Bir zamanlar Amerikaların en büyük kentinin eteklerinde yaşayan sıradan insanlar, hatta göçmenler bile eşit yaşam şartlarının tadını çıkarıyordu.
Her yıl milyonlarca turist şehrin güney ucunda yapılan keşiflerden daha uzakta, Teotihuacan’ın geniş başkentinin yükselen piramitlerini ve tapınaklarını ziyaret ediyor.
Orada kazıya başladığı sırada üç yapıda sıva üzerinde parlak renkli tablolar keşfeden arkeolog David Carballo, “Artık bu bölgedeki yaşamın oldukça iyi olduğunu görüyoruz” diyor.
(Ekonomik Eşitsizlik Tarımla Birlikte Avrasya’da Başladı)
Carballo’ya göre, şarkı söylüyor gibi görünen kuşlarla ve çiçeklerle süslenmiş Teotihuacan’ın merkezinden yaklaşık üç kilometre uzaklıkta bulunan bir cenneti hatırlatan duvar resimleri tam bir sürpriz olmuştu.
Carballo ve ekibi, yakınlarda zenginlik işareti olarak yeşim taşı, özenle oyulmuş bir taş maske ve Meksika’nın Pasifik ve Körfez kıyılarında deniz kabukları buldular.
Duvar resimlerinin keşfi, diğer antik uygarlıklara kıyasla yaklaşık MÖ 100’den MS 550 yılları arasında varlık gösteren Teotihuacan’ın tamamen farklı bir yol çizdiğini gösteriyor.
En büyük çağdaş Maya şehirlerinde ya da antik Roma ve Mısır’daki günlük yaşamda fakir ya da köleleştirilmiş kitlelerin küçük bir seçkinler grubu tarafından kontrol edildiği bir dönemde Teotihuacan’ın tahmini 100.000 olan nüfusunun çoğunun çok daha iyi durumda olduğu söylenebilir.
(Cinsiyet Eşitsizliği Tarım ile Beraber Ortaya Çıktı)
Arkeologlar şehrin zenginleşmesinde, mücevher ustaları, çömlekçiler, giysi üreticileri ve özellikle keskin bıçaklar yapan obsidyen işçileri tarafından gelişen zanaat temelli ekonominin katkısının olduğunu öne sürüyor.
Carballo ve meslektaşları, Teotihuacan’ın Tlajinga bölgesinde duvar resimlerinin bulunduğu bölgede, kullanım ömrü boyunca tahminen 200.000 bıçak üreten hareketli bir obsidyen atölyesini de kazdılar.
Şehrin La Ventilla bölgesinde, Teotihuacan’ın eşitlikçi karakterinin başka bir yönü ortaya çıktı. Teotihuacan’ın %90’ından fazlasının yaşadığı çok aileli taştan yapılar.
Bir alan üzerine boyanmış son derece nadir oymalara rağmen turistlere yasak olan alan, La Ventilla’daki site şeklindeki binaların dar sokakları yoğun bir şehirsel varlığa işaret ediyor.
Bu sitelerde beyaz kireç sıva zeminler, drenaj sistemleri, açık hava avluları ve duvar resimleri bulunuyordu.
Mexico City’nin 48 km kuzeydoğusunda yer alan Teotihuacan, MS 350 yıllarında sona eren yüzyıl süren bina sayısındaki patlama sayesinde bu tür 2.000’den fazla çok ailelerin kaldığı bileşik yapılara sahipti.
La Ventilla’nın kazısına öncülük eden arkeolog Ruben Cabrera’ye göre, Teotihuacan’ın toplu konutları antik çağda diğerlerine göre daha eşitlikçi bir yaklaşım olduğunu gösteriyor.
“Eşitsizlik, baskın bir grubun ve bastırılan grubun olduğu Roma veya diğer yerler kadar belirgin değildi.”
Cabrera, bu bölgede yüzyıllardan beri yapılan kazılarda hiçbir kölelik kanıtı bulunmadığını belirtiyor.
Göçmenler şehri
Teotihuacan’da bir araştırma laboratuvarına liderlik eden arkeolog Michael Smith, şehrin evlerinin büyüklüğüne göre şehir için bir zenginlik ölçüsü hesapladı.
1.0 değerinin sadece bir hane halkının her şeye sahip olduğu, 0 değerinin ise tamamen eşitliği gösterdiği bir ölçekte, Teotihuacanlıların “Gini skorunu” 0.12 olarak hesaplandı. Smith, sanayi öncesi bir toplum için bunun şaşırtıcı derecede düşük bir seviye olduğunu söylüyor.
Smith, ilk tepki olarak bunda bir hata olduğunu düşündüğünü belirtiyor.
“On Bin Yıllık Eşitsizlik” kitabının yazarı Smith, daha büyük bir veri kümesi kullanarak skoru yeniden hesaplamayı planlıyor. Yapacağı yeni çalışmada skorun biraz yükselmesini beklerken, muhtemelen Roma, Pompeii veya Mısır, Kahun’daki skorlardan çok daha düşük olacağını söylüyor.
Smith ayrıca Teotihuacan’ın çöküşünden sonra binyıldan fazla bir zamanda kurulan Aztek bölgelerindeki kazılarla karşılaştırmalar yapıyor.
Ortalama Teotihuacan ev halkı yaklaşık 200 metrekarelik bir yaşam alanına, kabaca bir tenis kortunun büyüklüğüne sahipken tipik Aztek konutları yaklaşık 25 metrekare.
Mezar verileri ise Teotihuacan halkının seçkinlere benzer bir uzunluğa ulaştığını ve yapı bileşiklerine gömülen erkeklerin, şehrin merkezindeki Ay Piramidi’nin yakınında bulunanlardan sadece 1 cm daha kısa olduğunu gösteriyor.
Buna karşılık buradaki halk, Yunanistan’ın Miken kentindeki soylulardan 6 cm daha kısaydı ve Mısır’daki hanedan üyelerinden 9 cm daha kısaydı.
Arkeolog Linda Manzanilla, iki büyük volkanik patlamanın ardından Teotihuacan’a yerleşen farklı etnik kökenlerden göçmen topluluklarının olduğunu, bunun nedeninin ise muhtemelen daha fazla toplumsal yönetime ve kaynaklara erişime ihtiyaç duymuş olabileceklerini söylüyor.
Manzanilla, ilk olarak 1980’lerin ortalarında, sıva işçilerinin yaşadığı ve mika ve ince seramikler gibi lüks mallara erişebildiği kuzeydoğu kenarındaki bölgede bir yapı bileşimi kazdı.
Manzanilla, küller altına gömülen alanlardan kaçan mültecilerin, sosyal gruplara bireylerden daha fazla değer veren bir şehirdeki çalışma programları aracılığıyla buraya ayak uydurduğunu savunuyor.
Reuters. 19 Aralık 2019.
You must be logged in to post a comment Login