Stonehenge’in keşfinden beri onlarca yıldır yapılan araştırmalara rağmen gizemi tamamen çözülemedi.
Arkeologlar tarafından yürütülen yeni bir araştırma, taşlardan yapılmış bu ihtişamlı dairesel yapının bir kremasyon (yakılarak gömme) mezarlık olarak kullanılmış olabileceğini gösteriyor.
Bölgede bir zamanlar dairesel biçimde yerleştirilmiş olan küçük dikili taşların çukurlarında kömürleşmiş kalıntılar bulundu. Bu çukurlar Aubrey Delikleri olarak da biliniyor.
Yanmış kemiklere yapılan yeni bir analiz, bu kemiklerin çukurlara 500 yıllık bir dönem içinde, MÖ. 3100 ila MÖ. 2600 yılları arasında gömüldüğünü gösterdi. Bugün hala birçoğu ayakta duran büyük dikili taşlar da bu dönem içinde dikilmişti.
Fakat MÖ. 2500 yılından sonra, insanlar, Stonehenge’in dairesel taş dizisinin içine ölülerini yakarak gömmeyi durdurdular. Bunun yerine dikili taşların etrafındaki çukurlara gömdüler.
Arkeolog Profesör Mike Parker-Pearson ve ekibine göre, bu dönemde Stonehenge ve çevresinde yaşanan kültürde önemli bir değişim oldu. Araştırmacılar, bu dönemden sonra insanların, çok eskiden ölen ve Stonehenge’e gömülen atalarına saygı gösterilen bir yer olduğunu tartışıyor.
Araştırmacılar Antiquity dergisinde yayınladıkları makalede, “Stonehenge, spesifik ölü bireylerin belirli taşlarla ilişkilendirildiği bir dikilitaş dairesinden, genel olarak, uzun zaman önce buraya gömülmüş atalarının bütünüyle ilişkili olan bir yere dönüştü” diyor.
“Bu Stonehenge’in sonsuz ataların metaforik olarak dikilitaşlarda vücut bulduğu yer olarak yorumlandığı, ikinci evresiyle de tutarlılık gösteriyor.”
Stonehenge MÖ 3000-1500 yılları arasında, beş evrede inşa edildi. İlk başta, Wales’den getirilen dolerit (diyabaz) taşlarından yapılmış küçük bir dikilitaş dairesinden oluşuyordu. Bugün gördüğümüz içteki dikilitaş dairesi, daha sonra devasa (ve yerel olan) dikilitaşlarla inşa edildi.
1920li yıllarda arkeolog William Hawley, Stonehenge’in çevresindeki birkaç Aubrey Deliği’nde, 59 farklı bireye ait olduğunu düşündüğü yanmış kemik kalıntıları buldu.
Hawley mezarların çoğunun dairesel olduğunu, bunun da ölülerin gömülmeden önce torbalara konulduğu anlamına geldiğini belirtmişti. Hawley sadece mezarların birinde mezar hediyesi keşfetti, bu da bir topuz başıydı.
Maalesef o dönemde bu kalıntılar önemsiz olarak görüldü ve hepsi birlikte tek bir Aubrey Deliği’nde tekrar gömüldü.
Yeni makalede araştırmacılar, bu kalıntıları tekrar kazıp, radyokarbon tekniğiyle yaptıkları modern analizleri anlatıyor. Kazıda en az 27 yetişkin ve genç yetişkine ait kalıntılar bulundu. Uzmanlar bunların dokuzunun erkek, beşinin ise kadın olduğunu tespit edebildi.
Kalıntıların tarihlendirmesi Aubrey Delikleri’ndeki kalıntıların MÖ 3100 ila MÖ 2600 yılları arasında gömüldüğünü gösterdi.
Kazı sırasında arkeologlar, daha önce kazılmamış bir mezarda, yetişkin bir kadının yakılmış kalıntılarını buldu. Kadının kemikleri 5,000 yıl önce, küçük dolerit dikilitaşlar için açılmış çukura gömüldüğü yerde hala duruyordu. Bu da küçük dikilitaşların ilk başta, altlarına gömülen bireyleri tespit etmek kullanıldığını düşündürüyor.
Araştırmacılar, Stonehenge ve çevresindeki arazinin, MÖ 2140’daki Beaker dönemiyle birlikte büyük ihtimalle sona erdiğini söylüyor. Bu tarihte Stonehenge’in 2. ve 3. evreleri bitmişti.
Profesör Parker Pearson ve meslektaşları “Araştırmamız, Stonehenge’in yaklaşık 500 yıl boyunca, ilk iki inşaat evresi sırasında, çoğunlukla yetişkin erkek ve kadınlar için bir kremasyon mezarlığı olarak kullanıldığını gösteriyor” diyor.
“İlk evrede birçok mezar Aubrey Deliklerinin içine ve yanlarına konulmuştu. Bu deliklerde eskiden küçük dolerit taşları olduğu düşünüldüğü için, belirli ölü kişiler ve bu taşlar arasında direk bir ilişki varmış gibi gözüküyor.”
“Ölülerle olan hala devam eden ilişkisini ortaya koyan bir şekilde, Stonehenge’in ikinci evresi sırasında ve sonrasında da insan kalıntıları buraya gömülmeye devam etti. Fakat bu daha sonraki mezarların çoğu, dikilitaşların dış sınırının çevresindeki hendeğe gömülmüş gözüküyor. Bu da yeni evrede alanın ortasında gruplanmış olan taşları, insan kalıntılarından uzak tutmuş.”
Daily Mail, Richard Gray, 22 Nisan 2016
You must be logged in to post a comment Login