Bu Ufak Dinozor, Çok Hassas Duyulara Sahipti

Jura dönemi Avrupa’sına ait bu canlının kuyruğunda, geceleri suda avlanmasına yardımcı olmuş olabilecek çok hassas pulları vardı.

150 milyon yıl önce günümüz Almanya’sında yaşamış olan küçük bir yırtıcı dinozor olan Juravenator’un kuyruğundaki korunmuş pullar, bilim adamları tarafından duyu organları olarak belirlendi. C: Jake Baardse

Yaklaşık 150 milyon yıl önce günümüz Almanya’sı civarında yaşamış olan “tavuk boyutlarındaki dinozorlar” geceleri avlanırken kuyruklarında bulunan hassas duyusal pulları kullanmış olabilir. Büyük olasılıkla bugün bir timsahta bulunanlara oldukça benzeyen bu duyusal organlar, bir zamanlar Avrupa’yı kaplayan tarih öncesi takımadaların sığ göllerinde gezinirlerken, hayvanın çevresini keşfetmesine yardımcı oldu.

Juravenator starki türüne ait bilinen tek fosil, büyük ölçüde eksiksiz bir iskelet ve bazı korunmuş yumuşak dokuları içeriyor. Bu dokular incelenerek, kuyruğun etrafındaki deri ve üzerindeki pulların benzersiz bir desene sahip oldukları belirlendi.

(125 Milyon Yıl Önce Canlıyken Gömülen Dinozor Bulundu)

Uzun zamandır bu konu ile ilgili çalışan, Tennessee Üniversitesi’nden Stephanie Drumheller-Horton, “Fosil kayıtlarında, deri nadiren korunuyor. Bu sebeple yaşayan dinozorları sadece kemiklerden hayal etmeye çalıştığımızda, vücudun dışını kaplayan ayrıntılar genellikle spekülatif oluyor. Oysa bahsi geçen yumuşak dokular, bu gruplar hakkındaki yorumlarımızı gerçekten detaylandırabilir.” diyor.

Fosilleşmiş pul üzerindeki dairesel biçimler, modern timsahların vücutlarını kaplayan bütüncül duyu organlarına (ISOs) benzer durumda. Timsahlar ise bu duyularını, etraflarındaki avların hareketlerini tespit etmek ve suyun sıcaklığını ile asit dengesini ölçmek için kullanır.

Araştırmacılar zaten uzun bir zamandır dinozor pullarının, koruyucu bir örtü olması dışında başka işlevlerde de kullandıklarını varsayıyorlardı.

Paleontolog olan çalışma yazarı Phil Bell konuyla ilgili, “Gerçek şu ki, bu pullar çok sayıda işlevi ve rolü yerine getiren son derece kullanışlı organlardı. Bu konuyla ilgili ilk elden kanıtları ve Juravenator’ın duyusal kapasitesine dayalı, çevresiyle nasıl etkileşime girmiş olabileceğini görmek oldukça heyecan verici bir durum. ” diyor.

Dino duyuları

Bell ve çalışmanın ortak yazarı Christophe Hendrickx, ilk önce kuyruğun alt tarafındaki eş merkezli halkalardan oluşan şeridi incelediler. Başta buradaki olağandışı durumun, fosilin koruma şartları sebebiyle gerçekleştiğinden şüphelendiler.

Ancak Bell durumu, “iskelet ve kuyruk kalıntıları oldukça düzenli bir haldeydi. Pul halkaların hepsi aynı boyuttaydı ve hepsi kuyruğun altındaki banda kadar uzanıyordu. Bu yüzden bunların, gerçek özellikler olduğu konusunda şüphe yoktu. Juravenator starki’nin oldukça tuhaf bir anatomisi olduğunu söyleyebiliriz.” diye açıklıyor.

 “Timsahlarda bulunan bu duyu organları, bir hendeği andıran halka biçimiyle çevrili merkezi tepeciklere benzer, özellikleri açısından ise oldukça kusursuzdur. Genellikle temas-dokunma noktaları veya basınca duyarlı organlar olarak bilinirler. Yapıları itibariyle de Juravenator’da görünenle aynı. ” diyor Bell.

Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nden paleontolog Paul Barrett ise, “Pulların yalnızca hayvanın görünüş özelliklerinden biri olma ihtimali mümkün olsa da çalışma yazarları güçlü bir iddia ortaya koyup, modern timsah pullarıyla olan benzerliklerinden yola çıkarak, duyusal bir işlevleri de olduğunu söylüyorlar.” diyerek durumu özetliyor.

Bell, Juravenator pulu eğer bir duyu organıysa, bunun bütün dinazor türleri düşünüldüğünde, derileri üzerinde keşfedilen ilk duyu organı olacağını söylüyor.

Paleontolog Barrett, “Diğer tüm hayvanlar gibi, dinozorların da verimli bir şekilde yiyecek aramak ve dolaşmak için çevreleri hakkında bilgi toplamaları şarttı. Daha hassas görme, koku alma ve işitme duyularına ek olarak dokunsal bir duyu, onlara bu bilgileri almanın başka yollarını da sunacaktı.” diyor.

Royal Tyrrell Müzesi’nden, dinozor sistematiği ve evrim küratörü olan, çalışmaya dahil diğer araştırmacı Caleb Brown, “Pulların morfolojisi, dinozorlarda daha önce görmediğim bir şey ve timsahlarınkiyle oldukça yakın bir eşleşme gösteriyor.” diyor.

Brown uzmanlara, daha önce gözden kaçırılan benzer duyusal pulların olup olmadığına bakılması için, fosil koleksiyonlarında derisi iyi korunmuş diğer dinozor örneklerine bakmalarını öneriyor.

Juravenator starki türünün holotip fosili. Kuyrukta fosilleşmiş pullar, hayvanın iskelet yapısını görebileceğimiz bu örnekle birlikte bulundu.

Geceleri sularda gezinmek

Araştırmacılar, timsahlarda olduğu gibi, pulların avlanma işlevine sahip olabileceğini ve Juravenator’ın av ararken suda ilerlediği sırada avın etrafındaki hareketini algılamasını sağladığını söylüyor.

Örneğin dinozorun gececil (noktürnal) olduğuna işaret eden, büyük gözleri vardı. Ayrıca bu fosilin bağırsak içeriği korunmamış olmasına rağmen, bu türle ilişkili başka dinozorların karın bölgelerinde, fosilleşmiş balıklara dair izler de bulunmuştu.

Ve sonuç olarak Juravenator, düşük ışık koşullarını kendi lehine çevirecek duyusal yetenekler geliştirerek, geceleri yaşamış olabilirdi. Bu tür bir avlanma, Jura dönemi Avrupa’sında bulunan çok sayıdaki sığ göllerinde ve kıyı sularında oldukça mantıklı bir strateji olurdu.

(Teruzorların Tüyleri Olduğuna Dair Kanıtlar Yalanlandı)

Drumheller-Horton’ ın dediğine göre son araştırmalar da T-Rex’ in (Tyrannosaurus) bir akrabasının yüzünde de benzer duyu organlarının örneklerini işaret edebilecek kanıtlara rastladı.  Fakat buna ek olarak kan damarları ve sinirlerle ilgili olan bu duyu organlarının çalışma şekli çok daha farklıydı.

Şimdiye kadar, dinozorların vücutlarına ait, dış duyu organlarının kanıtlarını bulmak oldukça zordu. Çünkü dinozorların biyolojisine nadiren göz atılabiliyor ve çoğunlukla kemiklerinden veya tüylerinden yola çıkılıyor.

“İnsanlar, tüm dinozorların tüyleri olduğu fikrine bayılıyor, ancak bu yorum sadece kısmen doğru. Tüyler, dinozor soyağacının yalnızca belirli bir dalında yaygınlık gösteriyordu. Buna karşın soyağacına ait çoğu tür, pullara sahipti.” şeklinde belirtiyor Bell.

Elbette fosilleşmiş deriye sahip gelecekte bulunabilecek örnekler, bu tarih öncesi hayvanların nasıl yaşadıklarına dair daha fazla bilgi sağlayabilir.

Brown’ın konuyla ilgili son yorumu ise şöyle:

“Soyu tükenmiş hayvanların biyolojisi ve davranışları hakkında iskeletlerinden öğrenebileceğimiz hala çok şey var. Bununla birlikte istisnai olarak koruna gelmiş ve bizim için tamamen farklı bir dünyaya ait olan deri fosilleri ise yeni bakış açıları geliştirmemizi sağlıyor.”


National Geographic. 5 Ekim 2020.

Makale: Bell, P. R., & Hendrickx, C. (2020). Crocodile-like sensory scales in a Late Jurassic theropod dinosaur. Current Biology, 30(19), R1068-R1070.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Arkeoloji bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji öğrencisi. Sosyoloji yüksek lisansı icin hazırlanıyor.

You must be logged in to post a comment Login