Araştırma, tarih öncesi dönemde Arabistan’da ara sıra artan yağışların, insan ve hayvanların göç hareketlerine yol açtığını gösteriyor.
Arabistan’daki son araştırmalar, Güneybatı Asya’nın en büyük ülkesi olan Suudi Arabistan’ın inanılmaz derecede zengin tarihöncesini belgelemeye başladı. Almanya’daki Max Planck İnsanlık Tarihi Bilimi Enstitüsü’nden bilim insanları, Suudi Kültür Bakanlığı Miras Komisyonu ve diğer birçok Suudi ve uluslararası araştırmacının iş birliğiyle başlayan çalışmalar neticesinde Suudi Arabistan’ın geçmişinin ortaya çıkarılması hedefleniyor. Bölgedeki önceki araştırmalar, kıyı ve ormanlık sınırlara odaklanmış, geniş iç alanlardaki insan tarihöncesi tam olarak anlaşılmamıştı.
Arabistan’daki 400.000 yıllık en eski insan kanıtları da dahil olmak üzere ortaya çıkan yeni bulgular, çalışmanın baş yazarı ve Extreme Events’ Max Planck Society Araştırma Grubu başkanı Dr. Huw Groucutt tarafından Arap arkeolojisinde bir atılım olarak tanımlanıyor.
(Sırtlanlar Suudi Arabistan’daki Tünelde 7.000 Yıl Kemik İstiflemiş)
Binlerce taş aletin keşfi, çok sayıda insan istilası dalgasını ve zaman içinde değişen insan kültürünü gösteriyor. Büyük kum tepeleri arasındaki bir oyukta yer alan Khall Amayshan 4 (KAM 4) sahasında araştırmacılar, göl oluşumunun altı aşamasına dair kanıt buldular. Bunlardan beşi erken insanlar tarafından yapılan 400.000, 300.000, 200.000, 100.000 ve 55.000 yıl önceki taş aletlerle ilişkiliydi. Söz konusu insan istilasının her aşaması, farklı türde materyal kültür ile karakterize. Alt Paleolitik Aşölyen ‘el baltası’ kültüründen farklı türde taş yonga tabanlı Orta Paleolitik teknolojilere geçiş de bu kapsamda. KAM 4 sahasının 150 km doğusundaki Jubbah Vahası’ndaki kazılarda da 200.000 ve 75.000 yıl öncesine tarihlenen taş aletler ele geçirildi.
Yeşil Arabistan
Arkeolojik alanların tarihlendirilmesi neticesinde her istilanın, bölgede yağışların arttığı bilinen bir döneme tarihlendiği görülüyor. (Bu bilgi, küçük tortu taneciklerinin en son güneş ışığına maruz kalmasından bu yana geçen süreyi kaydeden “lüminesans” tarihleme adı verilen bir teknikle elde edildi.) Ayrıca, tüm taş alet toplulukları, tatlı su göllerinin ürettiği belirgin tortu gruplarıyla ilişkiliydi. Bulgular, baskın bir kuraklık modeli içinde, ara sıra kısa süreli artan yağışların, Arabistan genelinde binlerce göl, sulak alan ve nehir oluşumuna yol açarak insanlar ve su aygırı gibi hayvanlar için önemli göç yolları oluşturduğunu gösteriyor.
Nefud Çölü bugün çok kurak bir bölge olsa da büyük kum tepeleri arasındaki derin oyuklar, ara sıra gerçekleşen yağış artışlarında küçük göllerin oluşması için uygun yerler yarattı. Sonuç olarak, Nefud bölgesi, Güneybatı Asya’nın en yaşanılmaz bölgelerinden birinden, periyodik olarak, tekrarlanan nüfus hareketleri için fırsatlar sağlayan yemyeşil bir çayıra dönüştü.
Daha Geniş Etkiler
Kemikler ve diğer organik malzemelerin aksine, taş aletler çok kolay korunur ve karakterleri büyük ölçüde öğrenilmiş kültürel davranışlardan etkilenir. Sonuç olarak bu aletler, yaratıcılarının arka planını aydınlatır ve kültürlerin farklı alanlarda kendi benzersiz yörüngeleri boyunca nasıl geliştiğini gösterir. Khall Amayshan 4 ve Jubbah Vahası bulguları, göç dalgalarının ilk aşamalarını temsil eden kısa ömürlü istila akışlarını yansıtıyor.
Kuzey Arabistan’daki insan iskanının her aşaması, farklı bir tür maddi kültür gösteriyor. Bu da popülasyonların bölgeye çeşitli yönlerden ve kaynak alanlardan geldiğini düşündürüyor. Bu çeşitlilik, mevcut zaman diliminde Güneybatı Asya’daki kültürel farklılıkların kapsamına benzersiz bir ışık tutuyor ve güçlü bir şekilde bölünmüş popülasyonları gösteriyor.
Bazı durumlarda maddi kültürdeki farklılıklar, bölgede farklı hominin türlerinin çağdaş mevcudiyetini gösterecek kadar büyük. Bu da Arabistan’ın Afrika ve Avrasya kökenli farklı hominin grupları için bir geçiş bölgesi olabileceğini düşündürüyor. Hayvan fosilleri de benzer bir modele işaret ediyor: Kuzey Arap fosil kayıtları belirgin bir Afrika karakteri gösterse de bazı türler kuzeyden geldi, diğerleri ise uzun süredir Arabistan’da yaşayanları temsil ediyor.
Bulgular, hominin haritasındaki boşlukları doldurmanın önemini vurguluyor. Dr. Groucutt, “Arabistan uzun süredir boş bir yer olarak görülüyordu” diyor. “Çalışmamız, dünyanın geniş bölgelerinde insan evrimi hakkında hala çok az şey bildiğimizi gösteriyor ve hala birçok sürprizin olduğu gerçeğini vurguluyor.”
Max Planck İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü’nden proje lideri Prof. Michael Petraglia, “Bu olağanüstü; bölge ne zaman ıslak hale gelse insanlar oradaydı.” diyor. “Bu çalışma, Arabistan’ı insan tarih öncesi için küresel haritaya yerleştiriyor.” diye ekliyor.
Max Planck Society. 1 Eylül 2021.
Makale: Groucutt, H. S., White, T. S., Scerri, E. M., Andrieux, E., Clark-Wilson, R., Breeze, P. S., … & Petraglia, M. D. (2021). Multiple hominin dispersals into Southwest Asia over the past 400,000 years. Nature, 1-5.
You must be logged in to post a comment Login