Türk Hamamları Roma Hamamlarından Nasıl Ayrışıyor?

Türk hamamları; hem yıkanma mekânı, hem de İslam dünyasında ruhsal arınmanın ve toplumsal hayatın vazgeçilmez bir kurumu olarak şekillendi.

Ali Gholi Ağa Hamamı, İsfahan, İran. C: Vikipedi

Antik Greko-Roma thermae’lerinden farklı olarak, esasen yıkanma ve dinlenmeye hizmet eden bu yapılardan ayrılan Türk hamamları, İslam dünyasında tarih boyunca ruhani ve toplumsal merkezler işlevi gördü.

Sharjah Üniversitesi’nde İslam Tarihi ve Medeniyeti Profesörü ve Sharjah Uluslararası Müslüman ve Arap Bilimleri Tarihi Vakfı (SIFHAMS) Direktörü olan Prof. Mesut İdriz, yakın tarihli bir makalesinde hamamın tarihsel ve kültürel önemini ele alıyor. Hamamın Müslüman toplumlarındaki evrimini incelerken çok yönlü işlevlerini de vurguluyor.

(İlgili: Antik Romalılar Hamamlara Neden Bu Kadar Düşkündü?)

Prof. İdriz, Greko-Roma “thermae” ve Arap-İslam “hamam” terimlerinin her ikisinin de buharlı banyolara atıfta bulunduğunu belirtmekle birlikte, Müslüman toplumlarda hamamların dini bir işlevi olduğunu, temiz suyla yapılan bedenin tamamını kapsayan arınma ritüelleri için kullanıldığını vurguluyor. Bu ritüeller hem yaşayanlar hem de ölüler için yapılmıştı.

Kamāl ud-Dīn Behzād’ın hamam sahnesi, 1495.

Hamam kültürünü İslam’daki gusül uygulamasına bağlayan Prof. İdriz, cinsel ilişki, meni gelmesi, adet veya doğum sonrası gibi durumlarda guslün farz olduğunu hatırlatıyor. “Büyük bir dini kirlilik durumunda gusül abdesti alınmalıdır”

İslam şehirlerinin kentsel planlamasında önemli bir rol üstlenen hamamlar, sadece kamuya açık yıkanma yerleri değil, aynı zamanda kültürel simgelerdi. Roma thermae’lerinden ilham alınsa da, Müslümanlar farklı bölgelerde bu yapıların inşasına büyük yatırımlar yaptı ve Osmanlı döneminden kalan birçok hamam hâlâ mimari şaheserler olarak ayakta.

Kur’an’ın suya hayat kaynağı olarak verdiği önem, hamamların İslam’daki manevi değerini yükseltti. Abdest (wudu) ve gusül gibi ibadetler, hamamı bütün sosyal sınıflara açık ortak bir mekân haline getirdi.

Marc Henniquiau tarafından Pompeii’deki Roma hamamlarının yeniden inşası.

Uluslararası Balkan Üniversitesi’nde (Üsküp) Hukuk Profesörü olan Prof. Ebru İbiş de hamam geleneğini İslam’ın beden ve ruh arınmasına verdiği önemle ilişkilendiriyor: “Temizlik, kişisel hijyene dikkat ve ruhsal arınma, İslami öğretilerin ve günlük pratiğin derinliklerine işlemiş. Bu yüzden hamam, bu temel değerlerle güçlü bir şekilde bağlantılı” diyor.

Müslümanlar arasında yaygın olarak bilinen “Temizlik imandan gelir” sözü, hamamın dini önemini pekiştiriyor. Prof. İbiş’e göre hamam, tarih boyunca bu inancın yerine getirilmesinde önemli bir kurum oldu.

Prof. İbiş, “Hamam ziyareti, sosyal veya hijyenik bir gelenekten daha fazlası” diye ekliyor. “Bu, İslam’ın hem bedensel hem de ruhsal temizliğin bir görevi olduğunu sürekli hatırlatmasını yansıtıyor. Hamam, iç ve dış temizliği birleştirir”.

İstanbul, Türkiye’deki Kılıç Ali Paşa Hamamı’nın dinlenme odası. C: kilicalipasahamami.com

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden Osmanlı Tarihi Doçenti Dr. Eyüp Kul ise Osmanlı döneminde hamamların temel kamu hizmeti olarak görüldüğünü açıklıyor. Cami, medrese, zaviye ve tekke gibi kurumların ihtiyaçlarına hizmet etmek üzere inşa edildiklerini belirtiyor.

“Osmanlı için bir şehre hamam inşa etmek, bir okul kurmak kadar elzemdi” diyor Dr. Kul. “Bu nedenle, günümüz Türkiye sınırları dışında fethettikleri topraklarda hamamlar inşa edildi.”

Dr. Kul, ayrıca hamamların, şehir altyapısını ve sosyal hizmetleri destekleyen vakıflar için önemli gelir kaynakları olduğunu ekliyor. “Birçoğu yıkılmış veya harabe halinde olsa da, Osmanlı döneminde inşa edilmiş hamamlar bulmak hâlâ mümkün.”

İspanya’nın Ronda kentindeki Arap hamamlarının (Baños Arabes) sıcak odası, 13. yüzyılın sonları. C: Vikipedi

Her ne kadar kökeni İslam’a dayanan bir icat olmasa da, umumi hamamlar erken İslam döneminde hızla yaygınlaştı; Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan Balkanlar’a ve Endülüs’e kadar yayıldı. Her bölgede hamam, yerel kültür ve normlara uyum sağladı, fakat her zaman cinsiyet ayrımını korudu.

Roma hamamlarından etkilenmiş olsa da, Müslüman hamamı İslam kültürü içinde kendine özgü bir şekilde gelişti. Prof. İdriz, hamamların Osmanlı geleneğinin sembollerinden biri haline geldiğini ve masaj, sıcaklık ve su yoluyla hem bedensel hem de ruhsal şifa sunduğunu belirtiyor.

“Tarihsel olarak hamam, temiz bir bedeni ve temiz bir toplumu simgeliyordu. Sağlığı, misafirperverliği ve ahlaki davranışı teşvik ediyordu. Hamamlar, hijyen ve düzeni sağlamak için kamu görevlileri tarafından düzenli olarak denetlenirdi. Giriş ücretleri düşük tutulurdu, böylece zengin ya da fakir herkes onlardan yararlanabilirdi.”

Kusayr Amra’daki Emevi hamamının tonozlu odaları, Geç Roma veya Bizans tarzı fresklerle kaplı, 7. veya 8. yüzyıl. C: Vikipedi

Prof. İdriz, araştırmasının sanayi, kültürel kurumlar ve akademi genelinde hamam geleneğine daha fazla ilgi uyandırmasını umuyor.

“Tarihsel ve kültürel analize dayansa da bulguların akademinin ötesinde de önemi var. Sağlık turizmi, kültürel mirasın korunması ve mimari restorasyon konularında da önemli içgörüler sunuyor.”

Hamamı hijyen, maneviyat ve toplumu bir araya getiren çok yönlü bir kurum olarak öne çıkaran bu çalışma, günümüz izleyicileri için bu mirası yeniden canlandırmaya ve uyarlamaya yönelik sektörler arası iş birliğini teşvik ediyor.

Osmanlı hamam tası, II. Abdülhamid dönemi, 1876-1909. C: Michael Backman Ltd.

Prof. Idriz, hamamın sosyal ve manevi boyutlarını incelemenin; kültürel mirasın korunması, turizm, şehir planlaması ve kültürlerarası eğitimde pratik uygulamalar sunduğunu düşünüyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. yüzyıldaki zirvesinde yalnızca İstanbul’da yaklaşık 230 hamam vardı; bugün ise sadece 60 kadar hamam faal durumda.

Pakistan’ın Lahor kentindeki 17. yüzyıldan kalma Şah Hamamı, Babür dönemi freskleriyle süslü. C: Vikipedi

İleriye bakıldığında Prof. Idriz ve meslektaşları, hamam geleneğinin Orta Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Endülüs gibi bölgelerde nasıl evrildiğini araştırmayı ve bu süreçte yerel kültürel ve dini uyarlamalara ışık tutmayı planlıyor.


University of Sharjah. Mesut İdriz. 1 Eylül 2025.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login