Bronz Çağı Çobanları Düşünülenden Daha Az Göç Ediyordu

Günümüzde Rusya’nın güneyi olan bölgede yaşamış olan Bronz Çağı göçebe çobanları, daha önce düşünülenden daha kısa mesafeler kat etmişlerdi. Hint-Avrupa dillerinin bu bölgeden çıkmış olabileceği düşünülüyor ve bu bulgular, teknik ve tarımsal yeniliklerin Avrupa’ya nasıl yayıldığına dair yeni sorular ortaya çıkarıyor.

Kafkas dağlarındaki otlaklarda otlayan hayvanlar C: Sabine Reinhold

Bronz Çağı boyunca (yaklaşık MÖ 3900 – 1000) çobanlar ve aileleri, Kafkasya’nın yamaçları ve kuzeye doğru olan bozkırları koyun, keçi ve sığırlarını yanlarına alarak dolaştılar. Hint-Avrupa dilini ve yük vagonları, evcil atlar ve metal silahlar gibi teknik yenilikleri Avrupa’ya getiren Hint-Germen gruplarının bu bölgeden çıkmış olabileceği düşünülüyordu. 

Araştırmacılar şimdiye kadar, bu teknoloji transferinin, yer değiştiren kırsal toplulukların uzun mesafeli göçlerine ve ticaret bağlarına dayandığını ve bu hareketliliğin Orta Doğu ve Avrupa’yı birbirine bağladığını düşündüler. 

(Bronz Çağı Avrupa’sında Akdarı Çok Hızlı Benimsendi)

Şimdi ise uluslararası bir araştırma ekibi, bu toplulukların gerçekten bu kadar uzun mesafeler kat edip etmediğini sorguladı.

Beslenme, düşük hareketlilik seviyelerini ortaya çıkarıyor

Araştırmacılar, göçler hakkında sonuçlar çıkarmak için Bronz Çağı göçebe çoban topluluklarının diyetlerini yeniden yapılandırdılar. Analizleri, Kafkasya yaylalarında ve kuzeye komşu bozkırlarda bulunan tümülüslerden ve gömütlerden alınan iskelet kalıntılarına dayanıyor.

Çalışmanın yazarı Profesör Kurt Alt, ‘’Bu insan kemikleri ve dişleri arkeolojik hazinelerdir. Ekonomik stratejiler, bunlarla ilişkili hareketlilik modelleri ve sosyal farklılaşma hakkında daha derin anlayışlar kazanmak için temel kaynaklar.’’ diyor.

Araştırma ekibi, sekiz bölgeden alınan 150 bireyin iskelet kalıntılarının kemik kollajenindeki karbon ve nitrojenin izotopik bileşimini analiz etti. Ayrıca bilim insanları bu verileri 50 hayvanın kemik kollajenindeki izotop oranları ve o dönemin yerel bitki örtüsü ile karşılaştırdı. Kemik kolajenindeki izotop oranları, bir kişinin tükettiği temel gıda maddelerindeki izotop oranlarını yansıtıyor.

Sonuçlara göre, bu grupların diyetleri esas olarak kalıntılarının bulunduğu bölgelerdeki besin maddelerine dayanıyor.

Çalışmanın yazarlarından Sandra Pichler, ‘’Topluluklar görünüşte kendi ekolojik alanları içinde kaldılar ve bozkır, orman veya daha yüksek bölgeler arasında geçiş yapmadılar.’’ diye açıklıyor.

İzotop analizlerine göre et, süt ve süt ürünleri bu bireylerin temel gıdalarının büyük bir bölümünü oluştururken, yabani bitkiler tarafından da destekleniyordu. Bronz Çağı’nın sonuna kadar diyetleri daha çok ekili tahıllara dayalı olmaya başladı, dolayısıyla bu dönemlerde ana besin kaynağı darıydı. 

Kulaktan kulağa yayılan teknoloji transferi

Bu çalışmanın bulguları, Kafkas topluluklarının çok hareketli olmadıklarını ve büyük ölçekli göçler gerçekleştirmediklerini ortaya çıkarıyor, bu da MÖ 4. ve 3. binyılların devrim niteliğindeki teknik yeniliklerinin başka yollarla aktarıldığını gösteriyor. 

Dönemin toplulukları daha kısa mesafelerde hareket ettiyse, bronz işleme, atların evcilleştirilmesi ve metal silahlar gibi teknolojik bilgiler kulaktan kulağa aktarılmış olmalıydı. 


University of Basel. 21 Ekim 2020.

Makale: Knipper, C., Reinhold, S., Gresky, J., Berezina, N., Gerling, C., Pichler, S. L., … & Lyakhov, S. V. (2020). Diet and subsistence in Bronze Age pastoral communities from the southern Russian steppes and the North Caucasus. Plos one, 15(10), e0239861.

İstanbul Üniversitesi Tarihöncesi Arkeolojisi mezunu. Aynı okulda Tarihöncesi Arkeolojisi bölümünde yüksek lisans yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login