Antik Roma Kadınları Sanılandan Daha Özgürdü

Antik Roma’ya dair sadece erkeklerin yurttaş sayıldığı ve Roma kadınlarının eşlerinin ve babalarının bir uzantısı olduğu günümüzde çok yaygın bir görüş. Radboud Üniversitesi’nden tarihçi Coen van Galen, bu görüşün doğru olmayabileceğini savunuyor. Roma kadının toplumdaki sosyal rolünün araştırılması, kadınların ailenin reisi konumuna bile gelebileceğini gösterdi.

Antik Roma Kadınları Tahmin Edildiğinden Daha Özgürdü

Antik Roma toplumu, oldukça maço ve genel olarak kadın düşmanı olmasına rağmen, Roma imparatorluğunda yaşayan birçok kadın, 20. yüzyılda batı toplumundaki kadınlardan daha fazla kişisel özgürlüğe sahipti. Tarihçi Coen van Galen da tezinde, Roma kadının toplumdaki sosyal rolünü araştırdı ve kadınları ailenin reisi konumuna bile gelebileceğini gösterdi.

Roma Aile Yapısı “Familia”

Kadın özgürlüğünün temelinde, Roma’ya özgü olan aile yapısı, yani “familia” yatmaktaydı. Bu yapıda bireyler için yasal reşitlik yoktu ve çoğunlukla bireylere geleneksel cinsiyet rolleri verilmemişti.

Coen van Galen “Aile reisleri, tüm mülkün sahibiydi ve karar verme yetkisine sahipti. Tüm aile adına kararları verecek olan bu reis, erkek tarafındaki en yaşlı kişi olurdu” diyor.

Eğer en büyük çocuk bir kadınsa, aile reisi bir kadın da olabilirdi. Bu, uzun bir süre boyunca kadınlar için yasal anlamda hiçbir şeyi değiştirmedi. Ayrıca Van Galen’ın söylediğine göre “Evlendiklerinde kadınlar kocasının ailesinden oluyordu, ve yasal anlamda bu onları kocalarının kızı konumuna koyuyordu. Böylece eşi yaşadıkça kadın ona tabi kalıyordu” diyor.

Evlilik Öncesi Antlaşmaları

Ancak 1. yüzyılda dikkat çekici bir şey yaşandı ve gittikçe daha fazla çift, artık evliliklerden önce anlaşma yapmaya başladı. Bu yeni evlilik öncesi anlaşma kadını, evlendikten sonra dahi kendi ailesinin bir parçası olarak kalmasını sağladı.

Eğer babası ölürse kadın, eşinden ayrı olarak kendi başına ailesinin reisi oluyordu. Bu durumda kocasının babası ölmediği için kocasının karar verme yetkisi ve mülkiyet sahipliği olmadığında dahi, kadın kendi ailesinde böyle bir görevde olabiliyordu. Bu da, cinsiyet rollerinin terse döndüğünü göstermekte.

Van Galen’e göre, bu durum Roma toplumunda gerilimlere yol açtı. Öyle ki kadının kariyer yapması ve kendi malını yönetebilmesi konusunda birçok hikaye de bulunuyor. Bu durum Roma’daki geleneksel kadın-erkek rollerine uyuşmuyordu. Bazı Romalı erkekler böyle özgür kadınları kabul edilemez olarak nitelendiriyordu: bunun yerine evlenmiyor ve eş olarak kendilerine kadın köle satın alıyordu, böylece güçlerini kadınlarla paylaşmak zorunda kalmıyorlardı.

Zorunlu Evlilikler

Azalan evlilik sayılarıyla mücadele etmek ve en önemlisi kadınların Roma kurumlarına olan çocuk doğurma görevini devam ettirmesini sağlamak amacıyla, İmparator Augustus yeni kanunlar çıkardı. Herkes yasal olarak evlenmeye zorunlu kılınmıştı ve imparator yasal evlilik içinde en az 3 çocuk yapan kadınları daha fazla özgürlükle ödüllendiriyordu. Van Galen’e göre bu önlem, toplumdaki değişimi durdurmaya çok fazla katkı sağlamadı, sadece Roma toplumunun kadınların bağımsızlığına karşı nasıl mücadele etmeye çalıştığını gösterdi.

Kadınlar da kendi özgürlükleriyle mücadele ettiler. Yasal olarak istedikleri şeyi yapmakta özgürlerdi ancak bunu yaparken göze batmamaları gerekiyordu, çünkü her ne olursa olsun onlar gösterişten uzak ve uysal olmalılardı. Buna en çok, ilk özgür kadınlardan biri olarak görülen Luvia ile evli olan İmparator Augustus’un evliliğinde rastlıyoruz. Luvia mükemmel eş olarak görünüyordu ancak, Roma İmparatorluğu’nda birçok konuda merkezi bir rol oynamıştı.


Radboud Universiteit, 19 Mayıs 2016

Ege Üniversitesi Turist Rehberliği bölümünden mezun oldu. Şu an kokartlı bir turist rehberi. Arkeolojiye, sanat ve dinler tarihine ve psikolojiye çok meraklı. Farklı kültürleri keşfetmeyi, seyahat etmeyi çok seviyor. İletişim: muhsin.ulusoy@hotmail.com.tr

You must be logged in to post a comment Login