Stonehenge yakınlarında keşfedilen büyük çukurlardan oluşan çember, Britanya’daki en büyük tarih öncesi anıt olabilir.
Yapılan testler, çukurların 4.500 yıldan da uzun bir süre önce Neolitik Çağ insanları tarafından kazıldığını ortaya koyuyor.
Uzmanlar 20 (ya da daha fazla) çukurun, Stonehenge’e bağlı kutsal bir alana bir sınır olarak hizmet etmiş olabileceğine inanıyor.
“Çukurların ve çemberin boyutunun Birleşik Krallık’ta başka tek bir örneği dahi yok.” diyor araştırmanın lideri Profesör Vince Gaffney.
(Stonehenge ve Benzeri Megalitlerin Kökeni Bulundu)
Çapı 10 metreden fazla, boyu ise 5 metre olan çukurlardan oluşan 2 kilometre genişliğindeki çember; Britanya’daki diğer bütün tarih öncesi anıtlardan önemli ölçüde büyük.
Projede farklı üniversitelerdeki araştırmacılardan oluşan bir ekip çalıştı. Çukurlar, Stonehenge’e 3 kilometre uzaklıktaki Durrington Duvarları olarak adlandırılan yerleşim yerini çevreliyor. Bu çukurlar uzaktan algılama teknolojisi sayesinde ve örnekleme yardımıyla keşfedildi.
Profesör Gaffney, “Keşif; Neolitik Çağ topluluklarının, kozmolojik inanışlarını, daha önce öngörmediğimiz biçimde, belirli yöntemlerle ve hesaplamalara dayanarak kaydetme kapasitesi ve tutkusuna sahip olduğunu ispatlıyor.” diyor.
“Stonehenge etrafındaki alan, dünya üzerinde en çok araştırılan ortamlar arasında yer alıyor.” diye ekliyor. “Yeni teknolojinin kullanımının, böyle muazzam tarih öncesi yapıların keşfini sağlaması dikkate değer.”
“İlk fark edildiklerinde, çukurların doğal oluşumlar olduğu düşünülmüştü. Daha sonra, jeofiziksel araştırmalar sonucunda noktaları birleştirebildik ve devasa ölçekte bir şekil olduğunu görebildik.”
Prof. Gaffney çukurların özelliklerini tam olarak anlayabilmek için düzgün bir kazı çalışması gerektiğini düşünse de ekip; bu çukurların bir sınır olarak kullanıldığına, belki de Durrington Duvarları’nı özel bölge olarak işaretlediklerine ya da Stonehenge ve Durrington alanları arasındaki farkı vurgulama görevi gördüklerine inanıyor.
Prof. Gaffney; çemberi meydana getirmenin ne kadar sürdüğünü tahmin etmenin zor olduğunu, ancak manuel taş aletler kullanıldığı göz önüne alındığında bu boyutlardaki çukurları meydana getirmek için hatrı sayılır derecede bir çaba gerektiğini söylüyor.
“Çukurlar muazzam derecede büyük. Anlayabildiğimiz kadarıyla çukurlar, dikey konumda; bu yüzden bir tür sütuna etki edebilecek hiçbir daralma göremiyoruz. Alüvyon dolguların bazıları, çukurların nispeten yavaş dolduğu yöndeki tahminleri destekliyor. Diğer bir deyişle çukurlar kazılmış ve açık bırakılmışlardı.” diye ekliyor Prof. Gaffney.
Dr. Richard Bates bu yapının, hayal edilenden çok daha karmaşık bir topluma ışık tuttuğunu söylüyor. Meslektaşı Tim Kinnaird ise “Çukurlardaki tortular, arkeologların, Stonehenge’in son 4.000 yıldaki detaylı hikayelerini yazmalarına yardımcı oldu.” diyor.
Stonehenge Dünya Miras Alanı hususunda çalışan arkeolog Dr. Nick Snashall; keşfi, “hayret verici” olarak nitelendiriyor ve şöyle söylüyor: “Stonehenge’i inşa edenlerin yaşamını sürdürdüğü yer olduğu ele alındığında Durrington Duvarları, daha geniş bir Stonehenge ortamının kilidini açan anahtar görevi görüyor; bu hayret verici keşif bize, Neolitik Çağ’daki atalarımızın yaşamları ve inanışlarına dair bir içgörü sunuyor.”
Ekip, bu sıra dışı keşfi ortaya çıkarmak için, gelişmiş arkeolojik saha çalışmalarıyla eski moda dedektiflik işini harmanladı ve Stonehenge’in hikayesine tamamen yeni bir bölüm ekledi.
BBC. 22 Haziran 2020.
You must be logged in to post a comment Login