Yüz yıl önce Tutankamon’un mezarı keşfedildi. Bu keşfin ardından Carter’ın hayatı da firavunun öbür dünyası da eskisi gibi olmadı.
Dünyanın dört bir yanından gazeteler, Carter’ın uzun süredir kayıp olan bir firavunun mezarını keşfi ve içerebileceği eserler hakkında hemen hikayeler yayınlayarak, Carter’ı dünya çapında beğeni toplamaya itti. Bir zamanlar kadim karanlığa mahkûm edilmiş bir çocuk kral, firavunların en ünlüsü oldu.
Her şey 4 Kasım 1922’de, Carter liderliğindeki kazı ekibinin Mısır’ın Krallar Vadisi’nin büyük ölçüde keşfedilmemiş bir bölümünün vadi tabanında bir basamak keşfetmesiyle başladı. 23 Kasım’a kadar ekip, bir kapıya inen merdivenleri ortaya çıkardı. Kapının üzerindeki hiyeroglif bir mühür, ötesinde ne olduğunu gösteriyordu: Kral Tutankamon’un mezarı.
(İlgili: Howard Carter, Tutankamon’un Mezarını Nasıl Keşfetti?)
Tutankamon yaklaşık 10 yaşındayken MÖ 1334 yılında iktidara geldi. Saltanatı, zamansız ölümüne kadar yaklaşık on yıl sürdü. Tutankamon, Mısır firavunları arasında küçük bir figür olmasına rağmen, zengin bir şekilde döşenmiş mezar yeri büyük ölçüde bozulmamış bulunan birkaç kişiden biriydi.
Zamanına göre alışılmadık derecede titiz bir arkeolog olan Carter, Tutankamon’un dört odalı mezarından 6.000’den fazla parçayı belgelemek, korumak ve çıkarmak için 10 yıllık bir proje düzenledi. Tutankamon’un altın mezar maskesi gibi bazı nesneler artık ikonik olsa da, birçoğu onlarca yıldır depoda ve gözden uzakta kaldı. Ama bu durum değişmek üzere. Tutankamon’un iyi korunmuş mezar eşyalarından yaklaşık 5.400’ü, Gize Piramitleri’nin yakınındaki yeni Büyük Mısır Müzesi açıldığında yakında sergilenecek.
Müzenin Tutankamon Galerisi’ni tasarlayan Almanya, Stuttgart’taki Atelier Brückner’in genel müdürü Shirin Frangoul-Brückner, şirketi tarafından yayınlanan bir röportajda “Tutankamon mezar koleksiyonu çok benzersiz bir şey.” diyor. Sergide diğer eşyaların yanı sıra altın mezar maskesi, müzik aletleri, av ekipmanları, mücevherat ve altı savaş arabası yer alacak.
Tutankamon’un hikayesi daha fazlası gün ışığına çıkmaya hazırlanırken, mezarının keşfinin 100. yıldönümünde bilinmesi gereken dört şey var.
1- Tutankamon zayıf olmayabilir
Tutankamon, ayaklarının üzerinde topallayan kırılgan bir genç adam olarak ün yaptı. Bazı araştırmacılar, zayıflamış bir bağışıklık sisteminin onu erken ölüme hazırladığından şüpheleniyor.
Ancak Kral Tutankamon konusunda uzman olan Mısırbilimci ve mumya araştırmacısı Bob Brier, ”son araştırmalar Tutankamon’u kırılgan bir firavun olarak tasvir etmenin yanlış olduğunu gösteriyor.” diyor. Yeni kitabı ‘Tutankamon ve Dünyayı Değiştiren Mezar’, 100 yıllık araştırmanın hem Tutankamon’un hikayesini, hem de arkeolojinin kendisini nasıl şekillendirdiğini anlatıyor.
New York, Brookville’deki Long Island Üniversitesi’nden Brier, Tutankamon’un mumyası ve mezar eşyalarından elde edilen ipuçlarının, fiziksel görüntüsüne dair bilgileri artırdığını söylüyor. Genç firavun savaşa bile katılmış olabilir.
Brier, Tutankamon ile gömülü askeri savaş arabaları, deri zırh ve okçuluk ekipmanlarının avcı ve savaşçı olarak görülmek istediğini gösterdiğini söylüyor. Araştırmacılar onları tanımlamadan önce, daha sonraki inşaat projelerinde yeniden kullanılan Tutankamon Tapınağı’ndan yazılı bloklar, firavunun tarihsiz savaşlarda önde gelen savaş arabacılarını canlandırıyor.
Brier, tarihlerin not düşüldüğü savaş sahnelerini gösteren daha fazla blok ortaya çıkarsa, Tutankamon’un muhtemelen bu çatışmalara katıldığını öne süreceğini söylüyor. Firavunlar tipik olarak tapınaklarında tasvir edilen gerçek savaş tarihlerini kaydettiler, ancak kazınmış sahneler kahramanlıklarını abartmış olabilir.
Firavunun zayıf olduğu hikayesi, kısmen Tutankamon’un sol ayağındaki olası bir şekil bozukluğunun ve mezarında bulunan 130 bastonun keşfedilmesi üzerine ortaya atıldı. Ancak Brier, eski Mısırlı yetkililerin zayıflık değil, otorite işareti olarak bastonlarla tasvir edildiğini söylüyor. Araştırmacıların görüşleri, Tutankamon’un kemiklerinin görüntülerinin ciddi şekil bozuklukları gösterip göstermediği konusunda farklılık gösteriyor.
1960’larda elde edilen mumyanın röntgenleri, topallamaya neden olacak şekilsiz bir ayak bileği belirtisi göstermiyor. 2005 yılında, Mısır uzmanı ve eski Mısır Eski Eserler Bakanı Zahi Hawass başkanlığındaki Mısır Mumya Projesi tarafından incelenen Bilgisayarlı Tomografi görüntüleri de buna dair bir şey ortaya çıkarmadı.
Daha sonra aynı araştırmacılar tarafından BT görüntülerinin 2009 yılında yeniden incelenmesi, Tutankamon’un genellikle ayak bileği veya ayak tarafında yürümekle ilişkili bir sol ayak deformitesi olduğunu belirtti.
Ekibin radyoloğu Kahire Üniversitesi’nden Sahar Saleem’e göre BT görüntüleri, Tutankamon’un hafif bir sol çarpık ayak, ikinci ve üçüncü sol ayak parmaklarına bağlanan iki uzun kemiğin uçlarında kemik dokusu ölümü ve ikinci sol ayak parmağında eksik bir kemik olduğunu gösteriyor.
Saleem, bu ayak sorunlarının “kralın yürürken ya da ağırlığını ayağına verirken acı çekmesine neden olmuş olabileceğini ve çarpık ayağın topallamaya yol açmış olabileceğini” söylüyor. Dolayısıyla bütün bunlar, Tutankamon’un mezarına yerleştirilen çok sayıda bastonu açıklayabilir.
Ancak Brier bu senaryodan şüphe duyuyor. BT görüntülerinde Tutankamon’un bacaklarının simetrik göründüğünü belirten Brier, herhangi bir sol ayak deformitesinin firavunun yürürken düzenli olarak sağ tarafına fazla ağırlık vermesine neden olmayacak kadar hafif olduğunu söylüyor.
Çocuk kralın hayatı boyunca topallayıp topallamadığına bakılmaksızın, mumyasının keşfi ve incelenmesi onun 19 yaş civarında, yetişkinliğin zirvesinde öldüğünü açıkça ortaya koyuyor. Yine de Tutankamon’un ölüm nedeni hala çözülemedi.
Firavunun mumyasından çıkarılan DNA üzerinde 2010 yılında yapılan bir analizde Hawass ve meslektaşları, sıtmanın yanı sıra Saleem’in BT görüntülerinden aktardığı doku tahrip edici kemik bozukluğunun Tutankamon’un ölümünü hızlandırdığını iddia ettiler. Ancak Brier de dahil olmak üzere diğer araştırmacılar bu sonuca katılmıyor. Mumyadan genetik materyal çıkarmak ve test etmek için güçlü yeni araçlar kullanan daha ileri antik DNA çalışmaları bu gizemi çözmeye yardımcı olabilir.
2- Tutankamon’un başlangıçtaki bilinmezliği, şöhretine yol açtı
Tutankamon’un ölümünden sonra, Antik Mısır yetkilileri onunla ilgili tarihsel referansları silmek için ellerinden geleni yaptılar. Tutankamon’un saltanatı, babası Akhenaten’in, biri hariç tüm Mısır tanrılarına tapınmayı yasaklayarak kendi halkını yabancılaştıran “sapkın bir kral” olarak görülmesi nedeniyle silindi.
Brier, “Akhenaten, tarihte kaydedilen ilk tektanrıcı.” diyor. Yüzlerce tanrıya dua eden sıradan Mısırlılar birdenbire sadece, daha önce önemsiz bir tanrı olarak görülen bir güneş tanrısı olan Aten’e tapmaya başladılar.
Sevilen dini uygulamaları yasaklamasına karşı yoğun bir direnişle karşılaşan ve kendisine Aten adını veren Akhenaten, eşi Nefertiti, altı kızı, bir oğlu ve yaklaşık 20.000 takipçisiyle birlikte yaşadığı izole bir şehir olan Amarna’ya taşındı. Akhenaten öldükten sonra Mısırlılar eski zamanlardaki dinlerine geri döndüler. Akhenaten’in oğlu Tutankhaten -aslen Aten’in adını taşıyordu- kral oldu ve o dönemde Mısır tanrılarının en güçlüsü olan Amun’un onuruna adı Tutankhamun olarak değiştirildi.
Daha sonraki firavunlar yazılı kayıtlarda Akhenaten ve Tutankamon’dan hiç söz etmedi. Tutankamon’un mezarına da aynı şekilde ilgisiz davranıldı. Tutankamon’un ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra Kral 6. Ramses’in mezarı üzerinde çalışan ustaların kulübeleri, Tutankamon’un yakındaki çok daha küçük mezarına inen merdivenin üzerine inşa edildi. İnşaattan çıkan kireçtaşı parçaları mezar alanına atıldı.
Carter gelene kadar kulübeler yerinde kaldı. Carter, çocuk kralın mezarı kapatıldıktan sonra iki kez girildiğine dair kanıtlar bulsa da, içeri giren her kimse önemli bir nesne almamıştı.
Mısırbilimci Kara Cooney, “Tutankamon’un kötü hatırası ve önemsizliği onu mezar soyguncularından kurtardı.” diyor.
3- Tutankamon’un mezarı aceleye getirilmiş bir işti
Firavunlar genellikle mezarlarını on yıllar boyunca hazırlar, hazineleri ve abartılı tabutları tutmak için birçok oda inşa ederlerdi. Mısır gelenekleri, mumyalanmış bir bedenin ölümden yaklaşık 70 gün sonra bir mezara yerleştirilmesini gerektiriyordu. Brier, bu sürenin mumyanın yeterince kurumasına ve kollarını tabutun içinde vücudu saracak kadar nem tutmasına izin vermiş olabileceğini düşünüyor.
Tutankamon erken öldüğü için mezar hazırlıklarını uzatmaya vakti olmadı. Ve 70 günlük defin geleneği, zanaatkârlara, birçoğunun yapımı bir yıl ya da daha uzun süren önemli mezar eşyalarını bitirmek için çok az zaman verdi. Bu nesneler arasında iç içe geçmiş üç tabutu, dört mabeti, yüzlerce hizmetçi heykelini, altın bir maskeyi, savaş arabalarını, mücevherleri, yatakları, sandalyeleri ve Tutankamon’un mumyalama sırasında çıkarılan iç organları için dört minyatür altın tabut içeren kaymaktaşından bir sandığı kapsayan oyma taş bir lahit bulunuyor.
Kanıtlar, işçilerin Tutankamon için başkalarının mezarlarından birçok nesneyi yeniden kullandıklarına işaret ediyor. Zaman tükenmişti.
Lahdi düşünün. Taş kabın üzerindeki dört tanrıçadan ikisinin takıları tamamen oyulmamıştı. İşçiler, mücevherlerin eksik olduğu parçaları boyadı. Lahit üzerindeki oyma sütunlar da tamamlanmamıştı.
Tutankamon’un granit lahit kapağı, kuvarsit tabanla uyumsuzluk göstererek, işçilerin çılgınca çabalarına dair bir başka ipucu sunuyor. Brier, orijinal kuvarsit kapağa bir şey olmuş olması gerektiğini, bu nedenle işçilerin mevcut granitten yeni bir kapak oyduklarını ve kuvarsit gibi görünmesi için boyadıklarını söylüyor.
Yeni kapak üzerindeki onarımlar, oyma işlemi sırasında ikiye ayrıldığını gösteriyor. Brier, “Tutankamon çatlak, uyumsuz bir lahit kapağıyla gömüldü.” diyor.
Tutankamon’un lahdi aslında, bazı araştırmacıların çocuk kralın üvey kardeşi olarak tanımladığı gizemli bir kişi olan Smenkare için yapılmış olabilir. Brier, muhtemelen Akhenaten’in ölümünden sonra, Tutankamon’dan hemen önce yaklaşık bir yıl hüküm sürmüş olan Smenkare hakkında çok az şey bilindiğini söylüyor. Ancak Smenkare’nin mezarının bulunamamış olması lahit bulmacasını çözümsüz bırakıyor.
Harvard Üniversitesi’nden arkeolog Peter Der Manuelian, genç kralın tahtı, iç içe geçmiş üç tabut, tapınak ve iç organlarının konulduğu küçük tabutlar gibi nesnelerin, yeniden kullanılmak üzere değiştirilmeden önce başka birine ait olduğuna dair kanıtlar içerdiğini söylüyor.
Tutankamon’un mezarı bile göründüğü gibi olmayabilir. Mısırbilimci Nicholas Reeves, 2015’ten beri çocuk kralın mezarının Nefertiti için tasarlandığını savunuyor. Reeves, Nefertiti’nin kısa bir süre için Akhenaten’in yerine Mısır’ın hükümdarı olduğunu ve kendisine Smenkare unvanının verildiğini savunuyor.
Nefertiti’nin mezarını henüz kimse bulamadı. Ancak Reeves, Tutankamon’un mezar odasının bir duvarının, Nefertiti’nin yattığı daha büyük bir mezara erişimi engellediğini tahmin ediyor. Reeves’e göre bu duvardaki boyalı sahneler ve yazılar Tutankamon’un Nefertiti’nin mumyası üzerinde bir ritüel gerçekleştirdiğini gösteriyor. Ve bu resimlerin ızgaralı yapısı, Tutankamon’un gömülmesinden yıllar önce Mısırlı sanatçılar tarafından kullanılmış, ancak gömüldüğü sırada kullanılmamıştı.
Ancak Tutankamon’un mezarında yapılan beş uzaktan algılama çalışmasının dördünde gizli bir mezara dair hiçbir kanıt bulunamadı. Smenkare gibi Nefertiti de gizemini koruyor.
4- Tutankamon’un mezarı, arkeolojiyi ve eski eser ticaretini değiştirdi
Carter’ın çarpıcı keşfi, Mısırlılar İngiliz sömürge yönetimini protesto ederken gerçekleşti ve bu hareketi körüklemeye yardımcı oldu. Mısırlı yetkilileri öfkelendiren eylemler arasında: Carter ve mali destekçisi Lord Carnarvon adlı zengin bir İngiliz aristokrat, kazı ile ilgili özel gazete haberlerini The Times of London’a sattı. İşler o kadar kötüye gitti ki Mısır hükümeti Carter’ı 1924’ün başlarından itibaren yaklaşık bir yıl boyunca mezarın dışında bıraktı.
Mısırlı milliyetçiler siyasi bağımsızlık ve onlarca yıldır yabancı maceracıların antik Mısır buluntularını kendi ülkelerine götürmelerine bir son verilmesini istiyorlardı. Brier, Tutankamon’un yeniden dirilen mezarının Mısırlı yetkilileri, İngiliz sömürge devletini sona erdirmeye ve Mısır’dan eski eser akışını azaltmaya yardımcı olan yasa ve politikaları yürürlüğe koymaya ittiğini, ancak bunun onlarca yıl sürdüğünü söylüyor. Mısır 1953 yılında İngiltere’den tamamen bağımsız bir ülke haline geldi. 1983 yılında çıkarılan bir kanunla eski eserlerin artık Mısır dışına çıkarılamayacağı hükme bağlandı (1983’ten önce çıkarılanlara sahip olmak hâlâ yasal ve müzayede evleri aracılığıyla satılabiliyor).
Ancak Brier, 1922’de Carter ve Lord Carnarvon’un Tutankamon’un mezarındaki pek çok nesnenin kendilerine ait olduğunu düşündüklerini söylüyor. Krallar Vadisi kazıları, önceki 50 yıl boyunca, buluntuları Kahire’deki Mısır Müzesi ile keşif ekibinin kendi kurumu arasında eşit olarak paylaştıran bir sistemle bu şekilde işlemişti. Kişisel hatıraların alınması da yaygındı.
Carter’ın çocuk kralın mezarını özenle temizlerken çeşitli eserleri gelişigüzel cebe indirdiğine dair kanıtlar ortaya çıkmaya devam ediyor. “Carter aldıklarını satmadı.” diyor Brier. “Ama mezarın kazıcısı olarak bazı eşyaları almaya hakkı olduğunu düşünüyordu.”
Brier’in kitabında anlattığı, İngiliz Mısırbilimci Alan Gardiner’ın 1930’lara ait yakın zamanda ele geçirilen mektupları, Carter’ın Gardiner’a Tutankamon’un mezarından, aralarında ölüler için yiyecek sunusu olarak kullanılan bir süs eşyasının da bulunduğu çeşitli eşyaları nasıl verdiğini anlatıyor. Paul-Valéry Montpellier 3 Üniversitesi’nden Fransız Mısırbilimci Marc Gabolde, Carter ve Carnarvon tarafından Tutankamon’un mezarından alınan boncuklar, mücevherler, bir başlık parçası ve diğer eşyaların izini sürdü.
Brier, Carter sayesinde Tutankamon’un en büyük miraslarından birinin, mezarının kazılmasının gelecekteki kazılar için bir ölçüt oluşturması olduğunun yadsınamaz olduğunu söylüyor. Carter kariyerine Mısır mezarlarının duvarlarındaki boyalı resimleri kazı görevlileri için kopyalayan bir sanatçı olarak başladı. Daha sonra seçkin bir İngiliz Mısırbilimci olan Flinders Petrie ile çalışarak kazı tekniklerini sahada öğrendi. Carter, bir fotoğrafçı, bir konservatör, iki ressam, bir mühendis ve eski Mısır yazıları konusunda bir otoriteden oluşan bir ekip kurarak mezar belgelemesini yeni bir düzeye taşıdı.
Onların on yıl süren çabaları Büyük Mısır Müzesi’ndeki yeni Tutankamon sergisini de mümkün kıldı. Artık sadece müze ziyaretçileri değil, yeni nesil araştırmacılar da firavunun mezar hazinesine eşi benzeri görülmemiş bir erişim sağlayabilecek.
Cooney, “Tutankamon’un mezarındaki objelerin çoğu Carter’ın yapabildiklerinin ötesinde çok az çalışıldı.” diyor.
Science News. 2 Kasım 2022.
You must be logged in to post a comment Login