Araştırmacılar, Çin’de bulunan büyük bir kafatasından yola çıkarak Homo juluensis adını verdikleri yeni bir arkaik insan türünü tanımladı.
Peki, bu yeni tür hakkında neler biliyoruz ve bu keşif, yaklaşık 300.000 ila 50.000 yıl önceki Orta Pleistosen dönemi hominin çeşitliliğini anlamamıza nasıl yardımcı oluyor?
Homo sapiens atalarımız yaklaşık 300.000 yıl önce evrimleşti ve hızla Afrika’dan Avrupa ve Asya’ya yayıldı. Ancak modern insanlardan önceki homininlerin nasıl evrimleştiği hâlâ çözülmeyi bekleyen bir gizem.
Özellikle 700.000 ila 300.000 yıl önce birden fazla erken insan türünün var olduğu bilinse de, bu fosiller Homo heidelbergensis ya da Homo longi gibi ayrı türler olarak mı sınıflandırılmalı yoksa daha geniş “arkaik Homo sapiens” kategorisine mi dahil edilmeli sorusu tartışmalıydı. Bu durum, bilim dünyasında “Orta’daki Karmaşa (the muddle in the Middle)” olarak adlandırılıyor.
2023 yılında The Innovation dergisinde yazan Hawaii Üniversitesi’nden antropolog Christopher Bae ve Çin Bilimler Akademisi’nden paleoantropolog Xiujie Wu, bu geniş tanımların, atalarımızın evrimsel ilişkilerini tam olarak anlamamızı zorlaştırdığını belirtiyor.
(İlgili: Denisovalılar, 150.000 Yıllık ‘Ejderha Adam’ ile İlişkili Çıktı)
2024 yılının Mayıs ayında PaleoAnthropology dergisinde yayımlanan bir çalışmada Wu ve Bae, Çin’in kuzeyindeki Xujiayao bölgesinde on yıllar önce bulunan sıra dışı hominin fosillerini inceledi. Bu fosiller, modern insanlara ve Denisovalılara özgü özelliklerin yanı sıra Neandertal benzeri geniş ve kalın kafataslarına sahipti. Araştırmacılar, bu fosillerin Homo juluensis adını verdikleri yeni bir büyük beyinli hominin türünü temsil ettiğini öne sürüyor.
Araştırmacılar, “Toplu olarak, bu fosiller Geç Kuaterner’de [300.000 ila 50.000 yıl önce] doğu Asya’nın çoğunda yaygın olan büyük beyinli homininin (Juluren) yeni bir formunu temsil ediyor” diyor.
Şimdi ise Nature Communications dergisinde yayımlanan bir yorum makalesinde Bae ve Wu, Doğu Asya’daki büyüyen fosil kayıtlarının yeni bir terminoloji gerektirdiğini söylüyor. Bu bölgedeki “arkaik Homo”yu en az dört türe ayırmanın – Homo floresiensis, Homo luzonensis, Homo longi ve yeni adlandırılan Homo juluensis – araştırmacıların son insan evriminin karmaşıklığını daha iyi anlamalarına yardımcı olacağını savunuyorlar.
Homo juluensis, yaklaşık 220.000 ila 100.000 yıl öncesine tarihlenen Xujiayao ve Xuchang bölgelerindeki fosillere dayanıyor. Xujiayao’da 1974 yılında yapılan kazılarda 10.000’den fazla taş alet ve 10 bireye ait olduğu düşünülen 21 hominin fosil parçası bulundu. Bu bireylerin kafatasları büyük beyin hacimlerine ve kalın kemik yapılarına sahipti. Xuchang’dan gelen dört eski kafatası da Neandertallere benzer şekilde büyüktü.
Wu ve Bae, bu fosillerdeki farklı özellikleri analiz ettikten sonra, 2024 yılındaki makalelerinde bu popülasyonu “büyük kafalı insanlar” anlamına gelen “Juluren” olarak adlandırdı. Ancak bu yeni tür, genetik olarak tamamen izole bir grup anlamına gelmiyor. Araştırmacılar, bu bireylerin Orta Pleistosen dönemindeki farklı hominin türleri arasında çiftleşme sonucu ortaya çıkmış olabileceğini belirtiyor. Bu durum, Asya’daki insan evriminde hibridizasyonun önemli bir rol oynadığını destekliyor.
Homo juluensis henüz bilim dünyasında tam olarak kabul görmese de, isim birçok uzman tarafından gitgide yaygınlaşıyor. Wisconsin Üniversitesi’nden paleoantropolog John Hawks, bu ismin fosil kayıtlarını daha iyi sınıflandırmaya yardımcı olabileceğini belirtiyor: “Juluren adı, Denisovalılara alternatif bir isim olarak değil, belirli bir fosil grubunu ve bu grubun eski hominin ağındaki yerini ifade etmek için kullanılabilir.”
Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nden Chris Stringer ise, Çin’deki meslektaşlarıyla yaptığı çalışmaların Homo juluensis’in aslında Homo longi ile daha iyi örtüşebileceğini öne sürüyor. “Büyük bir kafatasına sahip olmak tanımlayıcı bir özellik olmayabilir” diyen Stringer, Xuchang fosillerinin daha belirgin Neandertal benzeri özellikler taşıdığını ve bu nedenle sınıflandırılmalarının daha zor olduğunu ifade ediyor.
Bae ise, yeni bir tür adlandırmanın özellikle Asya’daki fosil kayıtlarını daha net hale getirdiğini ve bilimsel iletişimde büyük fayda sağladığını vurguluyor: “Bu tür adlandırmalar, bilimsel bulguların daha geniş bir kitle tarafından anlaşılmasını kolaylaştırıyor.”
Live Science. 2 Aralık 2024.
Makale: Bae, C.J., Wu, X. (2024). Making sense of eastern Asian Late Quaternary hominin variability. Nat Commun 15, 9479.
You must be logged in to post a comment Login