Türkiye ile diğer ülkeler arasında yaşanan siyasi gerilim, Türkiye’de yürütülen arkeolojik kazıları da etkiler duruma geldi. Son olarak Türkiye ile Avusturya arasında yaşanan siyasi tartışmalar nedeniyle Efes ve Limyra kazıları durduruldu. Peki iki ülke arasındaki siyasi olaylara bir tepki olarak o ülkenin kazılarını durdurmak gerçekten doğru bir karar mı? Ya da bu yaptırım, kazıları durdurulan ülke için bir ceza olarak algılanabilir mi? Kazı iptallerinin ne gibi sonuçlar yaratabileceğini Prof. Dr. Mehmet Özdoğan’a sorduk.
Son zamanlarda Almanya, Avusturya gibi ülkelerle Türkiye’nin yaşadığı siyasi sorunlar nedeniyle onlar tarafından yürütülen bazı arkeolojik kazılar durduruldu. Bu gibi tatsız gelişmelerle birlikte yabancı arkeologların Türkiye’de kazı yapmasına karşıt bir kamuoyu da oluştu. Hatta bazı akademisyenler de yabancıların yürüttüğü kazıların iptal edilmesine destek vererek, buraların Türkler tarafından kazılması gerektiğini belirtti. Fakat Prof. Dr. Mehmet Özdoğan politikacıların hatalarını bilim insanlarının ve bilimin ödememesi gerektiğini, bu yaptırımlarla sadece Türkiye’nin zararlı çıkacağını söylüyor.
Türkiye’nin önde gelen arkeologlarından Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Arkeofili’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’de kazı yapan yabancı ekiplerin doğrudan bu ülkeye katkı yaptıklarını belirtiyor ve şöyle diyor; “Şu anda durdurulan Efes ve Lymra kazıları, Avusturya hükümetinin gerçekten tatsız davranışlarına karşı bir hareket olarak durduruldu. Ancak, politikacıların hatalarını bilim insanlarının ve bilimin ödememesi gerekir. Ayrıca ülkemizde çalışan yabancı bilim insanları doğrudan bu ülkeye katkı yapıyorlar. Efes’in Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmesi de onların yaptığı katkıların bir sonucu.”
“Devam eden bir kazı ve Türk Hükümetinin istediği için yaptıkları restorasyonların birden bire yarım kalmasının eserlerin tahribinden başka bir sonuç vermeyeceğini söyleyen Özdoğan, “Zararlı çıkan onlar değil, biz oluruz. Yani, cezayı kendimize veriyoruz. Olacak şey değil, bilim adına kabul edilemez.” diyor.
Bilimin ulusal değil, uluslararası olduğunu söyleyen Özdoğan, “Özellikle geçmiş dönemler inceleniyorsa, bunun günümüz politik sınırları ile bağdaştırılması akıl dışı olur. Yabancı bilim insanlarının çalışmasının durması, ya da aksatılması bilim etiği ile uyuşmayacağı gibi, bizi yalnızlaştırır ve bilim dünyasından kopartır. Sonuç olarak gene zararlı çıkan biz oluruz. Nitekim bürokrasinin ağırlığı nedeni ile Türkiyeden çıkan ekipleri bugün başka ülkeler kapıştı. Ülkemizde bilim, uluslararası işbirliği ve dünya ile bütünleşerek gelişebilir. Bu, diğer bilim alanları kadar arkeoloji için de geçerlidir.” diyor.
Yabancılar tarafından yürütülen 36 arkeolojik kazının bulunduğu Türkiye’de, Türk ekipler tarafından yürütülen çok sayıda kazı ise maddi sıkıntılar nedeniyle istenildiği düzeyde yapılamıyor. Birçok kazı başkanı ekonomik sebeplerle kazı alanlarını daraltmak zorunda kalıyor veya restorasyon konservasyon işlemlerini gerçekleştiremeyerek eserleri koruyamıyor. Öyle ki, bazı kazılara maddi destek veren belediyeler, kendi istedikleri alanlar kazılmayınca desteklerini kesebiliyor. Büyük firmalar sponsorluk desteği vermediği sürece neredeyse hiçbir kazı maddi sıkıntı yaşamadan yürütülemiyor.
Geçtiğimiz günlerde Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından 100 yıldan uzun bir süredir yürütülen Efes Antik Kenti kazıları ani bir kararla durdurulmuştu. Daha sonra ise Avusturyalı bilim ekibinin 1970 yılından beri devam ettiği Antalya’daki Limyra Antik Kenti arkeolojik kazılarının da durdurulduğu ortaya çıkmıştı. Dışişleri Bakanlığı’nın 31 Ağustos 2016 tarihli yazısına istinaden İzmir, Selçuk’ta arkeolojik kazıları yürüten Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği Efes Kazıları, normal çalışma döneminin bitmesine daha iki ay olmasına rağmen iptal edilmişti.
You must be logged in to post a comment Login