Amerika Yerlilerinin Tıpta Devrim Yaratan 7 Buluşu

İster asma köprüler gibi önemli yapıların icadı olsun, ister lakros gibi spor dalları… Bugün modern kültürde var olan ve sayısı azımsanmayacak birçok unsur, Amerika kıtası “yeni gelenler” tarafından işgal edilmeden çok önce ortaya çıkmıştı bile.

Amerika kıtasında, hastalarını tedavi eden yerliler, Vernier’in gravürü. C: Ambrosian Library

Hastalıklar için önleyici tedbirlerden, tıbbın uygulanmasına kadar uzanan ve dünyanın sağlık sistemini oluşturan bu uygulamaların ve yeniliklerin çoğunu yine bu atalara ve şifacılara borçluyuz. 

(Amazon’da Dev Yaratıkların 12.600 Yıllık Çizimleri Bulundu)

Bu yazıda, tıpta ve halk sağlığında her gün kullanılan ve Yerli Amerikalılara borçlu olduğumuz yedi buluşu sizler için derledik. Muhtemelen bunlar olmadan çok da uzun yaşayamazdık.

1. Şırınga

1853’te Alexander Wood adlı İskoç bir doktor ilk hipodermik şırıngayı yaratmıştı, ancak tarihi bundan çok daha eskiye dayanan başka aletler de vardı. Yerli halklar, kolonizasyondan önce, sıvıları içerisinde tutabilen, hayvan mesanesine bağlı, ucu keskinleştirilmiş, içi boş bir kuş kemiği kullanarak, istedikleri sıvıları vücuda enjekte ediyorlardı. Bu ilk şırıngalar, ilaçları vücuda enjekte etmekten yaraların nemli tutulmasına kadar birçok şeyi yapmak için kullanılıyordu. Ayrıca bu aletlerin kulakları temizlemek ve lavman için kullanılması gibi çeşitli başka yönleri de vardı.

2. Ağrı Kesiciler

Yerli Amerikan şifacıları ağrı kesmede, dünyanın en iyileri arasındaydı diyebiliriz. Örneğin, söğüt ağacı kabuğunun bir anti-enflamatuar ve ağrı kesici özellikleri için yutulduğu yaygın olarak bilinmektedir. İçerisinde salisin adı verilen ve tüketildiğinde günümüz aspirin tabletlerindeki aktif bileşenlerden meydana geldiği doğrulanmış bir kimyasal barındırır.

Birçok sindirilebilir ağrı kesiciye ek olarak merhemler de sıklıkla yaralar, kesikler ve çürükler için kullanılmıştır. İyi belgelenmiş iki ağrı kesicilerine örnek olarak, kapsaisin (bugün hala biberden türetilen bir kimyasal) ve ağrı kesici merhem olarak kullanılan boru çiçeğini (Jimsonweed) bilmekteyiz.

3. Doğum Kontrol Hapı

Ağızdan alınan doğum kontrol hapı, 1960’larda hamileliği önlemenin bir yolu olarak tanıtıldı. Ancak zaten çok daha önce, yerli kültürlerin buna benzer uygulamaları vardı. Bitki temelli uygulamalar (kenevirotu ve inciotu bitkilerini yutmak gibi), istenmeyen hamileliği önlemek için Batı icadı ilaçlardan en az iki yüzyıl önce kullanılıyordu. Şu anki oral kontrasepsiyon kadar etkili olmasalar da, kontraseptif (gebeliği önleyici) özelliklere sahip olduklarını öne süren çalışmalar var.

4. Güneş Kremi

Kuzey Amerika yerlileri, şu an bilinen kadarıyla 2.500’den fazla bitki türünü tıbbi amaçlar için kullanıyor. Yüzlerce yıldır birçok yerli kültür, cildi güneşten koruyan ürünler oluşturmak için öğütülmüş bitkileri suyla karıştırarak elde ettikleri ortak bir cilt uygulamasına sahipti.

Ayçiçeği yağı, sarı şebboy ve aloe vera bitkilerinden elde edilen özlerin tümü, cildi güneşten korumada kullanılmış. Balıklardan elde edilen hayvansal katı ve sıvı yağların da güneş kremi olarak kullanıldığı da kayıtlara geçmiştir.

5. Biberon

Bugünün standartlarına göre hijyenik veya güvenli olduğunu söyleyemeyeceğiz, ancak Amerikan yerlileri bizden çok önce, bebekleri beslemeye yardımcı olmak için şişeler yaptılar. Alet, kuş ve ayı parçalarından oluşuyordu. Ayının bağırsaklarını temizledikten, kuruttuktan ve yağladıktan sonra, içi boşaltılmış bir kuş tüyü meme başı olarak takılarak, yemiş, et ve su karışımlarının bebekler tarafından emilmesi sağlanıyordu. 

6. Gargara ve Ağız Hijyeni

Kıtadaki kabilelerin diş temizliği için çeşitli bitkiler ve yöntemler kullanmalarının yanı sıra, daha sonradan gelen Avrupalılardan daha etkili diş hekimliği uygulamalarına sahip olduğu da biliniyor. Bazı bölgelerde ağız gargarasının ağzı temizlemek için “gold thread” adı verilen bir bitkiden yapıldığı biliniyordu. Ayrıca birçok yerli kültür bu bitkiyi diş çıkaran bebekler için ağrı kesici ve enfeksiyon önleyici olarak yedirmiş veya doğrudan diş etlerine sürerek de kullanmıştır.

7. Fitiller

Hemoroid yeni bir şey değil. Hemoroid hastalığı genellikle ölümcül olmasa da, günümüz çözümlerinden ve beslenme değişikliklerinden önce, Amerika’daki Yerli halklar kızılcık ağaçlarından fitiller yapıyorlardı. Kızılcık bugün hala (sık olmamakla birlikte) harici olarak yaralar için kullanılmaktadır. Ancak bu kabileler, yüzlerce yıl önce, hemoroitleri tedavi etmek için kızılcık ağacını nemlendirip, sıkıştırarak küçük tıkaçlar haline getirildiler.

Günlük hayatımızda halk sağlığı ve tıbbın bizi güvenli ve sağlıklı tutmada oynadığı rolü pek düşünmeyiz. Ancak bizi bugün bulunduğumuz noktaya getiren parlak yenilikleri ve mucitleri bilmeden, her şeyi hafife almak kolaydır. Çoğu antik uygulamayı, günümüzde sterilize ettik, geliştirdik ve mükemmelleştirdik. Ancak işin özünde, atalarımızın çok ötesinde bir yerde değiliz. Aslında biz de onların yaptıklarını yapıp, hastalıklara yönelik etkili yöntemler ve maddeler üretmek için toprağı ve kaynaklarını nasıl kullanacağını bilen şifacıları taklit ediyoruz. 

Teknoloji bizi sürekli ileriye götürürken, geleceğe doğru büyürken, köklerimizin hala tarihe bağlı olduğunu asla unutmayalım.


Forbes. 29 Kasım 2020.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Arkeoloji bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji öğrencisi. Sosyoloji yüksek lisansı icin hazırlanıyor.

You must be logged in to post a comment Login