Arkeologlar, gizemli bir İber medeniyetine ait “Baza Leydisi” lakabı verilen bir cenaze heykelini bulduklarında oldukça heyecanlandılar.
Güney İspanya’daki küçük bir kent olan Baza’nın kuzeyinde, “Cerro del Santuario” olarak bilinen, Roma dönemi öncesi bir mezarlık yatıyor. 1971’de yapılan kazılar sırasında, bir Temmuz sabahı, parlak Endülüs güneşinin altında, arkeologlardan birinin aleti sert bir nesneye vuruyor. Arkeolog Francisco José Presedo, renkli bir taşa benzetilen bu nesneye baktığında etkileyici bir şey görüyor. Üzerindeki toprak temizlendikçe, yer altında geçirdiği 2.400 yılın ardından nihayet gün yüzü gören bir kadın yüzü ortaya çıkıyor.
(Dövmeli Cao Leydisi’nin Yanına Gömülenlerle Akrabalığı Araştırılıyor)
Bugün Baza Leydisi olarak bilinen, yaklaşık 120 cm uzunluğundaki kireçtaşı heykel, mücevherler takmış, zengin giysiler giyen ve kanatlı bir tahtta oturan bir kadını tasvir ediyor. Bir zamanlar canlı renklerle boyanmış eser, hala yanaklardaki kırmızılık ve pelerindeki kırmızı-beyaz karelerde olduğu gibi boya izleri taşıyor. Sağ tarafındaki bir bölümün içinde, yakılmış insan kalıntıları bulunması, Baza Leydisi’nin cenaze küllerinin saklanması için MÖ 380 civarında yapılan bir küp olduğunu doğruluyor.
Baza Leydisi, İspanya’da bulunan ve taştan yontulmuş diğer kadın figürlerine, örneğin Elche Leydisi’ne benziyor. Elche Leydisi, 1897’de keşfedilen benzer başka bir eser. İki heykel de zengince boyanmış ve İber giysileri, başlıkları, kolye ve küpeleri ile donatılmış.
Bu eserler, Roma dönemi öncesi İberliler’in eserleri. İber kültürü, pek çok yönüyle hala gizemini koruyan bir kültür. Ancak, ayrıntılı süslemeleriyle Baza Leydisi, kimin mezarı olduğuna dair araştırmacılara dikkat çekici ipuçları sunuyor.
Aynı zamanda, heykelin detayları, İberlileri Akdeniz’deki Roma ve Kartaca gibi diğer kültürlere bağlıyor. İberlilerin anavatanı, Baza Leydisi’nin yapılmasından sonra, bu iki gücün çatışması sırasında yerle bir olmuş.
Gizemli Kültür
Antik Çağ yazarları, günümüz İspanyası’nda yaşayan insanlara o zamanlar “İberli” diyorlardı. Arkeologlar ise, bu tanımlamayı daha sınırlı bir şekilde, aynı bölgede yaşamış Bronz Çağı insanlarını tanımlamak için kullanıyor.
Bu insanlar “Argar” olarak bilinen, hiyerarşik, yaklaşık MÖ 1000’de yıkılma dönemine giren ve nihayetinde MÖ 1500 civarında yıkılan bir toplumun soyundan gelerek, daha karmaşık bir İberya toplumu oluşturmuş. Argar ataları gibi, metal işçiliğinde yetenekli olan bu toplum, doğu Akdeniz tüccarlarıyla ticaret yaparak zenginleşmiş.
MÖ 8. yüzyılda, Kelt göçmenler İspanya’nın kuzeyine, batısına ve merkezine ilerlemeye başladılar. İberyalı halk ile karışıp melez bir “Kelt-iberyalı” kültür oluşturdular. Ancak, Keltler, Akdeniz’in güneydoğu kıyılarındaki dağlık arazilere girmediler. Bu durum, bu bölgede İberyalı halkın büyük oranda saf kalmasını sağladı.
Keltler’in dili, (dünyadaki diğer 445 dil gibi) Hint-Avrupa kökenli. Ancak, İberyalılar’ın anadilinin kökeni hakkında çok fazla şey bilinmiyor. İberya dilindeki yazıtlar, Fenike alfabesiyle bazı benzerlikler taşıyor; ama İber dilinin nasıl işlediği büyük ölçüde bilinmiyor. Bu, akademisyenleri büyük ölçüde antik İberyalılar ve kültürleri hakkında bilgi toplanması için arkeolojiye bağımlı kılıyor.
Güneydoğudaki tüm İber kabileleri arasında özellikle bir tanesi MÖ 3 ve 4. yüzyıllarda en ilham vereni olmuş. Romalılar daha sonra bu topluluğu, başkentleri Basti’den yola çıkarak Bastetani olarak adlandırdılar. Bugün Baza olarak bilinen kent, yaklaşık 50 yıl önce Baza Leydisi’nin bulunduğu yer.
Leydi’den öğrenmek
İberya üzerine çalışma yapan akademisyenler, Baza Leydisi’nin yanında yakılmış insan kalıntılarının, MÖ 380 civarında ölen aristokrat Bastetani kadını olduğunu düşünüyor.
İspanya’da bulunan diğer kadın cenaze anıtlarının aksine, ki bunların yeri değiştirilerek asıl gömü bölgelerinden çıkarılmıştı, Baza Leydisi kendi yerinde keşfedildi. Heykel orijinal olarak, yerin yaklaşık 180 cm altında, mezarlıktaki kare bir mezar odasının kuzey duvarına yerleştirilmişti.
Önüne pek çok sunu konulmuştu: çok renkli süslemeli seramik kaplar ve metal silahlar. Bu kadın her kimse, önemli biriydi. Ayağındaki objeler, yüksek statüsünü açığa vuruyordu. Bu eserler, aynı zamanda İberyalılar’ın ticaret yaptığı Yunan ve Fenike toplumlarından da izler taşıyordu.
Taht ve figürün her ikisi de tek bir taş bloktan yontulmuş, bir kat sıva ile kaplanmış ve mavi, kırmızı, siyah ve beyaz gibi farklı renklere boyanmış. Akademisyenler, figürün yüzünün ölünün gerçekçi bir tasviri olabileceğine inanıyor, ama bundan kesin olarak emin olmak mümkün değil.
Heykelin ikonografisi, güçlü bir dış kültürün etkisini açığa çıkarıyor. Baza Leydisi hayattayken, İberya’nın zenginliği Fenikeliler tarafından Kuzey Afrika’da yaratılan yeni ve güçlü bir ticari merkeze bağlıydı. Başkentlerine, Fenike dilinde “yeni şehir” anlamına gelen Kartaca adını vermişlerdi.
Baza Leydisi’nin keşfi, tüm İspanya’da duygusal tepkilere yol açtı. Yerli halk, Bakire Meryem’in tasviri olduğuna inanarak, önünde diz çökmeye gitti. Hükümet yetkilileri ve kazının finansörü, heykelin mülkiyet hakkı üzerinde tartışmaya girdi. Devlet, tartışmanın galibi oldu ve heykel Madrid’deki Ulusal Arkeoloji Müzesi’ne taşındı.
Leydi’nin ruhani amacı üzerinde, Kartaca ilhamı olduğu belirgin. Kanatlı tahtı ve sol elinde bir güvercin tutuşu bir tanrıçayı andırıyor. Akademisyenler, bu gök sembollerinin Fenike ana tanrıçası ve doğu Akdeniz’in baş ilahı Tanit’e işaret ettiğine inanıyor. MÖ 4. yüzyılda, Tanit kültü, Kartaca’da oldukça önemliydi.
MÖ 264’den itibaren, Kartaca, Roma ile yaptığı bir dizi savaş ile birlikte İspanya’nın içine kadar genişlemeye başladı. Ama sonunda 206 yılında geri püskürtüldü. İber yarımadası, yavaş yavaş Roma kontrolü altına girdi. Bölgedeki Roma etkisi arttıkça, yerel İber kültürü ve antik dili yok olmaya başladı.
Günümüzde, Baza Leydisi, İspanya, Madrid’deki Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Elche Leydisi ve diğerleri ile birlikte antik İberya’nın anlaşılabilmesi için önemli bir eser.
National Geographic. Benjamin Collado. 24 Kasım 2020.
You must be logged in to post a comment Login