Pompeii’nin yok oluşunun görgü tanığı Genç Plinius adındaki bu Romalı senatör, tarihin en etkileyici mektuplarından bazılarını kaleme aldı.

Pompeii’nin trajik sonuna tanıklık eden bir görgü tanığı. Büyük bir doğa tarihçisinin yeğeni. Güvenilir bir kamu görevlisi. İmparatorların dostu. Antik Roma’nın kültürünü ve siyasetini kayda geçiren ünlü bir yazar.
Genç Plinius bunların hepsiydi ve kendi döneminde hayatın gerçekte nasıl olduğuna dair anlattıkları zamana meydan okudu. Devlet adamı ve gündelik hayatın dikkatli bir gözlemcisi olarak, çok dikkatle derlenmiş mektuplar yazdı. Bu mektuplar, uzun süre öncesindeki bir dünyaya dair nadir ve ayrıntılı bir bakış sunuyor.
(İlgili: Bu Villa, Yaşlı Plinius’un Vezüv Patlamasını İzlediği Yer Olabilir)
Hâlâ modern okurların başvurduğu bu metinler, Genç Plinius’un tarihsel olaylara ve gündelik yaşama dair gözlemleri sayesinde Roma yaşamına çok değerli bir pencere açıyor. İşte bu Roma yöneticisi ve mektup yazarına dair bilmeniz gerekenler:
Genç Plinius’un çocukluğu
Yaklaşık MS 61 yılında, bugünkü İtalya’nın Como kentinde, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Gaius Plinius Caecilius Secundus adıyla doğdu. Babası Lucius Caecilius Cilo ve annesi Plinia Marcella, Roma toplumunda senatörlerden hemen sonra gelen equites ya da “atlılar” sınıfının üyeleriydi.
Plinius’un babası Caecilius, o yaklaşık sekiz yaşındayken öldü. Bunun üzerine küçük çocuk, amcası ünlü Yaşlı Plinius tarafından evlat edinildi. Amcası Roma Senatosu üyesiydi. Caecilius’un ölümünün ardından Genç Plinius’un bir süre hem amcasıyla hem de annesiyle birlikte yaşadığı düşünülüyor.
En çok doğa tarihi üzerine kaleme aldığı kapsamlı eseriyle tanınan Yaşlı Plinius, antik Roma’nın en saygıdeğer adamlarından biriydi. Senatör olarak iyi ilişkiler kurmuş, entelektüel başarılarıyla ün kazanmıştı ve yeğeninin iyi bir eğitim almasını sağladı.
Genç Plinius, bir mektubunda, Yaşlı Plinius’un yürümek yerine tahtırevanla taşınmayı tercih ettiğini, çünkü bunun ona çalışmak için zaman kazandırdığını anlatıyor. Yeğen, “Çalışmaya ayrılmamış her saati kayıp sayardı” diye yazmıştı.
Genç Plinius, amcasının bağlantılarından büyük ölçüde faydalandı ve Roma toplumundaki nüfuzlu kişilere çok yakın oldu. İlk hocası Lucius Verginius Rufus, İmparator Nero’ya karşı çıkan bir ayaklanmayı bastırmasıyla ünlüydü ve imparator olma fırsatını birkaç kez geri çevirmişti. İkinci hocası Quintilian ise imparatorluğun en saygın hatiplerinden biriydi ve Plinius’a hitabet ve mantık sanatını öğretti.
Plinius’un siyasette yükselişi
Genç Plinius, katı bir toplumsal hiyerarşiyle ve kendi sınıfından her genç erkeğin tırmanması gereken “onur basamakları” (cursus honorum) adı verilen siyasi kariyer yoluyla şekillenen bir toplumda yaşıyordu. Ancak onun kariyeri, kendi sınıfından herhangi bir Romalınınki arasında en iyi bilinenlerden biri. Bunun sebebi de kendi yazdıkları. Mektupları bize şunu gösteriyor: Yaklaşık bir yıllık askerlik hizmetinin ardından Plinius, askerden yönetici konumuna geçmiş; ardından yargıç ve savcı olmuş ve çeşitli kamu yönetimi görevlerine seçilmişti.
Bu süreçte birçok imparatorun kulağına erişecek bir konuma geldi. MS 80 civarında equites’ten (atlılar sınıfı) senatörlüğe yükseldi ve hem katilleri hem de yolsuz valileri yargılayan davalarıyla ün kazandı. Plinius’un siyasi hırsları, sonunda onu Roma’nın karmaşık hiyerarşisinde daha da yukarılara taşıdı. Quaestor (üst sınıf Romalılar için en düşük seviye kamu görevi) mertebesinden, Karadeniz kıyısında, bugünkü Türkiye sınırları içindeki bir Roma eyaleti olan Bithynia et Pontus’un legatus’u (valisi) konumuna kadar yükseldi.
Hayatı boyunca Genç Plinius, senatör ve consul olarak görev yaparak ciddi siyasi güç kazandı ve birçok Roma imparatoruyla ilişkiler kurdu. Bunların en dikkat çekici olanlarından biri, MS 98’de imparator olan Traianus’tu. Plinius, hitabet yeteneğiyle tanınıyordu ve Traianus için uzun bir panegirik, yani yeni imparatoru övmek ve gönlünü kazanmak için tasarlanmış resmi bir övgü konuşması kaleme aldı. Bu uzun söylev, Traianus’un egosunu okşuyor ve Plinius’un gözünde bir Roma hükümdarının nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyordu: “İnsancıllık gösterebilen ama yine de egemen gücünü koruyan” biri.
İmparatorun bu konuşmadan haberi olup olmadığı belirsiz, fakat söylev, modern döneme bir devlet adamının ne kadar kurnaz ve etkileyici bir siyasi hamle yapabildiğine dair örneklerden biri olarak ulaşmayı başardı.
Roma’nın yaşayan tarihini yazmak
Plinius’un geniş sosyal çevresi ve idari görevleri, ünlü mektuplarının en önemli itici gücüydü. Ailesi, arkadaşları ve diğer siyasi figürlerle yaptığı ayrıntılı yazışmalar, antik Roma’da üst sınıfa mensup bir yurttaşın günlük hayatının gerçekte nasıl olduğuna dair benzersiz bir manzara sunuyor. Arkadaşlarına yazdığı 240’tan fazla mektup ile İmparator Traianus’a yazdığı 71 resmi mektup günümüze ulaşmış durumda.
Bunlar arasında en ünlü olanlardan biri, Tacitus’un isteği üzerine, MS 79 yılının 24 Ağustos’unda gerçekleşen Vezüv Yanardağı patlamasından yaklaşık 30 yıl sonra kaleme aldığı iki bölümlük Vezüv patlaması ve amcasının trajik ölümü anlatısı. Plinius’un hatıratı, günümüze ulaşan ilk birinci el tanıklık olarak kabul ediliyor.
Patlama sırasında genç Plinius, Pompeii’nin karşı kıyısında, Napoli Körfezi’nin öbür yakasında yer alan Misenum’da annesi ve Roma donanmasının komutanı olan dayısıyla birlikteydi. Liman, Pompeii’ye yaklaşık 30 kilometre mesafedeydi ve ona mükemmel bir görüş açısı sağlıyordu. Annesi, Vezüv’den yükselen büyük bir bulutu fark ettiğinde, bu görüntü Yaşlı Plinius’un doğa olaylarına olan merakını harekete geçirdi.
“Amcam bunun derhal yakından incelenmeyi hak ettiğini görür görmez teknenin hazırlanmasını emretti” diye yazdı Plinius. “Benim de onunla gelebileceğimi söyledi, ama ben çalışmalarımı sürdürmeyi seçtim.”
Bu karar, genç Plinius’un hayatını kurtardı. Yaşlı Plinius ve adamları doğruca yanardağa doğru ilerlerken, yaşlı devlet adamı “talih cesurlardan yanadır” diye yorum yaptı. Hatta karşı kıyıya, Stabiae’ye ulaştığında biraz kestirmeyi bile başardı. Ancak ertesi gün yanardağ yeniden patlayarak kül ve pomza püskürttü. Adamları kaçarken Yaşlı Plinius orada kaldı ve boğularak öldü. Bu sırada genç Plinius, karşı kıyıda “panik içindeki bir kalabalığın” arasında, yanardağın şiddetine ve ardından gelen depreme dua ederek, ağlayarak ve çığlıklar atarak karşılık veren insanların arasındaydı. Günler sonra, Yaşlı Plinius’un köleleri aileye geri dönerek yaşanan trajediyi anlattı. Genç Plinius’a göre, amcasının bedeni “üstünde hâlâ giysileriyle, ölüden çok uyuyan bir adama benzer hâlde” bulunmuştu.
Roma İmparatorluğu’ndan uzun yaşayan mektuplar
Bugün Plinius’un, yangınlar ve kül bulutuyla birlikte patlak veren kaosa dair canlı betimlemeleri, hem tarihçiler hem de modern bilim insanları için çok değerli. Arkeolojiden volkanolojiye kadar pek çok alandaki araştırmalarda bu birinci el tanıklığa başvuruluyor. Mektuplarında Roma kentlerine ve kamu görevlilerinin sorumluluklarına dair anlatılar da yer alıyor. Kölelik konusundaki düşünceleri (kendi kölelerinden korkuyordu), aşk (üç kez evlendi) ve Hıristiyanlar (onları cezalandırdı) hakkındaki görüşleri de günümüze ulaşmış durumda.
Plinius hiçbir zaman kendisini tarihçi olarak tanımlamadı ve mektupları pek çok hata ve sinir bozucu eksiklik içeriyor. Çoğu eserini bizzat kendisi yayına hazırladı; kendisini, ailesini ya da Domitianus gibi zalim bir imparatoru kötü gösterebilecek ayrıntıları yumuşattı. Ayrıca kimi zaman gerçeği, kendi görüşleri ve dedikodularla harmanladığı da biliniyor.
Mektuplarının ne kadar doğru olduğu, tarihçiler arasında hâlâ tartışmalı bir konu. Ancak “Plinius’un mektupları, kısmen ele aldıkları toplumsal konular hâlâ güncelliğini koruduğu için önemini yitirmedi” diye yazdı tarihçi David Lahti. Üstelik bu mektuplar, ait oldukları imparatorluktan daha uzun yaşamayı başardı.
Plinius, MS 113 yılında Bythinia ve Pontus eyaletinin valiliğini üstlendikten kısa süre sonra öldü. 52 yaşındaydı. Hitabetlerinin büyük kısmı kaybolmuş olsa da, mektuplarının bir bölümü antik ve modern bilginlerin titiz çalışmaları sayesinde yüzyıllar boyunca kopyalanarak günümüze ulaştı. Plinius’un Roma yurttaşı olarak bıraktığı miras ve antik hayata dair renkli betimlemeleri, hâlâ çok canlı.
National Geographic. 24 Aralık 2025.
You must be logged in to post a comment Login