Antik Yunan şairi Homer’in İlyada’sının geçtiği yer olarak da bilinen Troya’da açılan arkeoloji müzesi sayesinde 4000 yıllık tarih ziyaretçilere sunuluyor. Müzede sergilenen 2000 eserin arasında daha önce Amerika Birleşik Devletleri Penn Müzesi’nde bulunan ve MÖ 2400 civarına tarihlenen 24 altın mücevher de bulunuyor.
İstanbul merkezli Yalın Mimarlık’tan, açılan ulusal yarışmayı kazanan müze mimarı Ömer Selçuk Baz, “Ziyaretçiler müzeye onları Troya’nın her bir zaman katmanını içeren bir zaman yolcuğuna hazırlayan uzun bir rampa ile müzeye ulaşıyor” diye belirtti. 10 milyon dolarlık proje 5 yıllık bir yapım sürecinden sonra Ekim 2018’de açılmıştı.
Troya kalıntılarının 1870’te yeniden keşfedildiği Tevfikiye köyü çevresindeki kırsal alandan görsel olarak çarpıcı bir şekilde yükselen küp şeklindeki müzede, devam eden kazılar sayesinde ortaya çıkan, MÖ 3000 yıllarında inşa edilmiş ilk savunma duvarı ile başlayan 9 ayrı yerleşim dönemi sergileniyor.
(Türkiye’de Görülmesi Gereken 50 Arkeolojik Yapı)
İnteraktif sergileme teknikleri ile buluntuların hikayelerinin serginlenmesi yoluyla daha erişilebilir olmayı amaçlayan müzenin kalıcı sergisinin tasarım koordinatörü Victoria Üniversitesi’nden öğretim üyesi Kültür antropoloğu Dr. Deniz Ünsal, “Troya, ziyaretçilerin antik kenti görselleştirmelerine yardımcı olacak yeterli sayıda korunmuş kalıntının bulunduğu Efes’e benzemiyor. Bu pek çok katmanı rehber olmadan anlamak zor olabilir” diye belirtti.
“Müze deneyimini daha deneysel bir hale getirmeye çalıştık; insanların materyale sadece bakmaktansa onunla etkileşimi önemlidir” diye belirten Ünsal “Merak uyandıracak ve insanların her ziyarette yeni şeyler keşfetmelerini sağlayacak farklı katmanları oluşturmaya çalıştık.” diye ekledi.
3000 metrekarelik sergi salonunda sergilenen eserler Troya sakinleri ile kuzey-orta Anadolu’daki Tunç Çağı Hititleri arasında bir bağlantı kurulmasına yardımcı olan küçük bir bronz mühürden, yapının inşaası tamamlanmadan önce vinç ile müzeye kaldırılan masif antik Yunan lahitine kadar çeşitlilik göstermekte. Müzede ayrıca Alexandria Troas ve Apollon Smintheion gibi yakınlardaki arkeolojik alanlardan da eserlerin bulunduğu, bölgenin “kayıp mirasına – Türkiye’den alınmış ve henüz geri gönderilmemiş nesnelere” adanmış bir bölüm yer alıyor.
Müzenin tepesindeki açık teras, arkeolojik alanın geniş panoramik manzarasını sunmakta olup panelleri, tarihi öneme sahip yerlere işaret ediyor. “Müze, ören yerini anlamanıza yardımcı olacak üç boyutlu bir rehberdir” diyen Ünsal “Önce Müzeye sonra antik yerleşime gittiğinizde -ve o incir ağacının altında durduğunuzda yüzünüzdeki Ege rüzgarını, ve bu taşları hissedince – o zaman şehri gerçekten anlayabiliyorsunuz.” diye ekliyor.
Lonely Planet – Aralık 2018 – Jennifer Hattam
You must be logged in to post a comment Login