Arkeologlar, Galler’deki Demir Çağ evlerinin replikalarında yaptıkları kazılarda, çoğu plastik olan yaklaşık 3.000 atık ortaya çıkardı.
Arkeologlar, birer birer çöp parçalarına rastladı. Ekip, genellikle taş yontma aletleri ve kemikleri belgelemeye özgü teknikleri kullanarak plastik kaşık, gözlük, şişe kapağı, pipet, cep telefonu bataryası, boya tenekesi kapağı, şeker ambalajı ve plastik ambalaj gibi eşyalar buldu. Kazı çalışması sona erdiğinde arkeologlar büyük çoğunluğu plastikten oluşan yaklaşık 3.000 eşya ortaya çıkardı.
(Günümüz Uygarlıkları Geriye Ne Tür Fosiller Bırakacak?)
Bu plastiklerin, Galler’deki eski ve iyi korunan yüksek bir kalenin yer aldığı alanda bulunması şaşırtmadı. Aslında beklenen bir durumdu ama bu denli değil.
MÖ ilk bin yılın sonlarında Castell Henllys Demir Çağı Kalesi’nde bulunan evlere benzeyen, Demir Çağı yuvarlak evlerinin iki replikası 1980’lerden bu yana bu noktada yer alıyor.
Değeri yeni yeni anlaşılmakta olan alana gelen ziyaretçilerin birçoğu okul gezisindeki çocuklardı. Antiquity dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırma, plastiklerin, bu sentetik malzemelerin icat edilmesinden çok önce var olan miras alanları da dahil olmak üzere, uzun yıllarca aynı yerde kaldıklarını gösteriyor. Bu durum, gezegeni kendi hayalimize göre yeniden yarattığımız bir dönem olan Antroposen’e girdiğimizin bir başka işareti.
Castell Henllys’deki replika yuvarlak evler, iki farklı amaca hizmet ediyor: Cookhouse olarak adlandırılan ilki, gerçek bir Demir Çağı yuvarlak evi gibi, Earthwatch olarak adlandırılan ikincisi ise öğrencilerin atıştırmalıklarını yemek ve öğrenmek için sıralarda oturdukları bir sınıf gibi kurulmuş.
Alanın işletilmesinden sorumlu Pembrokeshire Coast Milli Parkı, sağlık ve güvenlik sorunları nedeniyle yuvarlak evleri geçtiğimiz günlerde kaldırmaya karar verdi. Ancak, yeni yapıları inşa etmeden önce, arkeologlar bu yerde kazı çalışması yürütmenin mantıklı olduğunu düşündü. Çürüme süreçlerini incelemek, hangi insan faaliyetlerinin atıkla sonuçlandığını ve replikası yapılan yapıların aynı yerde bulunan tarih öncesi yapıların bütünlüğünü nasıl etkileyebileceğini belirlemek için iyi bir fırsattı.
İki replika yuvarlak ev, 2.000 yıldan daha önce inşa edilmiş gerçek yuvarlak evlerle tam olarak aynı noktada inşa edildi. Yazarların araştırmalarında belirttiği gibi, “Castell Henllys’teki insan eliyle yapılmış eserlerin ve konumlarının, kaza sonucu atılan çöpler ile hareketlilik modellerini ilişkilendirilmesinde, önemli bir kriter olabileceğini düşündük.” Tüm olay bundan ibaretti ancak alanda bulunan atık miktarı beklentileri aştı.
Liverpool Üniversitesi’nde arkeolog ve yeni araştırmanın ilk yazarı olan Harold Mytum, “Bir kazıya başladığımızda, genellikle az miktarda yeni atılmış atık ya da kasıtlı olarak atılmış bir çöp yığını buluyoruz ancak tarihi değeri ve yerleşim alanı olan bir yerde hiç böylesini görmemiştik.” diyor.
Bu, tarihi alanının kötü yönetildiği anlamına gelmiyor. Yuvarlak evler, tarih öncesi Demir Çağı ortamının görünümünü ve hissini sağlayabilmek için düzenli olarak temizleniyordu. Ancak yeni araştırmaların gösterdiği gibi şaşırtıcı miktarda çöp, toprağa karışmayı başarmış ve bu da pek çok eşyanın keşfine yol açtı. Elbette, bulunan eşyaların büyük çoğunluğu, öğrencilerin atıştırmalıklarını yedikleri Earthwatch’ta bulundu. Yırtılmış ambalaj gibi maddelerin birçoğu, doğada küçük ve parçalanmış halde bulundu, bu da tüm çöplerin neden toplanamadığını açıklıyor.
Mytum, “Çocukların beslenme çantaları çok fazla plastik içeriyor ve düşüp, kayboldukları için gezegene zarar verebiliyor.” diyor. “Ayrıca, şeker ambalajlarına plastikleştirici katılıyor, bu da başka bir çevresel tehdit.”
Elbette tüm bu plastiklerin keşfi kazı çalışmasının bir parçasıydı ancak sonuçlar arkeologların, deneye olan yaklaşımlarını değiştirmeye itti.
Mytum, bilim insanlarının tüm bulguları kaydettiğini ancak kaynaklarını, “kanıtların doğrulunu sağlayabilmek” için düzenlemek zorunda kaldıklarını söylüyor. Bununla birlikte, bu durum arkeologların binaların on yıllar boyunca nasıl çürümüş olduğunu incelemelerini ve modern uygarlığımızın bıraktığı farklı izleri belgelemelerini etkilemedi.
Mytum, “Gerçekten de sonuçlar, arkeolojik eserlerin zemine nasıl dahil olduğunu ve evlerin içinde en çok nereye konulduklarını ortaya koydu.” diyor. “Tarih öncesi evlerde daha az bulgu var fakat en azından insan hareketliliğinin arkeolojide nasıl bir iz bıraktığı üzerine düşünebiliriz.”
Gelecekte Mytum ve meslektaşları, insanları bu konularda bilgilendirmek ve bu önemli alanları temiz tutmanın daha etkili yollarını bulmak için Pembrokeshire Coast Milli Parkı ile çalışmaya devam edecek. Fakat bu hiç de kolay olmayacak.
Mytum, “Kırsalda, iyi yönetilen yerlerde bile toprakta kayda değer miktarda plastik birikmiş olabilir.” diyor.
“Antroposen Çağı’nın bir diğer belirteci olan Plastik Çağı, artık mavi gezegenin sadece okyanuslarına değil, aynı zamanda topraklarına da ulaştı. Plastik kullanımının azaltılması çok önemli, bu çöp yığını, kültürel miras ziyaretçilerinin deneyimini etkilemesini önlemek için, plastik çöp gibi, belirli modern çöplerin temizlendiği bir yerde bile yaşam tarzımızın ikincil ürünüydü.”
“Eğer durum burada bile bu kadar kötüyse, bu, yaşam tarzımızı yeniden gözden geçirmemiz gerektiğinin bir işareti.”
Gizmodo. George Dvorsky. 6 Ocak 2021.
Makale: Mytum, H., & Meek, J. 2021. The Iron Age in the Plastic Age: Anthropocene signatures at Castell Henllys. Antiquity, 1-17.
You must be logged in to post a comment Login