Tunç Çağı İnsanları O Kadar Bronzla Ne Yapıyordu?

Tunç Çağı insanları o kadar bronzla ne yapıyordu? Yeni araştırmalar paranın doğası hakkındaki eski tartışmaları yeniden canlandırıyor.

C: Mark Lodwick / British Museum.

MÖ 2.300 ila 800 yılları arasında Avrupa’da insanların nasıl yaşadığına dair elimizde yazılı bir kanıt bulunmadığından, arkeologlar geride bıraktıkları eser ve malzemelerden onların dünyasını bir araya getiriyor. Yün veya ahşap gibi çabuk bozulan malzemelerin aksine, iyi korunmuş olan metal.

Büyük ölçüde sıradan insanlar daha az iz bıraktığı için arkeolojik ilgi toplumun elit üyelerine odaklanıyor. Yeni bir çalışma, gömülü metal yığınları sayesinde bu sıradan insanlar hakkında bir şeyler öğrenebileceğimizi ve ekonomik hayatlarının bizimkine çok benzediğini öne sürüyor.

İnsanlar Neden Metal Yığınlarını Gömüyordu?

Avrupa’da Tunç Çağı boyunca metal eşya yığınlarını toprağa gömmek yaygın bir uygulamaydı. İnsanlar metal nesneleri bir araya getirir ve daha sonra bunları birlikte gömer ya da bataklık veya sınır gibi özel bir yere yerleştirirdi.

Bazen bu yığınlar çok sayıda nesne içerirken, bazen de sadece birkaç tane olabiliyordu. Bazen tek bir nesne türünden oluşurlardı. Aynı formdaki onlarca baltadan oluşan istifler iyi bilinen bir örnek. Bazen de çeşitli nesneler ve hatta kırık nesne parçaları içeriyorlardı.

(İlgili: Tunç Çağı’na Ait Bu Eserler Dünya Dışı Metalden Yapılmış)

Çeşitliliğine rağmen bu istifler Tunç Çağı dünyasının Avrupa’nın her yerinde birbiriyle bağlantılı olduğunu ve bronz nesnelerin Avrupa’nın büyük bölümünde özel bir değere sahip olduğunu gösteriyor.

İnsanlar bu yığınları neden biriktirdi? Arkeologlar onlarca yıldır bu soruyu yanıtlamaya çalışıyor.

Dini bir eylem miydi? Servet eşitsizliklerini azaltmak için tasarlanmış değerli malların kasıtlı olarak yok edilmesi mi? Çatışma zamanlarında saklanan ya da gelecekte metal işçiliğinde kullanılmak üzere bir kenara konulan hurdalar mı?

Şimdiye kadar çok az sayıda Tunç Çağı insanı bulundu. Bunlar genellikle büyük toprak yığınlarına gömülmüş, ritüel liderleri, şefler ya da diğer elitler gibi önemli figürler olduğu varsayılan insanlardı. Arkeologlar, bu insanların ve ittifaklarının Tunç Çağı’ndaki metal hareketlerini şekillendirdiğini varsayma eğiliminde.

Sıradan İnsanların Parası Olarak Bronz?

Arkeolog Nicola Ialongo ve Giancarlo Lago, Nature Human Behaviour dergisinde yayımlanan yeni makalelerinde, istifleri anlamak için farklı bir yol öneriyor. Harekete geçirici ve şekillendirici olarak elitlere odaklanmak yerine, istiflerin sıradan insanların birbirine bağlı Tunç Çağı dünyasına ve bu dünya içinde metal nesnelerin yayılmasına nasıl katkıda bulunduğunu gösterdiğini öne sürüyorlar.

Ialongo ve Lago, İtalya, İsviçre, Avusturya, Slovenya ve Almanya’da Tunç Çağı’nın 1.500 yıllık dönemine ait yaklaşık 25.000 nesneyi analiz etti. Yüzyıllar boyunca, Tunç Çağı dünyasında yaygın olarak paylaşılan standart bir ağırlık sisteminin ortaya çıktığını tespit ettiler.

Makale, bu standartlaşmanın, standart ağırlıktaki küçük bronz parçalarının sıradan insanlar tarafından günlük işlemlerde para birimi olarak kullanılmış olabileceğini gösterdiğini savunuyor.

Avrupa Standartlarının Yayılması

Günümüzden 2.300 yıl öncesine kadar, en azından yüzeysel düzeyde, eser formlarında giderek artan bir standartlaşma olduğu görülüyor. Geniş alanlarda benzer görünen fakat farklı yerlerde farklı yerel kullanımlara sahip olan hançerler veya belirli çömlek kaplar gibi farklı nesne türleri ortaya çıktı.

Yapılan araştırmalar, bu tür bir standartlaşmanın ortak dini törenler ve uzun mesafeli seyahatlere artan ilginin bir karışımından kaynaklandığını gösteriyor. Dilini konuşmadığınız yeni insanlarla karşılaştığınızda, ortak bir giyim ya da davranış biçimine sahip olmak bir tür sosyal mıknatıs olabilir, iletişimi ve hikaye ve mal alışverişini kolaylaştırabilir.

Tunç Çağı’nda bu durum yaygın olarak tanınan sosyal kişilikler ya da toplumdaki rollerle kendini gösteriyordu. Bunlardan en iyi bilineni, karakteristik bronz teçhizatı ve zırhıyla kıtanın büyük bölümünde yaygın olan “savaşçı”.

Peki, standartlaştırılmış formlara ve daha sonra ağırlıklara olan bu ilgi, yeni oluşmakta olan bir para sisteminin gelişimini gördüğümüz anlamına mı geliyor? Eğer öyleyse, bu Tunç Çağı insanlarının ekonomik davranışlarının bizimkiyle aynı olduğunu varsaymamız gerektiği anlamına mı gelir?

Para Nedir?

Paranın ne olduğu ve hem günümüzde hem de geçmişin derinliklerinde farklı toplumlar için ne işe yaradığı konusunda pek çok görüş var.

Birçok modern ekonomist, paranın bir değişim aracı olarak işlemlerdeki faydasına odaklanıyor. Bu, piyasa temelli alım ve satımı vurguluyor.

Bazı iktisatçılar ise parayı bir hesap birimi olarak vurgulamak için Latince “token” kelimesinden gelen “chartalist” teoriyi uyguluyor. Bu görüşe göre para, hediyeler, borçlar, haraçlar ve adaklar gibi sosyal açıdan önemli faaliyetlerin kaydını tutmak üzere “sosyal muhasebe” için kullanılabilir. Bu sadece tarihsel bir fikir değil, çünkü bazı modern borçlar bile sosyal teminat yoluyla işliyor.

Para hakkındaki bu iki görüş arasındaki ayrım, kılı kırk yarmak gibi görünebilir, fakat derin bir anlaşmazlığa işaret ediyor.

Piyasanın Ötesinde

Hangi para görüşünün daha doğru olduğunu nasıl bilebiliriz? Paranın toplumdaki işlevini anlamak için arkeologlar ve antropologlar, maddi simgelerin sosyal ve teknolojik anlamlarıyla başlamayı önerirler. Yani, o eski ordularda gömülü olan bronz parçaları.

Ialongo ve Lago, standartlaşmış sayma birimlerini keşfetmenin bir değişim sistemini ve dolayısıyla piyasaları ortaya çıkardığını savunuyor. Ancak bu daha büyük bir soruyu gündeme getiriyor: standardizasyon bu metal parçaları için bir değişim değeri belirtmekten başka bir şey yapıyor mu?

Uzun mesafelerde metalden başka şeylerin de dolaştığını ve takas sistemlerinin muhtemelen karmaşık olduğunu biliyoruz. Arkeologlar yün, yapağı ve tekstil ürünlerinin Tunç Çağı’nın önemli değerli eşyaları ve uzun mesafeli iletişimin itici güçleri olduğuna inanıyor, ancak bunları arkeolojik olarak bulmak daha zor.

Standartlaştırma, sosyal uyum ve ekonominin ötesinde de pek çok kullanım alanına sahip. Örneğin, Tunç Çağı demircileri, sofistike metal işlemelerinde kullanmak üzere farklı türlerde bronz yapmak için bakır, kalay, antimon, kurşun ve diğer farklı metallerin oranlarının dikkatli bir şekilde kontrol edilmesine ihtiyaç duyuyordu. Bu kontrolü nasıl sağladıklarını tam olarak bilmiyoruz, ancak aynı döneme ait Sümer metinleri bize Sümer demircilerinin bunu ağırlıkla yaptıklarını söylüyor.

Ialongo ve Lago, metal yığınlarının bize yalnızca seçkinlerin değil, Tunç Çağı topluluklarının gündelik geçim kaynakları hakkında nasıl bilgi verebileceğini gösteriyor. Ancak onların ekonomik dünyalarında mübadelenin rolünü aşırı vurgularsak, onları elitlerin kuklaları olmaktan çıkarıp görünmez elin köleleri haline getirme riskiyle karşı karşıya kalırız.

Bir toplumsal muhasebe biçimi olarak parayı ve bir teknoloji olarak standartlığı anlamak, onların yaşamları hakkında çok daha fazlasını ortaya çıkarabilir.


The Conversation. Catherine J. Frieman & Caroline Schuster. 29 Temmuz 2024.

Makale: Ialongo, N., Lago, G. (2024). Consumption patterns in prehistoric Europe are consistent with modern economic behaviour. Nat Hum Behav.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Tarih bölümü mezunu. Antik Çağ Tarihinde yüksek lisans yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login