Vikinglerin Benlik İmajı, Antik Roma’dan Etkilenmiş

Geç Viking Çağı’nda, Norveç’teki Roma Çağı’nın en görkemli mezarlarından birine çok benzeyen bir mezar inşa edildi.

Vikingler, neyi sevdiklerini ve dolayısıyla kim olmak istediklerini göstermek için geçmişten gelen maddi kültürü kullandılar. Vikingler, Roma döneminden kalma mahmuzları kopyaladılar ve benzer mahmuzlar sadece Orta Avrupa’da bulundu. C: Mårten Teigen/Kulturhistorisk müzesi

Østfold’daki Hunn mezar alanı, MÖ 1100’deki Geç Tunç Çağı’ndan MS 1050’deki Viking Çağı’nın sonuna kadar yaklaşık 2.000 yıllık bir süreyi kapsayan, 145’in üzerinde görünür tümülüsü ile birlikte zengin bir kültürel manzaradan oluşuyor.

Alan üç siteden oluşuyor. Batı alanda, Roma Dönemi, Göç Dönemi, Demir Çağı ve Viking Çağı’na tarihlenen mezarlar bulunuyor. Bu sitede araştırmacılar, yüzlerce yıl arayla inşa edilmiş iki mezar arasında ayrıntılı benzerlikler buldular.

(İlgili: Vikingler Cam Boncukları, Mozaikleri Eriterek Yapıyordu)

Daha eski olan mezar Roma dönemine ait ve Stubhøj olarak adlandırılırken, Stubhøj’e benzeyen mezar Viking Çağına ait ve Store Vikingegrav (Büyük Viking Mezarı) olarak adlandırılıyor.

Yakın ve uzak geçmiş arasında ayrım yapmak

Oslo Üniversitesi Arkeoloji, Koruma ve Tarih Bölümü’nde doçent olan Julie Lund, “Geçmişte Geçmişi Kullanmak. Bir Rönesans Olarak Viking Çağı İskandinavyası?” başlıklı bir proje kapsamında, Vikinglerin çeşitli mezarlarda ve kalıntılarda geçmişle nasıl bağlantı kurduklarını araştırıyor.

Lund, araştırması sayesinde Viking Çağındaki farklı grupların farklı geçmişlere atıfta bulunduğunu keşfetti.

Lund, “Vikingler, geçmişten daha önce inanıldığından daha incelikli bir şekilde yararlandılar. Örneğin, yakın ve uzak bir geçmiş arasında ayrım yaptılar. Bu, takılar gibi yadigârların konulduğu kadın mezarlarında, Store Vikingegrav gibi 700 yıl önceki Roma dönemine ait nesneleri kopyalayan eşyalara yer verilen diğer mezarlarda görülebiliyor.” diyor.

“Yakın ve uzak geçmiş arasında ayrım yapmak, muhtemelen özel olarak gördüğümüz bir şey değil. Ancak, geçmiş hakkında fazla bir fikre sahip olmadıkları bir dönemde, geçmişin belirli bir bölümü ile bağlantı kurduklarını görebiliyoruz.”

Roma döneminden mezarları kopyalayan çok fazla Viking mezarı yok. Araştırmacılar, Hunn’da bulunan mezarlara benzeyen Norveç’teki diğer iki mezar yerinin yeni farkına vardı. Profesör Lund, Hunn’daki Roma ve Viking mezarları arasındaki benzerliklerin daha fazla araştırmaya değer olduğunu düşündü.

Lund, “Hunn, tarihöncesinin tüm dönemlerini temsil ettiği için özel bir mezar alanı. Binlerce yıldır sürekli kullanımda olan bir yer. Orada tarihin birçok katmanı var, ancak Vikingler belirli bir mezarı, yani manzaradaki en muhteşem Roma dönemi mezarını kopyalamayı seçtiler. Bu bir tesadüf değil ve Roma Çağı’nın bağlantı kurmak istedikleri belirli bir geçmiş olduğunu gösterir.” diyor.

Østfold’daki Hunn mezar alanındaki Roma döneminden kalma Stubhøj mezarı ve Store Vikingegrav, bordür taşlarıyla işaretlenmiş. C: Julie Lund

Viking mezarının eski görünmesi istendi

Lund, iki mezar arasındaki tüm benzerliklere hem dıştan hem de içten baktı.

“Dıştan bakıldığında, mezarların ortak bir özelliği, her ikisinin de sitenin en iyi kısımlarına inşa edilmiş olmaları. Roma mezarı bir sırtın üzerine, Viking mezarı ise aynı sırt üzerindeki bir yamaçta inşa edilmiş.”

Ayrıca, her iki mezar da, mezarları çevreleyen, bordür adı verilen eşit boyutlu taşlarla işaretlenmiş. Bu bordür taşları arkeoloğun merakını uyandırdı.

Aslında Neolitik Çağ’a kadar uzanıyorlar ve Tunç Çağı’nda da mezarlarda kullanılıyorlardı. Ancak o dönemde bordür taşları tümülüse dahil edilmiş ve yapının bir parçası olmuştu. Bu nedenle Tunç Çağı’nda görünmüyorlardı, ancak tümülüsler aşınmaya başladıkça yavaş yavaş görünür hale geldiler. Julie Lund, bu şekilde bordür taşlı tümülüslerin eski bir görünüme kavuştuğunu ve Viking mezarıyla da bunu başarmaya çalıştıklarını düşünüyor. Mezara eski bir görünüm vermesi gerekiyordu.

“Store Vikingegrav ile ilgili ilginç olan şey, bir kopya olarak inşa edilmiş olması. Sanki çağlar boyunca oradaymış gibi görünmesi gerekiyordu.”

Sözlü kayıtlar

Vikingler, Roma Çağı mezarının içini de kopyalamışlardı. Her iki mezarda da çok çeşitli silahlar, kalkanlar, nadir içki boynuzları ve binicilik mahmuzları var.

Bir diğer ortak özellik de, her ikisinin de mobilyalı mezar odalarına sahip olmaları.

Lund, “Stubhøj, bugün bildiğimiz ilk gömme mezardır. Tunç Çağı ile bu Roma Çağı mezarının tarihi arasında ölülerini yakıyorlardı. Yani bu, bin yıllık ölü yakma geleneğinden bir kopuş.” diyor.

Mezarların içlerindeki benzerlik araştırmacıları oldukça şaşırttı. Çünkü Roma mezarı 1900’lerin başına kadar açılmamıştı. Başka bir deyişle, Vikingler onu kopyaladıktan 900 yıl sonra.

“Vikinglerin gördüklerini kopyaladıklarını söyleyemeyiz. Hakkında hikayeler duydukları bir şeyi kopyalamaları daha olası. Stubhøj’un bin yıllık ölü yakma geleneğinden kopması, inşa edildiğinde çok önemli olması gerektiği anlamına geliyor. Bu nedenle cenaze törenleri, gömülen kişi veya mezardaki ittifak hediyeleri aracılığıyla oluşturulan ilişkiler hakkında hikayeler anlatılması olası değil.”

Sosyal ilişkiler, benlik imajı ve kimlik

Lund, Store Vikingegrav’ı araştırırken, maddi kültürün insanlar üzerindeki etkisine odaklandı.

“Geçmişten öğeler kullandığınızda, onu mevcut veya şimdiki zamanda alakalı hale getirirsiniz. Maddi kültür insanları bu şekilde etkiler ve bunun tersi de geçerli. Geçmişi kullanmak ve Roma döneminden kalma bir mezarı kopyalamak, sadece eski görünen bir şey yaratmaya çalışmadıklarını gösteriyor. Geçmiş, aynı zamanda onlara kim olduklarına dair bir anlatı da sağlamış. Sonuç olarak Vikinglerin geçmişi kullanımı, sosyal ilişkiler, öz farkındalık ve kimlikle ilgiliydi.”

Kadın mezarlarında bulunan mücevherler gibi yadigârlar, belirli bir kadın elit tipine ayrılmıştı ve yakın ilişkiler sergiliyordu. Diğer mezarlarda, örneğin mezarın etrafındaki taşların gemi şeklini oluşturduğu gemi düzenlemelerinde, uzak zaman ve yerlerle ilişkiler kurulur.

Lund, “Store Vikingegrav’da, uzak bir Roma döneminden gelen ittifaklar Viking Çağında yeniden şekilleniyor. Roma mezarı hakkındaki yorumları neyi sevdiklerini ortaya koyuyor ve bize kendilerini kim olarak algıladıkları ve olmak istedikleri hakkında bir şeyler anlatıyor.” diyor.


Makale: Julie Lund et al. (2022). Reassessing power in the archaeological discourse. How collective, cooperative and affective perspectives may impact our understanding of social relations and organization in prehistory. Archaeological Dialogues.

Makale 2: Julie Lund. (2021). Kerbing Relations through Time: Reuse, Connectivity and Folded Time in the Viking Age. Cambridge Archaeological Journal.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login