Afrika’daki anıtsal arkeolojik yapıların, antik astronotlar, zaman yolcuları ya da uzaylılar tarafından yapıldığı iddialarının arkasında ırkçılık yatıyor.
Afrika’da bugüne kadar insan kültür tarihine damga vurmuş pek çok antik yapı ortaya çıkarıldı. Büyük Zimbabve, Güney Afrika’daki Mapungubwe, Kenya’daki Gedi kalıntıları ve Sudan’daki Meroe bunlardan bazıları. Tabii atlanması mümkün olmayan dünyanın yedi harikasından biri olan görkemli Mısır piramitleri de bunlara dahil.
Afrika’da ortaya çıkarılan bu kültürel kalıntılar tabii ki birer sürpriz değil. Nitekim Afrika, çok geniş bir tarihsel süreçte kültür tarihimizin başladığı yer konumunda. Kenya’da son yapılan araştırmalar ile beraber bugüne kalan ilk kültürel ürünlerimiz olan taş aletler, 3.3 milyon yıl öncesine tarihlendirildi. Kıtanın kültürel karmaşıklığı ve çeşitliliği de ortada. Kültür tarihimizin ilk ürünleri bu kıtada ortaya çıktı ve hepimizin ortak atası olan Homo Sapiens de ilk olarak burada evrimleşti.
Bütün kanıtlara rağmen hala bir kesim, Afrika’dan ya da dünyanın gelişmemiş herhangi bir noktasından, Gize piramitleri gibi önemli tarihi eserler çıkabileceğine inanmıyor. Bahsedilen bu kesim, bazı anıtsal yapıların Afrikalı topluluklar tarafından yaratılmış olması yerine, antik astronotlar, zaman yolcuları, uzaylılar tarafından yapılmış olduğu teorilerine inanıyor.
Peki nispeten küçük bir kesimin, piramitlerin Antik Mısırlılar tarafından inşa edilmemiş olduğunu düşünmesi kimin umurunda? Bunun kime ne zararı var? Aslında çok büyük bir zararı var. Birincisi, bu insanlar dünyayı dolaşarak ve antik bilgileri yok sayarak teorilerini kanıtlamaya çalışıyor. İkincisi, böylesine büyük mimari yeteneklere yalnızca beyaz Avrupalıların sahip olabileceği gibi bir ırkçı düşünceyi devam ettiriyorlar.
Bir örnek olarak; 2014 yılında iki sözde bilim insanı, akademisyenlerin Gize piramitlerinin gerçek kökenini gizlediklerini söyleyerek kendi kanıtları hazırladılar. Bunu yapmak için ise elbette hiç kimseden izin almadan piramitin bir parçasını kopardılar, çünkü yapacakları sahte analiz için bu oldukça gerekliydi.
2017 yılında Güney Amerikada’ki Dünya Mumya Çalışmaları kongresindeki bilim insanları ünlü Nazca Çizgileri’nin uzaylılar tarafından yapıldığını kanıtlama niyetinde olan Uzaylı Projesi isimli sözde araştırma konusunda kamuoyunu uyaran bir bildiri yayınladı. Nitekim bu araştırma kapsamında, bölgede yüzeyde araştırma yapmak isteyen bir takım deliller mevcut. Tüm delillere rağmen bir kesim ise Nazca çizgilerinin antik Peru insanları tarafından değil, uzaylılar tarafından yapılmış olduğu konusunda oldukça ısrarcı.
Bu gibi olaylar, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin kültürel mirasına yönelik birkaç örneği oluşturuyor. Dünyadaki koruma görevlileri, eşi olmayan bu eserleri korumak ve onarmak için büyük miktarda para harcıyor. Örneğin Gize piramitleri için yapılacak son düzenleme için 45 milyon dolar gibi bir maliyet ortaya çıkartıldı.
Bu konuya en son örneklerden biri de, Güney Afrika’da bulunan bir dizi yuvarlak taş dizisi, sözde bilim insanları problemine iyi bir örnek konumunda. Bazı insanlar gerçekten bu gibi yapıların uzaylılar tarafından tasarlandığını inanıyorlar. Araştırmacılar ise taş dizilerin Koni halkı tarafından halat, çubuk ve ahşap kullanılarak yapıldığını kanıtladı. Ancak bahsedilen bu çevreler (aslında “ırkçı” demekte bir sakınca yok), Afrika’nın antik kabilelerinin bu gibi şeyleri yaratmış olabileceğini kesinlikle kabul etmiyor.
Ancak aynı insanların, Ortaçağ Avrupalılarının kıtanın muhteşem katedrallerini yalnızca halatlar, çubuklar ve ahşap kullanarak inşa etmiş oldukları gerçeği ile herhangi bir sorunları yok. Afrika’nın üretici kabilelerinin yaratımlarını kesinlikle reddederken Avrupalılar için aynı şey söz konusu bile değil.
Azteklerin, Paskalya adasındaki insanların, Antik Mısırlıların, daha öncesi ve daha sonrasında bugünün gelişmekte olan coğrafyalarında var olmuş olan diğer kültürlerin karmaşık yapılar oluşturabileceği düşünmek neden bu kadar zor?
Cevap maalesef göründüğü kadar basit: derin ırkçılık ve beyaz üstünlüğü duygusu.
Irkçılık bazı kesimler için vazgeçilmez bir düşünce tarzı olarak hala mevcut ve Avrupalı olmayanların anıtlar kuracak toplumlar yaratmış olmaları hala onlar gerçek üstü bir konu.
Özellikle sosyal medya ve internet, bu modern çöp teoriler için mükemmel bir platform haline gelmiş durumda. Bu mecralardan insanları bilim insanlarının gerçekleri toplumdan sakladıkları konusunda kandırmaya çalışıyorlar. Bazen de bu konuda başarılı oluyorlar.
Doğrusunu söylemek gerekirse renkli, tuhaf ve gizemli teorileri ile doğru bilgiyi ve bilimi boğabilecekleri de artık gerçek bir risk. Gerçeklerin üstü bu tuhaf teoriler nedeniyle örtülebilir.
Bu konuda baştan beri söylendiği gibi sadece Afrika değil, benzer durumda olan pek çok diğer toplum etkilenmekte. Kültür tarihinin unutulmaya yüz tutmuş uygarlıklarının büyük başarıları, bilinçsiz kitlelerin garip teorileri nedeniyle zarar görebilir. Hatta bu saçma teoriler televizyonlarda ulusal kanallarda yıllarca sürdürülen bilimsel araştırmaların yerini alabilir.
SABC. 23 Eylül 2017.
You must be logged in to post a comment Login