Kızıl geyikler yaşlandıkça hastalık riskini azaltmak için daha az sosyalleşiyor ve serçeler akranları öldükçe sosyal bağlantılarını azaltıyor.
Yeni araştırmalar, kızıl geyiklerin yaşlandıkça hastalık riskini azaltmak adına daha az sosyalleştiğini, ev serçelerinin ise akranları öldükçe sosyal bağlantılarının azaldığını gösteriyor. Bu bulgular, yaşlandıkça sosyal alışkanlıklarını değiştiren tek canlının insanlar olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
Yakın zamanda Philosophical Transactions of the Royal Society B dergisinin, doğal dünyada yaşlanmayı ve toplumu ele alan özel sayısında yayımlanan bir derleme, Leeds Üniversitesi’nden altı çalışma dahil toplam 16 araştırmayı bir araya getiriyor.
Kızıl geyikler üzerine yapılan bir araştırma, yaşlanan dişi geyiklerin giderek daha az sosyalleştiğini ve böylelikle rekabeti azaltıp parazit enfeksiyonu riskini düşürdüğünü ortaya koyuyor. Bu sonuçlar, İskoçya’nın Rum Adası’ndaki vahşi bir geyik sürüsünü izleyen uzun soluklu bir projeden elde edilen verilere dayanıyor.
Leeds Üniversitesi Biyoloji Fakültesi’nden ve özel sayının editörlerinden Dr. Josh Firth, genellikle önceki araştırmaların yaşla birlikte daha az sosyalleşmeyi, yani “sosyal yaşlanma”yı potansiyel olarak olumsuz değerlendirdiğini belirtiyor. Ancak son çalışmalar, yaşla birlikte değişen sosyal alışkanlıkların aslında bireyler için faydalı olabileceğini gösteriyor.
(İlgili: Yaşlanan Maymunlar, İnsanlar gibi Sosyal Çevrelerini Küçültüyor)
Firth’e göre, bu tür etkiler, bireylerin enfeksiyon riskine karşı daha savunmasız hale geldikçe sosyal etkileşimlerden kaçınabileceği toplumlarda beklenebilir. Firth, “Hayvan popülasyonları, yaşlanmanın toplumları nasıl şekillendirdiğine dair temel kuralları incelemek için harika bir model sunuyor,” diyor.
Tıpkı 2020 ve 2021 yıllarındaki pandemi döneminde, yaşlı insanların Covid-19’dan korunmak için sosyal temaslarını sınırlamaları gibi, yaşlı dişi geyikler de daha az sosyalleşerek belirli parazit enfeksiyonlarına yakalanma olasılığını düşürüyor.
Firth, vahşi hayvanların yaşla birlikte değişen sosyal davranışın getirilerini anlamak açısından iyi bir model sunduğunu vurguluyor. Bu, özellikle yaşlandıkça hastalıklardan korunmak için sosyal bağlarını azaltan bireyler konusunda önemli bir örnek teşkil ediyor.
Uluslararası işbirliğiyle hazırlanan özel sayı, farklı türlerin nasıl yaşlandığını, bunun sosyal etkileşimlerini nasıl şekillendirdiğini ve toplumları için ne anlama geldiğini mercek altına alıyor.
Trinity College Dublin’den ortak yazar Dr. Greg Albery, “Yaşlanma evrensel bir süreç olduğundan ve tüm hayvanlar bir tür sosyal bağlamda yaşadığından, ayrıntılı olarak tartıştığımız konuların gerçekten çok geniş kapsamlı etkileri olabilir. Yaşlanma ve sosyal davranışların türler arasındaki çeşitliliğini anlayarak, kendi toplumumuzu şekillendiren süreçleri, özellikle yaşlanmanın anlaşılmasının çok önemli olduğu şu dönemde, aydınlatmayı umuyoruz” diye belirtiyor.
Bir diğer araştırma ise sıradan bir bahçe kuşu olan serçelerin bile yaşlandıkça sosyal davranışlarını değiştirdiğini ortaya koyuyor. Çalışmanın ortak yazarlarından Dr. Jamie Dunning, “Çalışmamız, memeliler gibi kuşların da yaşlandıkça sosyal ağlarının boyutunu azalttığını öne süren ilk çalışmalardan biri. Özellikle arkadaşlıkların sayısı ve bir kuşun daha geniş sosyal ağda ne kadar merkezi olduğu yaşla birlikte azalıyor” diye belirtiyor.
Dunning’e göre, bu sonuçlar, yaşlı kuşların kendi yaş grubundaki arkadaşlarının ölmesi nedeniyle yeni ilişkiler kurmakta zorlanmasıyla ilgili olabilir. Öte yandan genç bireyler, üreme veya yaşamlarına dair bilgi toplama gibi nedenlerle geniş sosyal bağlar kurmaya daha çok ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla yaşlı bireyler için sosyal bağların faydası gençlere göre daha sınırlı olabilir.
Serçe çalışması, İngiltere’nin Lundy Adası’nda yürütülen uzun soluklu bir araştırmaya dayanıyor. Imperial College London’dan Dr. Julia Schroeder’in liderliğindeki ekip, bu kapalı ada popülasyonundaki her serçeyi doğumdan ölüme kadar ve her aşamada olağanüstü ayrıntılarla izleyebiliyor. Schroeder, ilerleyen dönemde bireysel arkadaşlıkların ne zaman ve nasıl şekillendiğini daha ayrıntılı incelemek istediklerini söylüyor.
Derlemede yer alan çalışmalar, yaşlanmanın sosyal etkilerinin çok genel bir biyolojik fenomen olduğunu, hatta meyve sineklerine kadar uzandığını gösteriyor.
Derleme aynı zamanda böceklerin sosyal yaşamlarını da ele alıyor. Araştırma lideri Profesör Amanda Bretman, insanlarda zayıf sosyal çevrenin sağlıklı yaşlanma üzerinde sigara ya da obezite kadar güçlü bir etkiye sahip olabildiğini, benzer durumun diğer hayvanlar için de geçerli olduğunu vurguluyor.
Bretman, “Çoğu çalışma, şempanzeler veya arılar gibi karmaşık toplumlara sahip olduğunu düşündüğümüz hayvanlara odaklanıyor. Biz, genellikle karmaşık sosyal yaşamlara sahip olduğunu düşünmediğimiz böceklerde bile sosyal çevrenin ömür ve yaşlanma üzerinde büyük etkileri olduğunu sistematik bir şekilde inceledik” diye belirtiyor.
Bretman, araştırmaların ilginç örüntüler ortaya çıkardığını, cinsiyetlerin yaşlanmaya farklı tepkiler verdiğini, sosyal çevrenin bireyin gelişim veya yetişkinlik döneminde farklı etkiler yaratabildiğini ve sosyal partnerlerin yaşının da önemli olduğunu söylüyor.
Drosophila meyve sineklerinin laboratuvar ortamında kolayca manipüle edilebilmesi sayesinde, ekip sosyal yaşlanmanın nedenlerini daha ayrıntılı ve mekanik düzeyde inceleyebiliyor. Bu da ileride insanlarda sağlıklı yaşlanmayı destekleyecek yeni müdahalelere kapı aralayabilir.
Dr. Firth, hayvan sistemlerinin yaşlanan toplumlara ilişkin temel anlayışımızı geliştirmek için artık yaygın olarak elverişli görüldüğünü belirtiyor.
Leeds Üniversitesi. 28 Ekim 2024.
Makale: Firth, J. A. , Albery, G. F., Bouwhuis, S., Brent, L.J.N., Salguero-Gómez, R. (2024). Understanding age and society using natural populations. Phil. Trans. R. Soc., 379, 1916.
You must be logged in to post a comment Login