Çöp Arkeolojisi Nedir? Leila ve Omran Röportajı

Çöp arkeolojisi üzerine çalışan Leila Papoli-Yazdi ve Omran Garazhian ile çöplerin toplumlar hakkında ne tür bilgiler sunduğunu konuştuk.

C: Garbonomix

Arkeoloji denildiğinde çoğumuzun aklına tapınaklar, mezarlar ve çeşitli sanatsal eserler gelse de, arkeologlar için en değerli bilgi kaynaklarından biri çöpler. Eski toplumların geride bıraktığı atıklar; onların günlük yaşamları, tüketim alışkanlıkları, beslenme biçimleri ve çevreyle nasıl etkileşimde bulundukları hakkında önemli bilgiler sunar. Örneğin, bir kazı alanında bulunan mutfak atıkları o toplumun ne yediğini, kırık çömlek parçaları ticaret ağlarını, eritilmiş metal kalıntıları ise zanaatkârlık ve üretim süreçlerini açığa çıkarabilir.

Geçmişin izlerini birçok zaman çöpler aracılığıyla takip eden arkeologlar, yalnızca eski medeniyetleri değil, günümüz toplumlarını da incelemeye başladı. Modern atıkların analiziyle, tüketim alışkanlıklarımız, çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik eşitsizlikler hakkında önemli veriler elde edilebiliyor. İşte bu noktada devreye giren çöp arkeolojisi (garbology), hem geçmişi hem de bugünü anlamamızı sağlayan yenilikçi bir araştırma alanı olarak öne çıkıyor.

Bu röportajda, çöp arkeolojisi üzerine çalışan Leila Papoli-Yazdi ve Omran Garazhian ile çöplerin toplumlar hakkında ne tür bilgiler sunduğunu, çöp arkeolojisinin (garbology) nasıl ortaya çıktığını ve modern dünyada nasıl uygulandığını konuştuk. İran’dan İsveç’e uzanan akademik yolculukları ve çöp arkeolojisinin toplumlara nasıl katkı sağlayabileceği üzerine yaptığımız bu röportajı kaçırmayın!

1- Öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz? Arkeolojiye olan ilginiz nasıl başladı ve çöp arkeolojisine yönelmenize sebep olan şey neydi?

Leila:

Ben Leila Papoli-Yazdi, 46 yaşında, çağdaş geçmiş üzerine çalışan bir arkeoloğum. Aslen İranlıyım ve Orta Doğu’da çağdaş geçmişin arkeolojisini ilk kez deneyimleyen küçük bir arkeolog grubunun üyesiyim. Şu anda İsveç’te yaşıyor ve bir çöp arkeoloğu olarak çalışıyorum. Aynı zamanda, çöp arkeolojisine (garbology) odaklanan bir girişim olan Garbonomix’in kurucularından biriyim.

Paris’te doğdum. Çocukken, dört ya da beş yaşlarımdayken babamla birlikte sık sık bir kültür merkezine giderdim. Burası, Paris’teki az sayıdaki halka açık bilgisayar odalarından birine sahipti. Babam tezini yazarken, ben de genellikle eski Mısır hakkında belgeseller izlerdim—çünkü çocuklar için izlenebilecek fazla bir şey yoktu. Arkeolojiyle ilk kez böyle tanıştım ve bu benim için kalıcı bir ilgiye dönüştü.

Yıllar sonra, İran’da üniversiteye giriş sınavında bölüm seçme vakti geldiğinde, arkeolojiyi tercih ettim. Ancak eğitimim ilerledikçe, hocalarımın modern toplumla çok az ilgilenmelerinden giderek daha fazla rahatsız olmaya başladım. Kendime sürekli şu soruyu soruyordum: Arkeoloji, günümüz sorunlarını çözmeye nasıl katkı sağlayabilir?

Bu soru zihnimi meşgul etmeye devam etti, ta ki James Deetz’in In Small Things Forgotten adlı kitabıyla karşılaşana kadar. Bu kitap, modern zamanlarda sıradan insanların arkeolojisini ele alıyordu ve benim bakış açımı tamamen değiştirdi.

2003 yılında, aralarında Omran’ın da bulunduğu meslektaşlarımla birlikte İran’ın Bem kentinde büyük bir depremin ardından bir araştırma başlattık. Arkeolojik kazı tekniklerinin yanı sıra çöp arkeolojisini de kullanarak yıkıntıları analiz ettik. Ancak bizi asıl dönüştüren deneyim, Tahran’da yoksulluk üzerine yaptığımız bir çalışmaydı. Burada çöp arkeolojisinin, insanların yaşamlarının göz ardı edilen yönlerini açığa çıkarabileceğini ve topluluklara yardımcı olabileceğini keşfettik. O zamandan beri bu alanda çalışmaya devam ediyorum ve İsveç’te modern zorlukları anlamak ve çözmek için arkeolojiyi kullanıyorum.

Omran:

Ben Omran Garazhian, kırsal bir bölgede büyüdüm. Sosyal bilimlere, ekonomiye ve tarihe ilgi duyuyordum. Tahran Üniversitesi’ne giriş sınavında arkeolojiyi seçtim ve kabul edildim. Açıkçası, biraz şans eseri arkeolojiye girdim.

Üniversitede üçüncü sınıftayken arkeolojik saha çalışmalarına katılmaya başladım. Ancak yine bir tesadüf eseri, yüksek lisans tez araştırmam sırasında arkeolojik yöntemlerin benim için yeterli olmadığını fark ettim. Farkında bile olmadan modern arkeoloji ve etnoarkeoloji alanına yöneldim. Sonrasında bu yol beni çöp arkeolojisine götürdü.

C: Garbonomix

2- Çöp arkeolojisi tam olarak nedir? Geleneksel arkeolojiden nasıl farklı?

Leila:

Çöp arkeolojisi, çağdaş geçmiş arkeolojisinin bir alt dalıdır. Çağdaş geçmiş arkeolojisi, kazı ve yüzey araştırması gibi geleneksel arkeoloji yöntemlerini kullanarak modern dünyayı inceler. Bu alanın arkeologları, arkeolojinin sadece geçmişle ilgili olmadığını, aynı zamanda modern dünyayı ve uzun vadeli süreçleri anlamamıza yardımcı olabileceğini düşünmektedir.

Bu arkeoloji dalının en ilginç yönlerinden biri, “başkalarını” incelemekten ziyade “bizi” incelemeye yönelmesi. Bu alanda yazılmış ilk kitaplardan biri olan The Archaeology of Us, çağdaş arkeolojinin önde gelen isimleri William Rathje, Richard Gould ve Brian Schiffer tarafından kaleme alındı. Bu kitap, arkeolojinin modern dünyada nasıl uygulanabileceği konusunda büyük bir etki yarattı.

Yöntemsel açıdan bakıldığında, çağdaş geçmiş arkeolojisi geleneksel arkeolojiyle aynı teknikleri kullanıyor. Ancak bakış açısı farklı, çünkü modern topluma etki etmek ve günümüz sorunlarına çözümler sunmak istiyor.

Omran:

Çöp arkeolojisi, arkeolojik yöntemlerin günümüz sorunlarına ve materyallerine uygulanması. Geleneksel arkeolojiden tamamen ayrı, çünkü tarihsel bir bilim olarak sınıflandırılmaz. Bu alanda zaman ve tarih değil, materyaller ön planda. İnsanlar, yaşadıkları bağlam içinde anlam taşırlar ve nesnelerin modern dünyada belirli anlamları vardır.

Bence, atık maddeleri belirleme yöntemi ile eski arkeolojik materyalleri belirleme yöntemi birbirinden farklı. Çöp arkeolojisi, geleneksel arkeolojiden ziyade modern davranış bilimlerine daha yakın.

C: Garbonomix

3- Bu yöntem ilk ne zaman kullanıldı? Bilinen önemli örnekler var mı?

Leila:

Çöp arkeolojisi resmi olarak 1973 yılında William Rathje tarafından başlatıldı. Ancak Rathje, bundan yıllar önce çöpü bir arkeoloji konusu olarak incelemeye başlamıştı. Kendisi ve meslektaşları, “ön kapı, arka kapı” adı verilen bir projede ailelerin çöp kutularını incelerken, aynı zamanda ev halkıyla da görüşmeler yaparak atık üretme ve tüketim alışkanlıklarını anlamaya çalıştılar.

1980’ler ve 1990’lar boyunca ABD ve Kanada’daki çöplüklerde yapılan kazılar, çöp yönetim sistemlerini iyileştirmeye yönelik öneriler geliştirilmesine yardımcı oldu. Hatta bu çalışmalar, atık yönetimi ve iklim değişikliği üzerine tartışmalar başlamadan yıllar önce büyük bir etki yarattı.

Omran:

Bu yöntem 1970’lerin başında ve o dönemde yaşanan ekonomik kriz sırasında geliştirildi. En bilinen örnek, William Rathje’nin Çöp Projesi. Ancak bu çalışma, atık yönetimine yönelik bilimsel yaklaşımlarla rekabet edemedi. Bu başarısızlık bireylerin değil, insan bilimleri ve doğa bilimleri arasındaki rekabetin bir sonucuydu.

C: Garbonomix

4- Çöp arkeolojisi neden önemli? Modern toplumları ya da geçmişi anlamamıza nasıl katkı sağlıyor?

Leila:

Öncelikle, çöp arkeolojisinin temel amacının çöp üretimini teşvik etmek değil, neden ve nasıl atık üretildiğini anlamak ve aşırı tüketimin insanların ekonomisini nasıl kötüleştirdiğini vurgulamak olduğunu belirtmek gerekiyor.

Çöp arkeolojisi, tükettiğimiz her şeyi “satın alınmış nesneler” olarak görür. Eğer bir şeyi çöpe atıyorsak, aslında paramızı çöpe atıyoruz. Bu açıdan bakıldığında, çöp arkeolojisi insanların, işletmelerin ve belediyelerin atık yönetimiyle ilgili davranışlarını geliştirmelerine yardımcı olma potansiyeline sahip.

Bunu yapmak için, çöp arkeolojisi tüketim alışkanlıklarını ve davranış modellerini analiz eder. Böylece, ekonomik krizler, enflasyon ve durgunluk gibi sorunlara karşı daha dirençli bir toplum oluşturulmasına yardımcı olabilir.

Omran:

Çöp arkeolojisinin geçmiş toplumları anlamamıza çok fazla katkı sağladığını düşünmüyorum. Ancak modern dünyanın seri üretim süreçleri, yüksek tüketim oranları ve büyük ölçekte sadece ambalaj için üretilen materyallerle doğrudan bağlantılı.

Tüm bunlar modern dünyanın bir parçası ve çöp arkeolojisi, modernizmle birlikte gelişen bir alan oldu. Önemi de buradan geliyor.

C: Garbonomix

5- Özellikle hangi tür atıkları inceliyorsunuz? Günlük evsel atıklara mı, endüstriyel atıklara mı yoksa belirli bir dönem ya da topluma mı odaklanıyorsunuz?

Leila:

Çöp arkeolojisi her türden atık üzerine çalışabilir. Ayrıca, toplum tarafından dışlanmış gruplar da çöp arkeolojisinin konusu olabilir.

Omran ve ben, Garbonomix girişimimizde ağırlıklı olarak hane halkları, işletmeler ve belediyeler tarafından üretilen atıklarla ilgileniyoruz. Fakat bazı meslektaşlarımız, deniz çöpleri, nükleer atıklar veya toksik maddeler üzerine çalışıyor.

Omran:

Ben zehirli veya tehlikeli olmayan tüm atık türlerini inceliyorum. Ancak en çok ilgimi çeken, doğrudan insan davranışıyla ilişkili atıklar.

Bu yüzden malzemelerin toplum içindeki döngüleriyle çok ilgileniyorum. Benim için çöp arkeolojisi, insan toplumunu anlamaya yönelik çok disiplinli bir yaklaşımın bir parçası.

Benim için öncelik materyaller, insanlar ve davranışları, ardından mekan. Zamanın tarihsel anlamı ise beni çok ilgilendirmiyor. Bu nedenle, kendimi geleneksel anlamda bir arkeolog olarak tanımlamaktan da şüphe duyuyorum.

C: Garbonomix

6- Çöp arkeolojisi araştırmalarınız sırasında sizi şaşırtan veya derinden etkileyen bir keşifle karşılaştınız mı?

Leila:

Evet! Tahran’da çöp kutularını incelerken çok yoksul bir bölgede fast food kalıntılarına rastladık. Daha sonra, bu bulgunun seks işçileriyle bağlantılı olabileceğini fark ettik. Bazı seks işçilerinin, hizmetlerinin karşılığında para yerine yiyecek aldıklarını keşfettik.

Bu, çok üzücü bir keşifti, ancak aynı zamanda toplumun gözardı edilen bir yönünü açığa çıkardı ve böylece bu grupların karşılaştıkları zorlukları daha iyi anlamamıza yardımcı oldu.

Omran:

Hem evet hem de hayır!

İlk olarak, İsveç’te büyük bir çöp sahasında son kullanma tarihi geçmemiş metal cips kutuları bulduğumuzda gerçekten çok şaşırdım. Yetkililer, o sahaya iki yıldır atık atılmadığını iddia ediyorlardı. Ancak bizim keşfimiz, çöp birikiminin hâlâ gizlice ve düzenli olarak devam ettiğini gösterdi.

İkinci olarak, İran’ın güneydoğusundaki Bem kentinde büyük bir deprem sonrasında bir araştırma yürütüyordum. Hipotezim, ya halkın bölgeyi tamamen terk edeceği ya da eski hayatlarına geri dönecekleri yönündeydi. Ancak üç ay sonra, toplumun hiçbir zaman tamamen eski haline dönmeyeceğini anladım. Bu basit ama çok güçlü bir keşifti ve beni o kadar heyecanlandırdı ki bir gece uyuyamadım. Bu deneyimden sonra geleneksel bir arkeolog olarak devam edemeyeceğimi fark ettim.

C: Garbonomix

7- Çöp analizi, modern insan davranışlarını anlamamıza nasıl yardımcı oluyor? Örneğin, tüketim alışkanlıkları, sürdürülebilirlik veya çevresel sorunlar hakkında ne tür veriler sağlıyor?

Leila:

Biz genellikle satın alma sürecinden atık bertarafına kadar olan döngüyü inceliyoruz. Bu kapsamda insanların ne aldıklarını, ne kadar aldıklarını, nasıl kullandıklarını ve nihayetinde neleri çöpe attıklarını analiz ediyoruz. Bu verileri bir araya getirdiğimizde, tekrarlanan tüketim alışkanlıklarını ve tüketim rutinlerini belirleyebiliyoruz.

Eğer tüketim alışkanlıklarını geliştirirsek, kullanılabilir eşyaların çöpe atılmasını önleyebilir ve onları tüketim döngüsüne geri kazandırabiliriz. Araştırmalar, çöpe atılan yiyeceklerin yüzde 30’undan fazlasının yenilebilir olduğunu, diğer eşyaların ise yüzde 50’sinin hâlâ kullanılabilir olduğunu gösteriyor.

Çöp arkeolojisi bu tür atıkları “boşa harcanan para” olarak değerlendiriyor.

Omran:

Bu çok genel bir soru. Modern insanlar o kadar dikkati dağınık ve sabırsız ki, çöp arkeolojisi olmadan günlük alışkanlıklarını bile hatırlayamıyorlar. Davranışlar mekânda gerçekleşir ve mekânsal örüntülere sahiptir, elbette modern anlamda zaman içinde de meydana gelirler, yani bir bakış açısıyla değerlendirilen zaman içinde.

Bugün olan biten her şey, insan faaliyetlerinin bir sonucudur. Örneğin, küresel ısınmayı ele alalım. Benim görüşüme göre, temelde artık gerçek bir sürdürülebilirlikten bahsedemeyiz. Geçmişte, hatta tarihöncesinde böyle miydi, bilmiyorum—belki de öyleydi—ama günümüzde sürdürülebilirlik sadece nostaljik bir slogan haline geldi. Hatta daha da ileri gidip bunun sadece bir aldatmaca olduğunu bile yazabilirim. Modern insanın davranışları doğayı ve çevreyi tahrip etti, her şeyi değiştirdi ve bozdu.

Dolayısıyla sürdürülebilirlik artık geçmişe ait bir kavram, geleceğe değil!

C: Garbonomix

8- İsveç’te çöp arkeolojisi üzerine çalışmak nasıl bir deneyim? Ülkedeki atık yönetimi politikaları ve sürdürülebilirlik yaklaşımları araştırmanızı nasıl şekillendiriyor?

Leila:

İsveç’in atık yönetim sistemi dünyanın en iyilerinden biri olarak kabul ediliyor ve ülke genelinde atıkların yüzde 80’inden fazlası geri dönüştürülüyor. Ancak bu, tüketim ve atık yönetimi konusunda tüm davranışların doğru olduğu anlamına gelmiyor. İsveç, birçok ülke gibi aşırı tüketim problemiyle karşı karşıya. Bu ve diğer faktörler, İsveç’te kaçak çöp sahalarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Yani burası da çöp arkeologlarına ihtiyaç duyulan bir yer.

Biz, zararlı atık bertarafı alışkanlıklarını inceleyerek ve dezavantajlı grupların ekonomik durumlarını iyileştirmelerine yardımcı olacak çözümler üreterek katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Omran:

Bana göre, İsveç toplumu—en azından küçük şehirlerde—kapalı bir toplum. Atık yönetimi politikaları atıkları azaltmaktan çok, onları yeniden kullanmaya odaklanıyor. Bu yaklaşımlar modernist hâkimiyetlerini koruyarak geliştirilmiş durumda. İsveçliler ürettikleri atıkların yüzde 100’ünün geri dönüştüğünü sanıyorlar, ancak bu yanlış bir algı.İlgili sektörler tarafından yaratılan bir yanılsama. Bunun sonucunda, sürdürülebilirlik politikaları araştırmalarımız için büyük bir engel teşkil ediyor. İsveç’te atık azaltımı, en azından atıktan biyogaz üretimi gibi sektörlerde ekonomik gelişmenin önünde bir engel olarak görülüyor ve bu bir felaket.

9- İsveç ile diğer ülkeler arasında çöp kültürü açısından belirgin farklar gözlemlediniz mi? Toplumlar atık üretme ve bertaraf etme konusunda farklı yaklaşımlar geliştiriyor mu?

Leila:

İsveç’in kırsal bölgelerinde çok ilginç bir gelenek var ve bununla ilgili bir makale yazmıştım. İnsanlar bazı eski eşyalarını çok uzun süre saklıyor ve hemen çöpe atmıyor. Eğer bir eşyadan kurtulmak istiyorlarsa, önce ikinci el dükkânlarına bağışlıyorlar. Böylece eski eşyalar, tamamen işlevsiz hâle gelmeden önce uzun süre tüketim döngüsünde kalabiliyor.

Evet, her kültür tüketim ve atık bertarafı konusunda kendine özgü alışkanlıklar geliştiriyor.

Omran:

Elimde diğer ülkelerle ilgili yeterli veri olmadığı için bu soruya kesin bir yanıt veremem. En iyi cevap: Bilmiyorum.

10- Çöp arkeolojisinin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Önümüzdeki yıllarda bu alanda nasıl gelişmeler olmasını bekliyorsunuz?

Leila:

Dünyanın en büyük sorunlarından biri, orta ve alt sınıflar üzerindeki ekonomik baskının giderek artması. Çöp arkeolojisini, ihtiyaç sahibi insanların tüketim alışkanlıklarını ve ekonomilerini iyileştirmelerine yardımcı olacak bir araç olarak geliştirmeye çalışıyoruz.

Omran:

Ben çöp arkeolojisinin endüstriyel dünyada parlak bir geleceği olduğunu düşünmüyorum. Bunun nedeni, bilimsel disiplinler arasındaki rekabetin çok güçlü olması ve halkın algısının bazı alanlar lehine yönlendirilmesi. Yani çöp arkeolojisinin, toplum üzerindeki etkisini artırması oldukça zor.

11- İsveç’te başlattığınız Garbonomix girişimini anlatabilir misiniz? Amacı nedir ve şu ana kadar nasıl ilerledi?

Leila:

Daha önce de belirttiğim gibi, Garbonomix’in temel amacı, orta sınıf ve yoksul kesimler üzerinde etkili olarak onların ekonomik durumlarını iyileştirmek. Biz, ekonomik sıkıntılar ve enflasyonla boğuşan bir toplumun sürdürülebilirlik gibi kavramları düşünmeye fırsat bulamayacağına inanıyoruz. Bu yüzden, aileleri ve küçük işletmeleri ekonomik olarak daha dayanıklı hâle getirerek yaşam kalitelerini yükseltmeye çalışıyoruz.

Şu ana kadar, Garbonomix danışmanlık hizmetlerinden yararlanan bireyler, ortalama yüzde 23 oranında tasarruflarını artırdı. Bu bizim için çok iyi bir sonuç ve çöp arkeolojisini kullanarak daha fazla insana ulaşmayı hedefliyoruz.

Omran:

Amacımız, göç ettiğimiz toplumda yaratıcı ve dinamik bir yaşam sürmek. Bunu yaparken de geçmiş deneyimlerimizden faydalanıyoruz.

Ancak, şu ana kadar pek de iyi ilerlediğini düşünmüyorum. Çünkü bu toplumda göçmenlere karşı belirli bir algı var. İnsanlar, göçmenlerin hep vasıfsız işçiler olduğunu ve iyi eğitim almadıklarını düşünüyor. Bu düşünce, bizim hızla ilerlememizin önündeki en büyük engellerden biri.

Burası kademeli büyümenin olduğu bir toplum. Eğer bir yüz yıl daha yaşarsak, ancak o zaman istikrarlı bir duruma ulaşabiliriz.

12- Çok teşekkürler, son olarak, eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Leila:

Bizi ağırladığınız için teşekkür ederiz!

Bu röportajı okuyan herkesi, çöp arkeolojisini yaşamlarını ve ekonomilerini iyileştirmek için kullanmaya davet ediyoruz. Eğer bu konuda yardıma ihtiyacınız olursa, Garbonomix’in çevrimiçi danışmanlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. Bu hizmetler tüketim alışkanlıklarınızı geliştirerek ekonomik durumunuza doğrudan etki edebilir.

Omran:

Modern yaşam ve onun getirdiği ilişkiler bir felaket. Ve çöp arkeolojisi, yanmaya devam eden bir ateşin küllerinin üzerinde yürümeye benziyor.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login