Stonehenge, İngiltere’nin kırsal alanlarına serpilmiş taştan ya da ahşaptan inşa edilmiş geniş dairesel anıtlar arasında belki de en ünlüsü.
Bu tarih öncesi yapı, büyük bir olasılıkla MÖ 3000 ile MÖ 2000 yılları arasında bir zamanda, bugün İngiltere olarak bildiğimiz bölgeye dikildi. Bazı taşlar, komşu ülke Galler’den getirildi. Taa Galler’den İngiltere’ye devasa taş bloklar taşımak mı? Bu iş Neolitik Çağ insanları için pek de kolay olmasa gerek.
Devasa bir çaba harcadıklarına hiç şüphe yok, asıl soru şu ki “Bunu niçin yaptılar? Neolitik Çağ insanları neden bu kadar çok taş yapı dikti?
“Stonehenge” (Profile Books ve Harvard University Press, 2008) kitabının yazarı ve tarihçi Rosemary Hill “Ben de dâhil hiç kimse bunun cevabını bilmiyor.” diyor.
(Stonehenge’teki Dev Kayaların Nereden Geldiği Çözüldü)
Devam etmeden önce şunu da belirtelim: Stonehenge teknik olarak Türkçe karşılığı “taş yapıt” olan bir henge (İngilizce’de tarih öncesi büyük taşlardan ya da ahşaptan oluşan çember) bile değil. “Henge” sözcüğü nispeten daha yakın zamanlara ait bir sözcük, ilk olarak 1932 yılında Arkeolog Thomas Kendrick tarafından içinde bir hendek olan ve bir ya da daha fazla girişi olan çember şeklinde bir yığın anlamına gelecek şekilde kullanıldı. “Ama Stonehenge tam tersine hendeğin içinde bir yığın taş.” diyor Hill.
İlginç olan bir başka şey ise hendek ve taş yığını sıralamasının tersliğini göz ardı etsek bile taş yapıtların büyük çoğunluğunun Stonehenge gibi görünmemesi. Diğerlerinin inşasında ahşap kullanıldı, ki akla yatkın olan da budur aslında. Ahşap her yerde bulunur ve çok dayanıklı olmasa da şekillendirmesi ve taşıması oldukça kolaydır. Ancak arkeologlar, Britanya’nın dayanıklı olmadıkları için bir zamanlar çürüyüp yok olan birçok ahşap yapıya sahiplik ettiğinden 20. yüzyıla kadar haberdar dahi değildi.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra insanlar, farklı ülkelere uçmaya başladığında bu yapıların yerde bıraktıkları izler sayesinde nerelerde olduğunu görmeye başlayabildiler. İnsanlar kuşgözüyle bakmaya başlayana kadar bu izleri fark etmemişlerdi.” diyerek devam ediyor Hill.
Teknik olarak akademik tartışmalardaki taş yapılarla örtüşmese de İrlanda ve Fransa’nın Brittany bölgesinde de benzer antik taş çemberler bulunuyor. Aynı zamanda Berlin yakınlarında Neolitik Çağ’ın sonları ile Tunç Devri’nin başlarına kadar uzanan ahşap benzeri bir çember yapı ve Portekiz’de 4500 yıllık kereste çember bir yapı yer alıyor. Eğer bu çember türlerinin hepsini sayacak olursak Britanya Adaları’nın çevresine ve Avrupa topraklarına serpilmiş binlercesi olduğunu söyleyebiliriz. Peki, sorumuza geri dönecek olursak: Neden?
Araştırmacıların bu konuda yıllardır sayısız fikri var. Stonehenge gibi yapıların; kutsal avlanma yeri, halkın toplanma yeri, astronomik takvim, ses yükseltme yeri, mezarlık ve hatta antik iyileşme yöntemleri için barınak olarak kullanıldığını iddia edenlerin sayısı da bir hayli fazla. Bazı kazılar, bu iddiaların bazılarını destekler nitelikte.
“Stonehenge’ de insan kalıntılarına rastlandı, bu bulgular bölgenin insanları gömmek için kullanıldığını gösteren çok güçlü bir kanıt.” diye ekliyor Hill. “Ve kış gündönümü boyunca gün batımına göre konumlandırılmış, yani bence ölüler ve gündönümleri ile ilgili bir şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Bunun bir ayin bölgesi olduğunu düşünmek hiç de mantıksız görünmüyor, öte yandan insanların orada bir şey yiyip içtiğine dair hiç kanıt yok.”
Ancak Stonehenge’in 3.2 kilometre yakınında bulunan Durrington Duvarları gibi başka yapılar için bunu söylemek oldukça zor, çünkü burada insanların ziyafetler çektiğine -görünene göre domuz ziyafetleri- kanıtlar var. “Taş yapılar farklı amaçlar için kullanılmış olabilirler ancak bunu tam olarak bildiğimi söyleyemem.” diyor Hill. “Taş yapıların ortak özellikleri çevrelenmiş olmadıkları ve toplanma yerleri olarak kullanılmış olabilecekleri. Şu an için başka bir şey söylemek zor.”
“Bu belirsizlik, Neolitik Çağ Avrupalılarının niçin bu kadar çok dairesel yapı inşa ettikleri sorusuna verilen umut kırıcı bir cevap olabilir ancak bazı şeyleri bilmemek daha büyülü olabiliyor.” diyor Hilll.
“Stonehenge böyle gizemli kaldığı sürece sen onu kendi görüşünle süsleyecek bir druid, bir antropolog, bir arkeolog ya da bir New Age takipçisi olabilirsin.”
Live Science. 9 Ocak 2021.
You must be logged in to post a comment Login