Taş Devri Aletleri Modern Ameliyatlarda Hala Kullanılıyor

İlk örnekleri Neolitik dönemde görülmeye başlanan trepanasyon, yani kafatasında delik açma uygulaması, belki de epilepsiden migrene her türlü hastalığın çaresi olarak görülüyordu. Bu uygulamaya ayrıca savaşlarda yaralanan insanlara acil müdahalelerde de başvurulmuş olabilir. Tam olarak neden yapıldığıyla ilgili tartışmalar hala devam etse de, bu ameliyatın yapılması sırasında doğada bulunan en keskin kenarlara sahip maddelerden biri olan obsidiyen aletler kullanılıyordu.

Fransa’daki Lausanne Müzesi’nde trepanasyon uygulanmış bir kafatası. Kemiklerde iyileşme izleri görüldüğünden ameliyattan sonra bireyin bir süre daha yaşadığı anlaşılmıştır.

Fransa’daki Lausanne Müzesi’nde trepanasyon uygulanmış bir kafatası. Kemiklerde iyileşme izleri görüldüğünden ameliyattan sonra bireyin bir süre daha yaşadığı anlaşılmıştır.

Keskin kenarlar

Volkanik cam çeşidi olan obsidiyen, üretilmiş en iyi çelik neşterden bile daha keskin kenarlara sahip olabilir. 30 angströmlük (santimetrenin yüz milyonda biri değerinde ölçü birimi) bir obsidiyen neşterin kenarları, keskinlik açısından elmaslarla yarışabilecek düzeyde. Eğer evde kullandığımız tıraş bıçaklarının genellikle 300-600 angström arasında olduğunu düşünürseniz, nanoteknoloji ile birleştirilen obsidiyen neşterler bu tıraş bıçaklarını kesebilecek kapasitede.

Obsidiyenin kenarları en iyi çelik neşterden bile daha incedir.

Obsidiyenin kenarları en iyi çelik neşterden bile daha incedir.

Günümüzde de bazı cerrahlar, bıraktığı yara izi çok küçük olduğundan bu antik teknolojiyi hassas kesiklerin atılmasında kullanmakta.

Alberta Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Profesör Dr. Lee Green, sıklıkla obsidiyen neşterler kullandığını söyledi. “Obsidiyen neşter kullanmanın en büyük avantajı, kenarları en keskin alet olması. Bu alet dokuya çok daha az zarar verdiğinden dolayı dokular çok daha hızlı ve daha az yara izi bırakarak iyileşiyor.”

“Kozmetik açıdan en iyi sonuçları obsidiyen aletler veriyor.”

Çelik neşterlerin metalini oluşturan kristallerin mikroskobik düzeyde dokuları parçalayan pürüzlü kenarları var. Ancak, obsidiyen düzgün kesildiğinde dümdüz ve ince bir kesik oluşturur.

Dr. Green, Antik Mısır’ın ameliyat teknolojisi hakkındaki bir belgeselde obsidiyenin keskinliğini test eden kör çalışmaya yardımcı oldu. Laboratuvar ortamında yetiştirilmiş deri hücrelerinden oluşan bir maddeye modern neşter ve obsidiyen neşterle yan yana kesikler attı. Ardından programın sunucusu bu kesiklere video mikroskopuyla bakarak aralarındaki farkları inceledi.

Obsidiyen neşter, keskinliği açısından elmas neşterlerle kıyaslanabilecek kalitededir.

Obsidiyen neşter, keskinliği açısından elmas neşterlerle kıyaslanabilecek kalitededir.

Testereyle kesilmiş gibi

“Aralarındaki farkı anlamak hiç de zor değildi. Arkasını döndüğü anda stüdyodaki herkes şaşırdı. Mikroskop altında obsidiyen neşterin hücrelerin her birini ikiye böldüğünü görebiliyordunuz. Hemen yanındaki çelik neşterin kesiğiyse testereyle yapılmış gibi görünüyordu.”

Modern obsidiyen neşterler Neolitik insanların kullandığı dekoratif çakmaktaşı bıçaklara hiç benzemiyor. Bunlar daha ziyade bıçak kenarları hariç her açıdan modern neşterlere benziyorlar, diyor Dr. Green.

“Tırtıkları olmadığından dokunduğunuzda obsidiyen çok daha farklı bir his uyandırıyor. Eğer çelik neştere mikroskopla bakarsanız kenarının testereye benzediğini görürsünüz. Buna karşılık obsidiyenin kenarları mikroskopla bakıldığında bile dümdüzdür.”

Dr. Green, obsidiyen neşterlerle atılan kesiklerin daha hızlı iyileştiğini düşünüyor. Ben aldırmak isteyen meslektaşlarından biri, ameliyatın yarısının obsidiyen neşterle, diğer yarısının çelik neşterle yapıldığı bir deneye katılmaya gönüllü oldu.

“Yaranın iyileşmesini izlemek çok eğlenceliydi,” diyor Dr. Green. “Dört hafta sonra iki neşterin bıraktığı yara izleri arasındaki fark çok dikkat çekiciydi.”

Uzmanlık gerektiriyor

Almanya’da, Fine Science Tools isimli bir firma hastanın çelik ya da metale alerjisi olduğu durumlarda kullanılması için obsidiyen neşterler üretiyor. Ayrıca böyle durumlarda kullanılan elmas bıçaklara kıyasla oldukça uygun fiyatlı olmaları da tercih edilmelerini kolaylaştırıyor.

Ancak çelik neşterlerle kıyaslandığında obsidiyen neşterlerin faydalarıyla ilgili akademik araştırmalar oldukça sınırlı. Ayrıca bunların bazı dezavantajları da vardır: Obsidiyen neşterler Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) tarafından onaylanmamıştır ve  çok narin olduklarından yanal bir güç uygulandığında kolayca kırılabilirler. Bu da obsidiyen neşterlerin geniş çaplı kullanımlarını kısıtlamakta.

Neşterleri yontma taş ustası ve arkeolog Errett Callahan tarafından üretilen Dr. Green de bu taş devri aletlerinin herkesin kullanımına uygun olmadığını itiraf ediyor. “Eğer piyasaya sürülürlerse bu neşterler muhtemelen pek çok yaralanmaya sebep olur. Hem çok hassaslar hem de kırılmaları çok kolay.”

http://edition.cnn.com

Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim mezunu, Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi'nde yüksek lisansını tamamladı. Şu anda yine bir yandan Koç Üniversitesi'nde doktora yaparken, bir yandan da aynı üniversitede asistanlık yapıyor. İletişim: aysel.arslan@yahoo.com

You must be logged in to post a comment Login