve çağımız için büyük ve alışılmadık olan bu papirüsün önemli bir keşif olduğunu söylüyor. 

Bir Girit mitinin yeniden anlatımı

“Polyidus”, Kral Minos ve Kraliçe Pasiphaë’nin, esere adını veren kâhinden, bal dolu bir fıçıda boğulan oğulları Glaucus’u diriltmesini talep ettikleri eski bir Girit mitini yeniden anlatıyor.

“Aslında nispeten mutlu bir sonu var. Herkesin ölüp gittiği tragedyalarden biri değil,” diyor Trnka-Amrhein: Polyidus, bir zamanlar bir yılanın başka bir yılanı canlandırmak için kullandığını gördüğü bir bitkiyi kullanarak çocuğu diriltmeyi başarıyor. 

Papirüs, Minos ve Polyidus’un ölüleri diriltmenin ahlaki olup olmadığını tartıştıkları bir sahnenin bir bölümünü de içeriyor.

Gibert’e göre, “Ino” Euripides’in en ünlü oyunlarından biri olmanın eşiğindeydi. Metnin bir kısmı Ermenistan’daki kayalıklara kazınmıştı ancak bu kayalıklar modern dönemde yaşanan çatışmalarda tahrip edildi. Neyse ki, 20. yüzyılın başlarında Rus akademisyenler bu görüntüleri çizimlerle belgeleyip saklamıştı.

Oyuna adını veren karakter, Yunan tanrısı Dionysos’un halası ve Thebes kraliyet ailesinin bir üyesidir. İlgili oyunun daha önce bilinen fragmanlarında Ino, eşi Teselya kralının önceki evliliğinden olan çocuklarını öldürmeye niyetli kötü bir üvey anne olarak tasvir ediliyor. Trnka-Amrhein, yeni keşfedilen fragmanın farklı bir hikayeyi ortaya çıkardığını belirtiyor.

Trnka-Amrhein’a göre bu versiyonda kötü üvey anne rolünü başka bir kadın üstlenirken, Ino ise kurban rolünde. “Kralın üçüncü eşi, Ino’nun çocuklarını ortadan kaldırmaya çalışıyor. … Ino durumu tersine çevirerek kendi çocuklarını öldürmesine ve intihar etmesine neden oluyor. Bu daha geleneksel bir tragedya kalıbı: ölüm, kaos, intihar.

MS 1704 yılında Roma’daki Esquiline Tepesi’nde bulunan ve MS 2. yüzyıla tarihlenen Euripides’in mermer heykelciğinin arka panelinde tragedya yazarının birçok eserinin kaydedildiği bir liste yer alıyor. Fransa’daki Louvre-Lens Müzesi’nde sergileniyor. (C: Jastrow/Wikimedia Commons)

Antik Yunan metinleri söz konusu olduğunda, yorumlama her zaman tartışmaya açıktır ve cesur iddiaların diğer uzmanlar tarafından yakından incelenmesi muhtemeldir. Gibert ve Trnka-Amrhein, bulguları konusunda çekingen davranmamaya karar verdiler. Gibert, “Daha temkinli bir yaklaşım benimseyebilirdik,” diyor. “Bunun yerine, güçlü bir zemin hazırlıyor ve aynı zamanda bazı riskler alıyoruz.”

Haziran ayında Washington’da 13 uzmana bulgularını sunarak yoğun bir inceleme ile karşı karşıya kaldılar ve fragmanın ilk edisyonunun Ağustos ayında yayınlanmak üzere kabul edilmesini sağladılar.

14 Eylül’de 9. Fountain Sempozyumu, klasik bilimler meraklısı Dr. Celia M. Fountain’in desteğiyle Colorado Boulder kampüsünde gerçekleşecek. Gün boyu sürecek etkinlikte üç ünlü uzman yer alacak: İsviçreli papiroloji uzmanı Profesör Paul Schubert; Oxford Üniversitesi’nden antik Yunan edebiyatı ve drama uzmanı Laura Swift; ve Ohio Eyalet Üniversitesi’nden Yunan dini, tanrıçaları ve büyücülüğü uzmanı Profesör Sarah Iles Johnston. Onlara Trnka-Amrhein, Gibert ve Klasikler Doçenti Laurialan Reitzammer eşlik edecek.

Gibert, konuklara birer saatlik sunumlar yaptırmak yerine, ikili gruplar halinde her biri 20 ila 25 dakika boyunca bir diyalog içinde sunum yapacağı ve ardından soru-cevap oturumunun yapılacağı yeni bir formatı tercih ettiklerini belirtiyor.

Akademik yıl başlarken Gibert ve Trnka-Amrhein, sunumlarını Dartmouth ve Harvard gibi kurumlara “götürmeyi” planlıyor.

Trnka-Amrhein, Gibert’in Euripides camiasındaki bağlantılarının ve okurlarının ok fazla eleştiriyle karşılaşmayacakları konusunda onlara güvence verdiğini belirtiyor ve ekliyor: “Bu materyal üzerinde çalıştığımız için kendimizi son derece şanslı hissediyoruz ve dünyanın vereceği tepkiyi merakla bekliyoruz.”


Colorado Boulder Üniversitesi. 1 Ağustos 2024.

You must be logged in to post a comment Login