Ürdün’de 9.500 yıllık bir mezar alanında keşfedilen sayısız çakmaktaşı eser, gerçek insanları tasvir ediyor olabilir.
Ürdün’deki eski bir mezarlık alanda çalışan arkeologlar, ekipten birinin bulduğu çakmaktaşlarından bazılarının insanları temsil ediyor olabileceğini söylediğinde, başına güneş geçtiğini düşündüler. Fakat şimdi yapılan keşif, bilim insanlarının Yakın Doğu Neolitik Çağı’na yönelik düşüncelerini değiştirebilir.
MÖ 7.500 yılına kadar uzanan 100’den fazla, görüntüsü alışılmışın dışında olan çakmaktaşı eser, Ürdün’ün başkenti Amman’ın birkaç kilometre kuzeydoğusunda, arkeolojik bir bölge olan Kharaysin’de bulundu.
(Çatalhöyük’te 8.000 Yıllık Kemik Figürin Bulundu)
Arkeologlar, şimdi ise buldukları eserlerin ilk gerçek insan tasvirleri olabileceğini ve bunları ata kültü amacıyla kullanmış olabileceklerini düşünüyor. Ayrıca bu figürinlerin, Yakın Doğu’daki insan tasvirlerinin neden yaklaşık 1.000 yıl kadar önce yaygınlaştığına da ışık tutabileceği düşünüyorlar.
Ancak bazı uzmanlar, bu girintili çıkıntılı taş eserlerin, ata kültü amacıyla kullanılmasına tamamen ikna olmamakla birlikte, bunun imkânsız da olmadığını söylüyor.
Kharaysin’de kazı ekibinden biri, çakmaktaşı eserlerden birkaçını ortaya çıkardıktan sonra bunların, her biri yaklaşık 5 cm uzunluğunda olan, kabaca işlenmiş insan figürleri (başı oluşturan bir çıkıntı ve her iki tarafında iki çentik ile oluşturulmuş omuz ve kalça çıkıntıları ile sembolize edilmiş) olduğunu ileri sürdü.
İspanya Ulusal Araştırma Konseyi, Barselona Milà y Fontanals Enstitüsü’nden arkeolog Juan Ibáñez bu fikrin ilk önce şüpheli gülümsemelerle karşılandığını söylüyor.
Ibáñez, “Ekip buna tepki gösterdi… Güneşin altında ne kadar uzun süre kaldığımla ilgili şakalar yapıldı.” diyor.
Fakat ekip, garip biçimli çakmaktaşlarından daha fazlasını bulduğunda, bu fikri ciddiye almaya başladı.
Ibáñez, “Biz onların tutarlı ve daha önce bilinmeyen bir şey olduklarını kabul ettik.” diyor.
Garip Şekilli Figürinler
Antiquity dergisinde yayınlanan bir makalede, Ibáñez ve ekibi, kaba görünümlerine rağmen, bu çakmaktaşlarının nasıl belirli insanların bireysel tasvirleri olarak tespit ettiklerini açıkladı.
Araştırmalar, bu kendine özgü ‘keman’ formundaki tuhaf eserlerin, insanları açıkça tasvir eden Neolitik Yakın Doğu heykellerinin şekillerine benzediğini gösteriyor.
Ekip, istatistiksel olarak Kharaysin’de ele geçen çakmaktaşlarının ebatlarını, birkaç kilometre uzaklıktaki Neolitik dönemden kalma bir arkeolojik alan olan Ain Ghazal’da ortaya çıkarılan insan heykelleri ebatlarıyla karşılaştırdı ve benzer keman şekillerine sahip olduklarını gördü.
Ibáñez, “Onların büyük olasılıkla insan figürinleri olduğunu, ekibimizdeki en şüpheci arkeologlar bile kabul etmek zorunda kaldı.” diyor.
Kharaysin’deki Neolitik topluluk, kesici aletler ve kazıyıcılar da dahil olmak üzere, taş aletler yapmak için yaygın olarak çakmaktaşı kullanıyordu. İhtimaller düşünüldüğünde, arkeologların omuz ve kalça olarak yorumladığı ikişer çentik, çakmaktaşını bıçak sapına bağlamak için kullanılan çentikler olabilirdi. Bu senaryoya göre çakmaktaşları bir silah veya alet olarak kullanılıyordu. Ancak, çakmaktaşı eserleri, kesim için kullanılabilecek kenarlara sahip değildi veya alet olarak kullanıldığını gösterecek bir aşınma izi bulundurmuyordu.
Bütün bunlara ek olarak; Ibáñez, arkeologların tuhaf biçimli çakmaktaşlarını çoğunlukla insanların gömüldüğü mezarlık alanda bulduklarını söyledi.
Kazılar, mezarların çoğunun gömü yapıldıktan sonra açıldığını ve bazı parçaların (kafa veya uzun kemik) çıkarıldığını gösterdi. İnsanlar kemikleri ölüleri gömmeden önce yaptıkları ritüeller için kullandılar. Ölülerini taş kaseler, bıçaklar ve diğer aletlerle birlikte gömdüler.
Ibáñez, “Figürinlerin bu ritüel gereçlerinin bir parçası olduğunu düşünüyoruz… Muhtemelen bir tür ölenleri hatırlama ritüelleri sırasında yapıldı ve kullanıldılar.” diyor.
Neolitik değişimler
Ibáñez’in açıklamalarına göre hayvan tasvirleri erken Neolitik dönemden itibaren yaygın olmasına rağmen, insanların tasvirleri MÖ 8.500 yılından sonra yaygınlaştı. Kharaysin figürinleri ise bunun nedenini açıklayabilir.
Ibáñez, “Eğer figürinler ata kültünün birer kanıtıysa, bölge genelindeki ata kültünün artması, insan tasvirlerinin sıklaşmasını açıklayabilir.” diyor.
Paleolitik avcı-toplayıcı insanlar daha eski dönemde insan tasvirleri (örneğin 40.000 yıl öncesine tarihlenen ‘Brassempouy Venüsü’) yarattılar. Fakat onların doğurganlıkla ilişkili semboller oldukları ve gerçek insanları betimlemedikleri biliniyor. Ibáñez, “Bizim Neolitik figürlerimiz ise ölen kişinin kültü ile ilişkili.” diyor.
Ibáñez, sosyal grupların belirli bölgelerde kök saldığı, Neolitik dönemin ilk tarım topluluklarında yaşayan insanlar ve ölmüş ataları arasındaki ilişkinin önemli olduğunu belirtiyor.
Ürdün’ün başka yerlerindeki Neolitik mezarları inceleyen, Bradford Üniversitesi’nden Karina Croucher, çakmaktaşı eserlerinin insan figürinleri olduğunu kabul ettiğini söylüyor. Ancak bu uygulamaların atalara ibadetten ziyade bir tür ‘ölülere yakın olmak’ için yapıldığını iddia ediyor.
Ain Ghazal’daki Neolitik heykellerin çoğunun kazılarına öncülük eden, Nevada Üniversitesi’nden Alan Simmons ise; çakmaktaşlarının, insan figürleri olarak yorumlanmasının mantıklı olduğunu söylüyor. Ancak “Bu figürinlerin, ölen kişileri hatırlamak amacıyla kullanılmış olabileceği önerisi yoruma açık.” diye de belirtiyor.
Simmons sözlerine şu şekilde devam ediyor:”Belki de, bunların Kuzey Amerika’daki Zuni’lerdeki gibi kullanılma amacı bir simge, oyun aracı ve hatta fetişti… Ancak bu keşfin Neolitik yaşamın karmaşıklığına daha fazla derinlik kattığına şüphe yok.”
Live Science. 13 Temmuz 2020.
Makale: Ibáñez, J. J., Muñiz, J. R., Huet, T., Santana, J., Teira, L. C., Borrell, F., … & Iriarte, E. (2020). Flint ‘figurines’ from the Early Neolithic site of Kharaysin, Jordan. Antiquity, 1-20.
You must be logged in to post a comment Login