Gorillerin Neden Bu Kadar Küçük Penisleri Var?

Gorillerin küçük penislerine neden olan aynı genetik mutasyonlar, insan erkeklerde kısırlığa sebep oluyor olabilir.

Genetik bir çalışma, hem gorillerin küçük penisleriyle hem de erkeklerdeki üreme sorunlarıyla bağlantılı olabilecek düzinelerce geni tespit etti. C: Pixabay

Bilim insanları, erkeklerde kısırlığa neden olabilecek daha önce bilinmeyen genleri araştırmak için goril genomunu kullandılar.

Gümüş sırtlı goriller; etkileyici, kocaman fizikleriyle ve oldukça küçük cinsel organlarıyla ünlü. Şimdilerde bilim insanları, bu maymunların küçük uzuvları ile erkeklerdeki kısırlık sorunu arasında potansiyel bir genetik bağlantı keşfettiler.

Ortalama olarak sadece 3 santimetre uzunluğunda olan yetişkin erkek gorilin (Gorilla) penisi, tüm maymunlar arasında görülen en küçük cinsel organ olma özelliğini taşıyor. Gorilin genital organ boyutu, diğer primatlara kıyasla düşük sperm sayısı, zayıf hareketliliğe sahip sperm ve yumurtalara bağlanma yeteneğinin azalması gibi üreme kapasitesindeki diğer eksikliklerle birlikte görülüyor. 

Bunların insanları da etkileyebilecek üreme sorunları olduğu düşünüldüğünde, tüm erkek gorillerin bu özellikleri paylaşıyor olması şaşırtıcı görünebilir. Ancak yeni çalışmanın başyazarı Jacob Bowman, bunun gorillerin çiftleşme sistemiyle açıklanabileceğini söylüyor.

(İlgili: Garip Şekilli Penis Kemikleri Rakip Spermleri Çıkarıyor Olabilir)

Goriller, baskın bir erkeğin sürüdeki neredeyse tüm dişilere erişiminin olduğu çok eşli bir sistemde yaşıyor. Gümüş sırtlı bu bireylerin hantal fiziği, eş bulma konusunda hiçbir sorun yaşamadığı anlamına geliyor ve bu nedenle sperminin diğer erkeklerin spermleriyle rekabet içinde bulunması gerekmiyor. Böylelikle çok sayıda, oldukça hareketli spermler mevcut olmaksızın yavru meydana gelebiliyor. Teori, bu sperm rekabeti eksikliğinin gorillerin küçük cinsel organlarının evrimine yol açtığını savunuyor. 

Bowman, “Bu durum, araştırmacıların genetik düzeyde spermatogenezle (sperm üretimi) ilişkili genler bulup bulamayacağımızı veya düşük kaliteli sperm oluşumuna yol açıp açmadığını merak etmelerine sebep oldu.” diyor. Goriller ve insanlar aynı genlerin büyük çoğunluğunu paylaşıyorlar- bu nedenle araştırmacılar gorillerde şüpheli genleri belirleyebilirlerse, dikkatlerini insan genomuna çevirebilirler.

Yale Tıp Fakültesi’ne göre Amerikalı çiftlerin yaklaşık yüzde 15’i çocuk sahibi olmakta zorluk çekiyor ve bu vakaların yarısından fazlası erkek kısırlığıyla ilgili. Oxford Üniversitesi’nde halk sağlığı alanında doktora öğrencisi Vincent Straub, kısırlık vakalarının yaklaşık yüzde 30’unun genetik bir temele sahip olduğunu ifade ediyor. Ancak erkek kısırlığında rol oynayan genler yeterince anlaşılabilmiş değil.

Bu genetik temeli çözmeye yardımcı olmak için Bowman ve meslektaşları, 261 memelide 13.000’den fazla genin bulunduğu bir veri tabanını detaylıca incelediler. Bu, gen dizilerine bakmayı ve bunların ilgili hayvanlarda zamanla nasıl değişim gösterdiğini dikkate almayı içeriyordu. Bowman amacın, hayat ağacının goril dalındaki belirli genlerin önemli ölçüde azalmış oranlarda evrimleşip evrimleşmediğini görmek olduğunu söylüyor.

Bu, bir popülasyonun hayatta kalmasını engelleyebilecek genetik mutasyonlardan kurtulmak için güçlü bir baskı olmadığında gerçekleşebilir- örneğin gorillerin düşük kaliteli spermleriyle ilgili olanlar. “Gevşek arındırıcı seçilim (Relaxed purifying selection)” adı verilen bu süreç, görünüşe göre zararlı mutasyonların bir türde yaygınlaşmasıyla sonuçlanabilir.

Veriler, bu tür bir seçilimi deneyimleyen goril soyunda 578 gen olduğunu ortaya koydu. Bir analiz ve mevcut veriler, bu genlerin çoğunun sperm yapımında rol oynadığını öne sürüyor. Ancak, belirlenen genlerin hepsinin erkek üreme performansında bilinen rolleri yoktu.

Bu genlerin işlevlerini daha iyi anlamak için ekip, biyolojide yaygın olarak kullanılan bir genetik model olan meyve sineğine (Drosophila melanogaster) yöneldi. Erkek sineklerdeki her bir geni sistematik olarak susturarak böceklerin üreme yeteneklerini etkileyip etkilemediklerini incelediler. Bu şekilde, daha önce erkek üreme performansı ile ilişkilendirilmemiş 41 yeni gen ortaya çıkardılar.

Araştırmacılar daha sonra, semen sıvısında çok az miktarda sperm bulunan veya hiç sperm bulunmayan 2.100 kısır erkeğin verilerini içeren bir genetik veritabanı kullanarak belirli noktalar ile insanlar arasında bağlantı kurdular. Ayrıca gorillerde belirledikleri genlere odaklanarak, kısır olmayan erkeklerin verilerini incelediler. Gevşek seçilime uğramış goril genlerinin 109’unda, kısır erkeklerin kısır olmayan erkeklerden daha fazla işlev kaybına sebep olan mutasyon taşıdığını buldular. İşlev kaybı mutasyonları, bir genin kodladığı proteini oluşturma yeteneğini azaltıyor.

Bu genlerin insanlarda erkek üreme kapasitesi üzerinde rol oynaması muhtemel olsa da, vücutta tam olarak nasıl çalıştıklarını öğrenmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Straub, kısırlığın çok karmaşık olduğunu ve her şeyin genetikle ilgili olmadığını vurguluyor. Bunu tam olarak anlamak için bilim insanlarının farklı genlerin birbirleriyle, bir organizmanın çevresiyle ve davranışlarıyla nasıl etkileşimde bulunduğunu hesaba katmaları gerekiyor.

Straub, “Gorillerden elde edilen bulgular, bu genlerin ve onlarla yakından ilişkili diğerlerinin insanlarda doğurganlığı nasıl etkileyebileceği konusunda gelecekteki araştırmalara kapı açıyor.” diyor.


Live Science. 21 Mayıs 2024.

Makale: Bowman Jacob D., Silva Neide, Schüftan Erik, Almeida Joana M., et al. (2024). Pervasive relaxed selection on spermatogenesis genes coincident with the evolution of polygyny in gorillas. eLife.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi.

You must be logged in to post a comment Login