Cebinizde şıngırdayan bozuk paraların Antik Yunan’da kullanılan madeni paralara çok benzediğini biliyor muydunuz?
Toronto Üniversitesi’nden Ben Akrigg’in daha geniş bir kitleyle paylaşmaya hevesli olduğu bir görüşe göre, bozukluklarımızın, loonilerimizin (Bir dolar değerinde Kanada madeni parası) ve toonilerimizin (İki dolar değerindeki Kanada madeni parası) mevcut tasarımı 2.000 yıldan daha uzun bir süre önce kullanılanlarla neredeyse aynı.
Sanat ve Bilim Fakültesi klasikler bölümünde doçent olan Akrigg, ROMkomma projesi aracılığıyla 2.000’den fazla antik Yunan parasını incelemek, kataloglamak ve yayınlamak için bir akademisyen ekibi ve Royal Ontario Müzesi (ROM) ile birlikte çalışıyor.
Akrigg, “Yunan sikkeleri çok ilginç çünkü en azından Batı sikke geleneğinde neredeyse en eski sikkeler.” diyor. “Buradaki fikir, yüksek çözünürlüklü fotoğrafların ve güncel tanımlama, tarihleme ve yorumlarımızın, bunlara bakmak isteyen herkes için müzenin web sitesinde mevcut olmasını sağlamak.”
(İlgili: Roma Sikkelerinin Analizi, Finansal Krizin Kanıtlarını Gösteriyor)
ROMkomma projesi (komma, eski Yunanca’da “para baskısı” anlamına geliyor) geçen yıl başlatıldı. Akrigg, Boris Chrubasik, Kate Cooper ve yüksek lisans öğrencilerinden oluşan bir ekiple birlikte çalışıyor.
Projenin 2024 yılında tamamlanacak olan ilk aşaması, antik Yunanistan’ın iki bölgesinden yaklaşık 250 sikkeye odaklanıyor: Atina şehri (MÖ 6. yüzyıldan 1. yüzyıla kadar) ve Seleukos hükümdarlarının Helenistik imparatorluğunun şehirleri (MÖ 4. yüzyıldan 1. yüzyıla kadar).
Akrigg ve ekibi, her bir sikkenin ağırlığı, büyüklüğü ve boyutları, basıldığı yaklaşık tarih, üzerindeki işaretlerin ne anlama geldiği ve antik Yunan tarihindeki kullanımı ve önemine ilişkin diğer ilgili bilgiler gibi bilgileri sağlıyor.
Güncellenen bilgilerin büyük bir kısmı sadece Royal Ontario Müzesi dahili kullanımı için bir veri tabanında yer alırken, genel kullanıma açık küçük bir veri tabanı da mevcut.
Akrigg, “Bir dereceye kadar, ne tür sikkeler bastıklarını görerek Yunan şehirlerinin ekonomilerindeki ve günlük yaşamlarındaki ve paranın günlük kullanımındaki değişiklikleri izleyebiliyoruz.” diyor.
Veritabanını güncellemek için ekibin öncelikle Royal Ontario Müzesi’ndeki, bazıları onlarca yıllık olan orijinal dosyalara başvurması ve araştırma yeteneklerini iyi bir şekilde kullanması gerekiyordu.
Klasikler bölümünde doktora öğrencisi olan Anastasia Zabalueva, “En sevdiğim kısım ‘gizemli sikkeleri’ aramaktı.” diyor.
“Bazı eski basılı sikke resimlerinde yanlış envanter numaraları vardı ya da hiç numara yoktu, bu yüzden veri tabanındaki resim ve sikke sayfasını eşleştirebilmemiz için doğru numarayı belirlememiz gerekiyordu.”
Zabalueva ve meslektaşları, açıklamaların doğruluğundan emin olmak için dosya dolaplarını ve diğer kaynak materyalleri de araştırdı, bazen açıklamaları diğer uluslararası antik sikke koleksiyonlarındakilerle karşılaştırdı ve eşleştirdi.
Zabalueva, “Kendimizi bir gizemi çözen dedektifler gibi hissettik.” diyor.
Sikkelerin çoğu gümüştü ve hepsi elle yapılmıştı. Önce boş bir sikke ısıtılarak yumuşatıldı ve ön ya da “tura” tarafındaki tasarımı içeren bir kalıba yerleştirildi. Ardından diğer tarafın, yani ters ya da “yazı” tarafının tasarımını içeren başka bir kalıp yerleştirildi ve bir çekiçle vurularak tek bir darbede iki taraflı bir madeni para oluşturuldu.
Ekibin üzerinde çalıştığı bir grup sikke, MÖ 6. yüzyılın ortalarında kendi sikkelerini yaratan en eski Yunan şehirlerinden biri olan antik Atina’dan geliyor.
Akrigg, “Atina sikkelerine bakarsanız, çarpıcı olan şey, bizimki gibi parasal araçlar olan sikkeler olarak hemen tanınabilmeleri ve kısmen de birçok yönden cebimizdeki paralara benzemeleri.” diyor.
Bu sikkelerin çoğunun “ön” yüzünde, bilgelik ve savaş tanrıçası ve şehrin koruyucusu Athena’nın profilden bir görüntüsü yer alıyor. Sikkelerin diğer yüzünde ise baykuş ya da zeytin dalı gibi Athena ile ilişkilendirilen semboller yer alıyor.
Akrigg, “Baykuş, tanrıça ile ilişkilendirilen bir bilgelik sembolüydü, ancak baykuşların başka anlamları da vardı.” diyor.
Seleukos İmparatorluğu’nun daha sonraki sikkelerinde, başta Büyük İskender olmak üzere, sikkenin ön yüzünde hükümdarlar, arka yüzünde ise Zeus ya da Apollon gibi bir tanrının yanı sıra kaplumbağa, aslan, fil gibi çeşitli yaratıklar yer alıyordu.
Akrigg, “MÖ 4. yüzyılın sonunda, İskender’in halefi krallardan bazıları sikkelerine İskender’in portresini koydular, ancak bir süre sonra krallar, ‘Dur bakalım, neden kendimizi koymuyoruz?’ diye düşündüler. Böylece sikkeler, bölgelerinde kral olarak kendi meşruiyetlerini ortaya koymanın bir yolu haline geldi.” diyor.
Zabalueva için Royal Ontario Müzesi projesi, antik eserlerin analizinden ve hangi sikkede kimin yüzünün olduğunu belirlemekten çok daha fazlası; kültürel tarihe bir yolculuk.
“Sikkelerinde tasvir edilen her krallık toplum için çok önemli bir şeyi temsil ediyor: bu bir tanrı ya da tanrıça, bir hayvan, bir hükümdar ya da soyut bir sembol olabilir.”
“Bu bir değiş tokuş aracından çok daha fazlası. Aynı zamanda yerel kültürün, tarihin, gücün ve devlet propagandasının bir göstergesi.”
Bu gelenek nispeten değişmeden devam ediyor. Kanada madeni paralarının çoğunun bir yüzünde merhum Kraliçe 2. Elizabeth’in portresi, diğer yüzünde ise dalgıçkuşu, bir karibu ve bir kunduz bulunuyor.
ROMkomma, tamamlanması yıllar sürecek devasa bir proje olsa da Akrigg, sikkeleri ilk elden görmekten her zaman keyif alacağını söylüyor.
“Sikkeler seri üretiliyor ama el yapımı oldukları için her biri benzersiz. Hiçbir sikke birbirine tam olarak benzemiyor. Onlar eşsiz küçük sanat eserleri.”
University of Toronto. 19 Ekim 2023.
You must be logged in to post a comment Login