Günümüzde Guatemala sınırları içinde yer alan Antik Maya şehri Tikal, MÖ 600 ila MS 900 yılları arasında gelişim gösterdi.
Başlangıçta bir dizi küçük, gösterişsiz köyden ibaret olan Tikal, iki düzineden fazla devasa piramide sahip görkemli bir Maya şehir devleti haline geldi. Bugün Tikal’in tapınakları arasında düzinelerce soylunun mezarı yer alıyor.
“Tikal” kelimesi, Maya dilinde “su birikintisi içinde” anlamına gelen bir kelimeden geliyor. Penn Müzesi’nde küratör olan Arkeolog Robert Sharer, “The Ancient Maya, sixth edition” adlı kitabında “Antik zamanlarda bu şehir güçlü Maya İmparatorluğu’nun merkeziydi ve ‘Mutul’ adıyla biliniyordu.” diye yazıyor. Orta Amerika’daki en büyük arkeolojik alanlardan biri olan Tikal, günümüzde Tikal Ulusal Parkı tarafından çevrelenmiş durumda.
Mayalar üzerinde kapsamlı araştırmalar yapan ve makaleler yazan John Montgomery, “Tikal: An Illustrated History of the ancient Mayan Capital” isimli kitabında “MS 682’den MS 909’a dek zirve noktasındayken şehir, 130 kilometrekareden daha geniş bir alana yayılmıştı.” diyor.
(İlgili: Mezoamerika’da Binlerce Yıllık İletişimin Karmaşıklığı Netleşiyor)
Pensilvanya Eyalet Üniversitesi’nde fahri antropoloji profesörü olan David Webster ise “The Population of Tikal: Implications for Maya Demography” adlı eserinde “Nüfusa dair çeşitli tahminler olmakla birlikte en güçlü zamanında şehirde tahminen 45.000 ila 62.000 insan yaşıyordu. Bu nüfus sayesinde Tikal, bölgedeki en büyük şehirlerden biri haline geldi.” şeklinde yazıyor.
2012 yılında Proceedings of the National Academy of Sciences adlı dergide yayımlanan bir çalışmaya göre şehir sakinleri, böylesine büyük bir nüfusla başa çıkmak için insanların düşük yağış dönemlerinde de suya ulaşımını garantileyen karmaşık bir su yönetim sistemi oluşturdular. Bu sistem barajlar ve rezervuarlardan oluşan bir sistemin yanı sıra suyu temizlemeye yarayan kum filtreleme sistemine sahipti. Bu karmaşık sistem, şehrin 10. yüzyıldaki çöküşüne kadar kullanılmaya devam etti.
Diğer Maya şehirlerindeki insanlar gibi Tikal’in sakinleri de hem taş üzerine hem de ağaç kabuğundan yapılmış -ve birçoğu günümüze ulaşamayan- dayanıksız bir materyal üzerine yazmalarını sağlayan bir oyma yazı sistemi kullanıyorlardı. Bilim insanları yazıyı çözmeyi başardılar; yazı, şehrin arkeolojik kalıntıları ile birlikte bilim insanlarının Tikal’in geçmişinin büyük bir kısmını yeniden hayata döndürmelerine yardımcı oldu.
Tikal’in Kökenleri
Tikal, Orta Amerika’nın sayısız Maya kalıntısı bulunan bir bölgesinde yer alıyor. 2018 yılında araştırmacılar Guatemala’da daha önce bilinmeyen ve piramitler, evler ve savunma amaçlı tahkimlerin de dahil olduğu 60.000 adet Maya yapısı tespit ettiler. Araştırmacılar, uçaktan zemine lazer darbeleri gönderen bir teknik olan LIDAR’ı (İngilizce light detection and ranging ifadesinin kısaltması) kullandılar. Geri sektiğinde darbelerin dalga boyu, zemindeki arkeolojik kalıntıların görsel, üç boyutlu bir resim oluşturacak şekilde ölçüldü.
Montgomery’nin aktardıklarına göre kesme taş yapılar ilk kez MÖ 200 civarında Tikal’de inşa edilmiş, Tikal’in ilk anıtsal alanlarından biri olan Kayıp Dünya Kompleksi ise MS 1 yılı civarında tamamlanmıştı. Tikal’deki ilk yerleşimciler Mayalar olmalarına rağmen büyük ihtimalle Teotihuacan adlı bir şehirde yaşayan insanlardan etkilenmişlerdi. Tikal’in ilk sakinleri muhtemelen Maya dillerini konuşuyorlardı.
Teotihuacan Etkisi
Teotihuacan Orta Meksika’ya yaklaşık 1.000 km uzaklıkta yer alan ve MÖ 100-MS 600 yılları arasında gelişen bir şehirdi. Şehrin etkisi Tikal’de bulunan bazı yapılar ve eserlerde tespit edildi. Teotihuacan muhtemelen Tikal üzerinde siyasi nüfuza sahipti hatta büyük ihtimalle Tikal’i kontrol altına almıştı. Tikal’de bulunan yazıtlar da dahil olmak üzere Maya yazısı, “su kamışı” anlamına gelen bir sembol kullanarak Teotihuacan’a atıfta bulunuyor ve Teotihuacan’da görülen -yağmur tanrısı Tlaloc’u betimleyen tasvirler gibi- sanatsal motiflere Tikal’de de rastlanıyor.
Teotihuacan etkisine dair kayda değer bir örnek, 13 Eylül 379’da Siyaj K’ak’ adlı bir hükümdarın Tikal tahtına çıkmasıyla gerçekleşti. Bu hükümdar oymalarda tüyler ve deniz kabukları giyer ve atlatl (mızrak fırlatıcı) tutar vaziyette resmedildi; Montgomery’e göre bu özellikler tipik olarak Teotihuacan ile özdeşleştiriliyordu. Bu durum bu hükümdarın Teotihuacanlı olmasını ya da tahta geçtiği sırada Teotihucanlılardan etkilendiğini veya onlar tarafından desteklendiğini gösteriyor olabilir.
Tikal üzerindeki Teotihuacan etkisine dair diğer bir önemli örnek, Tikal’deki bir piramit ile avlunun Teotihuacan’da yer alan ve La Ciudadela ya da “İç Kale” olarak bilinen piramit kompleksinin minyatür versiyonu olması. Tikal’deki araştırmacılar bu minyatür versiyonun keşfini 2021 yılında duyurdular ve bu yapıyı MS 250 yılına yani Teotihuacan’ın gelişmekte olduğu zamana tarihlediler. Minyatür versiyon “İç Kale” ile aynı plana ve düzene sahip ve seramikler, mızrak uçları ve bir mezar gibi Teotihuacan ile ilişkilendirilen eserler barındırıyor.
İkiz Piramit Kompleksleri
Tikal, sahip olduğu sayısız piramitle ünlü. Hırslı piramit inşa projeleri, kısmen Maya takvimine göre yürütülüyordu. Şehrin yöneticileri, en az MS 672 gibi erken bir tarihten başlamak üzere her K’atun’un (20 yıllık zaman dilimi) sonunda bir ikiz piramit kompleksi inşa ettiler. Bu piramitlerin her biri düz tepeliydi, ikizine bitişik olarak inşa edilmişti ve her bir yanında bir merdivene sahipti. Piramitlerin arasında kuzeye ve güneye doğru uzanan yapıların yer aldığı bir plaza konumlanıyordu.
İkiz piramit komplekslerinin erken dönem örneklerinden biri, hükümdar Jasaw Kaan K’awil tarafından MS 700 yılında inşa edilmişti. Sharer’ın kitabında yazdıklarına göre kompleksin güney tarafında dokuz adet girişe sahip bir bina, kuzey tarafında ise duvarlarla çevrili olan ve bir dikili taş ile bir sunağa sahip bir alan yer alıyordu. Arkeologlar şimdiye dek Tikal’deki bu ikiz piramit komplekslerinden dokuzunu keşfedebildi; komplekslerdeki inşaat faaliyeti şehrin tarihe karışmasına yakın bir zamana dek devam etmiş gibi görünüyor.
Tapınak I ve Tapınak II
Tikal’in yöneticileri, ikiz piramit komplekslerine ek olarak genellikle bir hükümdarın gömüldüğü yeri belirten yapılar olan “tapınak” piramitlerini de inşa etmişti. Bu tapınak piramitlerinden ikisi, Tapınak I ve Tapınak II, şehrin merkezinde karşı karşıya duruyor ve Tikal’in büyük plazası onların arasında konumlanıyor.
Büyük Jaguar Tapınağı olarak da bilinen Tapınak I, MS 730 civarında inşa edilmiş. Yerden yüksekliği 44 metre olan tapınak, 13 katlı bir binanın ağırlığına sahip. Bir merdiven, basamak şeklindeki dokuz adet katın üzerine çıkıyor ve adına inşa edildiği hükümdar olan Jasaw Kaan K’awil’in resimlerine sahip etrafı çevrili bir odanın bulunduğu tepe kısmına uzanıyor. Jasaw Kaan K’awil, Tikal’in kuvvetlerine şehrin en azılı düşmanı karşısında zafer kazandıran hükümdardı; bu düşman, günümüzde Güney Meksika sınırları içinde olan Calakmul adlı Maya şehriydi. 1959 yılında arkeologlar, piramidin iç kısmında Jasaw Kaan K’awil’in mezar odasını keşfettiler; Louisiana Eyalet Üniversitesinin Coğrafya ve Antropoloji Departmanı’nda profesör olan Heather McKillop’un “The Ancient Maya: New Perspectives” adlı kitabında bahsettiklerine göre bu mezar odasında jaguar postları, yeşim taşları ve kanoya binen insanları betimleyen insan kemikleri üzerine incelikle oyulmuş resimlerin dahil olduğu birçok lüks mal bulunuyordu.
Jasaw Kaan K’awil’e ait piramidin karşısında yer alan ve günümüzde Tapınak II veya Maskeler Tapınağı adıyla bilinen piramidin, bu hükümdarın eşi olan Leydi Tun Kaywak’a adanmış olduğuna inanılıyor. Bilim insanları Leydi Tun Kaywak’ın Tikal’in 30 km güneydoğusunda yer alan Yaxhá şehrinden olduğunu düşünüyorlar. Tun Kaywak’ın K’awil ile evliliği, iki şehir arasında siyasi bir ittifak kurmuştu. Tun Kaywak’ın piramidi 38 metrelik yüksekliğe ve basamak biçimindeki üç adet kata sahip. En tepedeki girişte, Tun Kaywak olduğuna inanılan bir kadın resmi tahtaya oyulmuş. Montgomery, “Leydi Tun Kaywak nakışlı bir şal ile özenle işlenmiş bir Güneş Tanrısı başlığı takıyor fakat bu resim çok kötü bir şekilde aşınmış ve kurtlar tarafından yenmiş.” diyor.
Kuzey Akropolü
Bu iki tapınağın hemen kuzeyinde Kuzey Akropolü olarak bilinen bir alan bulunuyor. Piramit şeklinde tapınaklar ile kraliyet mezarlarını içeren bu alan, bir zamanlar Tikal’in erken dönem hükümdarları için bir mezar alanı olarak kullanılıyordu. Montgomery’nin aktardıklarına göre mezarlar ve tapınaklar, bu alanı Tikal’in “Krallar Vadisi” yapıyor.
Carleton Üniversitesinden Mimarlık Profesörü Herbert Stanley Loten, “Tikal: Dynasties, Foreigners & Affairs of State” adlı eserde yayımlanan bir çalışmada “Kuzey Akropolü MÖ 350 ila MÖ 200 yılları arasında ortaya çıkmış ve şehrin tarihi boyunca birkaç kez yeniden inşa edilmiş gibi görünüyor.” diyor. Akropol, 1 hektardan büyük bir alanı kaplıyor.
Saray
Şehrin Merkez Akropol olarak da bilinen sarayı, Tapınak I ve Tapınak II’nin güneyinde yer alıyor. Kuzey Akropolü gibi burası da zaman içinde genişletilmiş ve değiştirilmiş.
Merkez Akropol, en az MS 375 civarında yirmi yıl kadar şehri yöneten I. Chak Tok Ich’aak’ın hükümdarlık dönemine uzanacak kadar erken bir dönemden beri kullanılıyordu. I. Chak Tok Ich’aak’ın sarayı, doğu ve batı yönlerinde merdivenler ile taş banklar içeren nispeten mütevazı bir yapıydı.
Zaman geçtikçe saray, bir düzinenin yarısı kadar avlusu ve güney tarafındaki bir su rezervuarı ile bir kompleks halini aldı. Montgomery’e göre kompleksin güneydeki ucunda teraslı, piramitsi bir etki uyandıran beş katlı bir saray vardı.
Kompleksin doğusunda ise gün ışığına çıkarılmış I şeklinde bir top sahasına bakan bir izleme standı bulunuyor. O zamanlar Batı Yarım Küre’de popüler olan top oyunu, oyunun kuralları tam olarak bilinmese de kauçuk bir top ile oynanıyordu.
Kayıp Dünya Kompleksi
Tikal’deki ilk piramitlerden biri, MS 1 yılı civarında inşa edilmişti. Günümüzde Mundo Perdido (Kayop Dünya anlamına gelen İspanolca tamlama) adıyla bilinen bu piramit, 30 metrelik bir yüksekliğe sahip. Montgomery o zamanlar piramidin Kolomb Öncesi Amerika’daki en büyük yapılardan biri olduğunu söylüyor ve şu şekilde devam ediyor:
“Kompleks, Maya’nın en erken astronomik yerleşkelerinden biriydi; piramitler ve tapınakların yönelimi, ekinoks ve gün dönümü hesaplaması yapmayı sağlıyordu.” Bu komplekste birkaç zengin mezar bulundu; bu mezarların kraliyet mensuplarına ait olabileceği düşünülüyor.
Tikal’in Sonu
Tikal ile birlikte Maya’nın büyük bir kısmı MS 900 civarında çökse de Tikal’in 400 km kadar kuzeyinde yer alan Chichen Itza gibi bazı şehirler yüzyıllar boyunca gelişmeye devam etti. Çöküşün nedeni üzerindeki tartışmalar hala devam ediyor. Geophysical Research Letters adlı dergide 2012 yılında yayımlanan bir çalışmaya göre ormansızlık tarafından tetiklenen kuraklık, çöküşte kayda değer bir rol oynamış gibi görünüyor.
Kirlilik de şehrin çöküşünde önemli bir oynamış olabilir. Scientific Reports adlı dergiden 2020 tarihli bir çalışmaya göre Tikal’in en büyük su rezervuarlarından ikisi, zamanla yükselen civa ve fosfat seviyeleri ile kirlenmişti.
Terk edildikten sonra şehri, birçok piramidi yeşile döndüren orman ele geçirdi. Bununla birlikte Maya şehirlerinin tümü terk edilmemişti. Hatta Yucatan’daki Chichen Itza şehri daha da büyüyerek Tikal’in çöküşünden sonra en büyük Maya şehirlerinden biri haline geldi.
Tikal ve diğer şehirler zaman içinde çökse de Maya halkı, Orta Amerika ile dünyanın diğer bölgelerinde bulunan 7 milyondan fazla üyesi ile yaşamaya devam ediyor.
Live Science. 5 Ağustos 2022.
You must be logged in to post a comment Login