MS birinci yüzyılda, Roma’nın dört bir yanındaki insanlar sıklıkla korkunç kazalar yapan araba yarışlarına saplantılıydı.
Ancak bir yarışçı, 2.000’den fazla kez zafere imza attı. Flavius Scorpus, kariyerine bir köle olarak başladı, ancak daha sonrasında şöhretini ve servetini katladı.
Peki bunu nasıl yaptı? Katıldığı yarışlar ne kadar tehlikeliydi?
Uzmanlar bunu anlamak için bir Roma dönemi yarış arabası yaptılar ve test ettiler. Sonuç olarak bu arabaların yarış şovunu en üst düzeye çıkarmak için tasarlandığını, ancak sürücüyü korumak için çok az şey yapıldığını ortaya koydular.
(Bir Dönem İstanbul’un En Ateşli Yeri: Hipodrom)
Yarışçı Scorpus’un özellikleri ve heyecanlı at arabası yarışlarının tehlikeleri, Smithsonian Channel’ın yeni iki bölümlük belgesel dizisi “Rome’s Chariot Superstar’da” yer alıyor.
Vahşi yarış
Scorpus, oldukça genç bir yaşta Roma İmparatorluğu’nun uzak eyaletlerinde yarışmaya başladı. MS 90’da, henüz 21 yaşındayken Roma’nın en büyük stadyumu ve yarış pisti olan Circus Maximus’ta yarışıyordu.
Circus Maximus, Roma İmparatorluğu’nun 621 metre uzunluğundaki ve yaklaşık 150.000 izleyiciye ev sahipliği yapabilecek en büyük stadyumu ve yarış pistiydi.
Belgesel dizinin yönetmeni Jerry Toner, “Muhtemelen 10 yıllık kariyeri boyunca toplam 5.000 ila 6.000 yarışta yarışmıştı, yani yılda 500 veya 600 kez yarışıyordu.” diyor.
(Romalılar Kazanmak için Arabalarında Gizli Bir Teknik Kullanıyordu)
Toner, “Yarışlarda düzenli olarak hayatını tehlikeye atıyordu.” diyor.
Kahramanlıkları çok riskliydi, çünkü yarış araçlarından güvenlikten çok sürate önem verilmişti.
Yarış tarihçisi Mike Loades, Mısırlıların ve Hititlerin daha dayanıklı savaş arabalarından farklı olarak, Roma savaş arabalarının savaş için değil, gösteri ve hız için inşa edildiğini söylüyor.
Roma at arabaları üzerindeki tekerlekler küçüktü ve tahtadan ve ham deriden yapılmış arabalar hafifti; platform, arka akstan ön raya sadece yaklaşık 1 metreydi.
En fazla iki atın önderlik ettiği savaş arabalarının aksine, Roma at arabaları dört at tarafından çekiliyordu ve bu da çarpma ihtimalini kontrol etmelerini zorlaştırıyordu.
Loades, “Savaş arabalarında ayrıca önde bel hizasında raylar bulunur, böylece bir okçu dik dururken kendini destekleyebilir. Ancak Roma arabalarında, raylar çok daha düşük seviyedeydi; diz yüksekliğinde.” diyor.
Loades, yeniden inşa edilmiş bir yarış arabası ile test sürüşü yaptığında, bu tasarımın arabayı taşlardan ve atların attığı tozlardan koruduğunu gördü. Dengesini yitirdiği zaman ise, diz hizasındaki ray sayesine dayadığı tek dizi sayesinde ayakta kalabildiğini gördü.
“Roma’nın tiyatro fikri, heyecanı ve tehlikesiyle oynandığı için çok tehlikeli görünüyordu.”
Tipik bir Roma yarışında 12 araba, yani 48 at yanyana dizilirdi. Yarış başladığında, bu bir izdihamına benziyor olmalıydı.
Bu kalabalık alanda, yarış pistindeki en sık karşılaşılan risklerden biri, Romalılar’ın dediği gibi “gemi enkazları” idi. Zira arabaların takılıp çarpması durumunda, kalan yarışçılar için engel oluşturuyordu.
10 yıldan fazla bir süredir yarışan Scorpus’sun cesareti, ona bugün 15 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen altın miktarını kazandırmıştı.
Toner, “Araba yarışlarının süperstarı MS 95’te, yarış ortasında öldürüldü ve muhtemelen bu dramatik gemi enkazlarından birinde öldü.” diyor.
Live Science. Mindy Weisberger. 17 Nisan 2019.
You must be logged in to post a comment Login