Efes Antik Kenti’nde gömülü Romalı gladyatörlerin kemiklerinin incelenmesi, bu savaşçıların çoğunlukla “vejetaryen” olduğunu gösteriyor.
Kanıtlar, gladyatörlerin arpa ve fasulye gibi karbonhidrat açısından yüksek ve hayvansal protein açısından düşük bir diyet yediklerini gösteriyor. Yemekleri düşünüldüğü gibi, artık seçkin savaşçılar ve sporcularla ilişkilendirilen paleodiyet veya et ve balık merkezli diyetlere hiç benzemiyordu.
Araştırmacılar, Efes’teki bazı mezarlara yerleştirilmiş mermer levhalara oyulmuş bir dizi kabartmaya dayanarak, gömülü iskeletleri gladyatör olarak tanımlayabildiler. Bu rölyefler gladyatör savaş sahnelerini betimliyordu ve ölmüş gladyatörlere adanmıştı.
Ekip, “izotopik analiz” adı verilen bir teknik kullanarak iskelet kalıntılarını kalsiyum ve çinko gibi elementler açısından test edebildi. Bu analizler, gladyatör olarak tanımlanan kişilerin diyetlerini kısmen yeniden yapılandırmalarını sağladı.
(İlgili: Romalı Gladyatörler, Dövüşlere Nasıl Hazırlanıyordu?)
Ekip, buldukları element karışımlarına dayanarak, mezardaki iskeletlerin az miktarda hayvansal protein ve bol miktarda karbonhidrat açısından zengin baklagillerin yanı sıra sağlıklı bir dozda kalsiyum yediği sonucuna vardı.
Nispeten et içermeyen bu diyet, o zamanın metinlerinde de anlatılıyordu: Antik Romalı yazar Plinius, Doğa Tarihi adlı eserinde gladyatörlerden “arpa yiyiciler” anlamına gelen “hordearii” takma adıyla bahsediyor. “Arpa yiyen” kelimesi, gladyatörlere muhtemelen daha düşük kaliteli tahıl vermekle ilgiliydi.
Roma seyircisi önünde performans sergileyen bu profesyonel dövüşçülerin neredeyse tamamının diyetinde et veya süt ürünlerine dair çok az işaret vardı. Ancak, farklı bir yapıya sahip gibi görünen iki kişiye ait kemikler de vardı. Bu iki kişi, hayvansal proteinde çok daha yüksek ve fasulye ve baklagillerde daha düşük bir diyete sahip olduklarını ortaya koyuyor. Bu durum, aslen Roma imparatorluğunun diğer bölgelerinden gelen, farklı bir diyete sahip olan gladyatörlerin de olduğunu gösterebilir.
Araştırmaya göre gladyatörler bitki küllerinden yapılan bir içecek içiyorlardı. Bitki küllerinden yapılan içecek, fiziksel yorgunluktan sonra vücudun güçlenmesine ve kemiklerin iyileşmesine katkıda bulunuyordu. Bu küllü içecek hakkındaki sonuçlar, gladyatörlerin kemiklerindeki stronsiyum seviyelerinin ölçülmesine dayanıyor.
Romalı yazar Yaşlı Plinius da aynı şeyi belirtmişti: “Karın krampları veya morluklar için,’ diyor Marcus Varro ve ben de onun sözlerinden alıntı yapıyorum, ‘ocağınız ecza dolabınız olmalıdır. Küllerden yapılan sodalı suyu içersen iyileşirsin. Bir dövüşten sonra gladyatörlere bunu içirerek nasıl iyileştiğini görebilirsin.”
Gladyatörlere içirilen söz konusu küllü içecek, günümüzde fiziksel efordan sonra tüketilen magnezyum ve kalsiyum içeren efervesan tabletlerin kullanımıyla aynı işleve sahipti.
Kemik analizleri, Roma’nın Efes kentinde yaklaşık 1.800 yıl öncesine ait 22 gladyatörün mezarlarında yapılan kazılara dayanıyor. O zamanlar Efes, Roma’nın Asya eyaletinin başkentiydi ve yaklaşık 200.000 nüfusu vardı.
Efes Gladyatörleri
Örneğin 1993 yılında yapılan kazılarda mezarı ve mezar steli bulunan Efes gladyatörlerinden biri, “Erkek güvercin” olarak tercüme edilen Palumbos takma adına sahip bir murmillo idi. Yazıta göre mezar steli, MS 2. yüzyılda eşi Hymnis tarafından onun anısına dikilmişti.
Gladyatörler, esas olarak savaş esirleri, köleler ve hüküm giymiş suçlulardan oluşuyordu. Roma yargısının insanları arenada dövüşmeye zorlayan iki hükmü vardı. Kılıçlı katılımcılar (ad gladium), çoğu durumda kesin ölüm anlamına gelen önceden özel eğitim almadan arenada savaşmak zorunda kaldılar. Gladyatör okulu katılımcıları (ad ludum) uygun antrenman ve eğitim alıyordu. Dövüşler sırasında sosyal olarak yeniden topluma katılma yeteneklerini kanıtlayabilirlerdi. MS 1. yüzyılda bir gladyatör dövüşünde yaklaşık 1∶9 ölme olasılığına bakılmaksızın “gönüllü” gladyatörler de vardı.
Sıradan vatandaşlar, senatörler, soylular ve hatta imparatorlar bile gladyatör okullarında (ludus) eğitim alabilirdi. Bu nedenle, gladyatörlerin meslek grubu muhtemelen Roma toplumunun hemen hemen tüm sosyal gruplarından erkeklerden oluşuyordu.
Efes için gladyatör dövüşlerinin MÖ 69’dan beri Romalı vali Lucullus’un himayesinde yapıldığı bildiriliyor. Ağırlıklı olarak kandiller ve savaşçı resimli duvar yazıları gibi eserler, gladyatör dövüşlerinin zamanla giderek daha önemli hale geldiğini ve Efes’in Asya eyaletinin başkenti olduğu MS 2. ve 3. yüzyıllarda zirveye ulaştığını gösteriyor.
MS 400 yıllarında Roma İmparatorluğu’nda Hıristiyanlığın etkisinin artması ve gladyatör okullarının kapanmasıyla gladyatör oyunları sona erdi.
Makale: Lösch, S., Moghaddam, N., Grossschmidt, K., Risser, D. U., & Kanz, F. (2014). Stable isotope and trace element studies on gladiators and contemporary Romans from Ephesus (Turkey, 2nd and 3rd Ct. AD)-implications for differences in diet. PLoS One, 9(10), e110489.
You must be logged in to post a comment Login